2008 | 2007 | 2006 | 2005 | 2004 | 2003 | 2002
|
ARŞİV : Haziran - 2003
|
|
Köşe Yazıları
|
Geniş Açı : Küresel esarete yemin ederim ki...
- Ali Arif Esatgil |
KÜRESEL TUTSAKLIK
Onca emek verip hazırladığım bir kapak daha zayi oldu... Kime hayıflanacağımı bilemiyorum. “Every way that I can” diyen Sertap Erener’e mi, “Ya, bu fotoğrafı negatif sanırlar...” diyerek sanatsal emeğime (!) hor bakan Kemal Çapraz’a mı, “Hürriyetim sana feda olsun Sam Amca, küresel esarete yemin ederim ki...” diyen Iraklı’ya mı?
Ilgaz BABACAN ()
|
Köşe Taşı : Mazeret Üretim Fabrikaları
- Prof Dr. Ali Osman Özcan |
Mazeret ileri sürmek, amaca ulaşmamış veya ulaşamayacak olan davranış için sebepler bulmaktır. “Aklımızın mazeret bulmak için sonsuz imkanları vardır.” sözü de sebeplerin sonsuzluğuna işaret eder. İleri sürülen sebep ne kadar yanlış muhakemeye dayanırsa da yapılan eylem ve etkinlik için davranışlara yüklemleme yapılır. Bir işin gerçekliği ve sonucu hakkında temelsiz temellendirmeler yapılmaya çalışılır. İşin yapılması veya terki konusunda görev ve sorumlulukların gereğini yapmamak için sudan sebepler ileri sürmek, gayret yerine zihni tembelliği tercih etme anlamına gelir. Yalandan gerçeklik uydurmadır. ()
|
Sözün Özü : Nedir bu milletin çilesi?
- Alptekin Cevherli |
Türk Milleti'nin sürekli olarak bir şeyler ile meşgul edilmesinden midir? Yoksa millî bilincimizin zaafa uğramasından veya uğratılmasından mıdır, bilinmez ama hayati çıkarlarımızı bir türlü göremiyoruz.
Hayali bir dünyada, sanal gerçeklikte ömür törpülüyoruz. Ülkenin en önemli gündem maddelerine şöyle bir baktığınızda ne dediğimiz çok iyi anlaşılacaktır zannediyorum.
Bakın ben size ülkenin en önemli iki gündemini söyleyeyim:
Birincisi varlığı yokluğu belli olmayan, başı-sonu tanımsız IMF ve Dünya Bankası ikilisinin Türkiye'ye yapılması için öne sürdüğü "ev ödevi" olan bir program. ()
|
Ünlem ! : Bush ve ABD’li yöneticiler Türk Milletinden özür dilemelidir
- Asuman Özdemir |
Başta başkanları Bush olmak üzere ABD tüm bakanları ile Kızılay Meydanı’nda diz çöküp, Türk Devletinden ve Türk Milletinden özür dileyip, hatalarını kabul etmelidirler.
Türk Devleti ve Milletini, ülkeyi erken seçime sürükleyerek seçtirdikleri bir avuç insan ile karıştırdıkları için özür dilemelidirler. Seçtirdiklerine “Tebaamız” muamelesi yaparken, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini “Tebaası” gibi gördükleri için özür dilemelidirler. ()
|
Göğe Merdiven : Suç kimin?
- Aybars Fırat |
Önce okulun üst katı çöktü. Otuza yakın öğrencisini kurtaran Yozgatlı öğretmen Serkan Bektaş, alt katın da çökmesi üzerine oraya koştu. Canından kıymetli gördüğü yavrularını kurtarmak için kendini feda etti. Cansız bedeni seksen dört öğrencisiyle birlikte yıkıntılar arasında bulundu. Kurtaramamıştı. O gece ve sonrasında olanları anlatmaya kalemin gücü yetmez. Son dakikaya kadar kurtarılmayı bekleyen ama kurtarılamayanlar oldu. Sağ kalanların bedenlerinde ve ruhlarında onulmaz yaralar açıldı. Üç gün boyunca gözlerini kırpmadan bir arkadaşının daha kurtarılmasını bekleyenler oldu. Feryatlarla sevinç çığlıkları yan yana idi. Serkan öğretmenin çırpınışını gören çocuklar olmuştu... Ana babaları gibi tevekkülle yardım bekleyen çocuklar oldu. Polisi taşlayan çocuklar da... Babası çadır bulamayanlar vardı, “Çadırım yok” diye birden fazla çadır alıp saklayan babalarını görenler de.. Bu çocuklar, ana, baba, öğretmen, vatan millet konusunda neler düşündü dersiniz? Bir anda evsiz barksız, aşsız, giyeceksiz, okulsuz kalan veya bunları gören çocukların ruh dünyalarında kopan fırtınaları, başlı başına bir deprem olarak görmek gerekir. Bingöl depreminin en ağır faturasını çocuklar ödedi. Suç kimindi? Binayı yapanların mı, sağlamdır diyenlerin mi, göz yumanların mı? Hepsinin mi?
()
|
Bamteli : Demiryolu
- Aydil Erol |
Memleket dayanışma isteyen bir birliğe muhtaçtır. Alelâde politikacılıkla milleti parçalamak, hıyanettir.
ATATÜRK ()
|
Net P@no : İçimizde korsan var...!
- Baki Günay |
Korsanlar aramızda dolaşıyor, her köşe başında, her evde bir korsan yaşıyor. Türkiye adeta korsanlar için bir cennet. Peki Korsanlar niçin kendi memleketleri terk edip akın akın Türkiye’ye geliyorlar ?
Define adası çocukluk dönemimin keyif alarak okuduğum güzel kitaplardan birisiydi. Her korsan tek gözü kapalı ve sırtından hiç indirmediği papağanı ile maceralarımı süslerdi. Çocukluğumda karşılaştığım korsanları artık her köşe başında görüyorum. Bazen onlarla konuşuyor ve bazen de -itiraf edeyim- onlarla alışveriş yapıyorum. ()
|
Gezi : Şanlıurfa
- Banu Erkmen |
Harran’ın incisi ŞANLIURFA
URFA GECELERİ
Gök toprağa eğilir, yaklaşır;
Sarardı onu şefkatli bir anne gibi
Karanlık,
Ilık,
Yıldızları iri irii...
Ve uzakta çöl, ezelî bir sır!
Ilık karanlık şarkı söylerdi,
Ay ışığı öperdi susamış toprağı.
Kemanlar inler;
Neyler dua eder
Ve güzel sesler avuturdu her derdi.
Güzeldi, bir güzel masal kadar
Urfa’da yaz geceleri...
Urfa’da saz
Geceleri
O gecelere hasretim var;
Hasretim var! ************************* Halide Nusret ZORLUTUNA ()
|
İnebolu Haber : Kastamonu Valisi Enis Yeter projeyi bekliyor
- Celal Bekiroğlu |
Tarihi Türk Ocağı binası ile karşısındaki eski Liman Başkanlığı binasının restorasyonu için hazırlanmakta olan röleve projesinin çalışmaları sürüyor. Geçtiğimiz ay İlçemize gelen Vali Enis Yeter, projeyi çizen mimar hemşehrimiz Kadir Ersoy’dan gelişmeler hakkında bilgi aldı. ()
|
Evrak-ı Perişandan : Yağma ve talanın yeni adı: “Amerikalılık” ve “İngilizlik”
- Doç. Dr. Fethi Gedikli |
“America contra natura mı
Natura contra america mı”
Necat Çavuş, Amerika
8 Nisan’da nasıl olduğu hâlâ daha karanlık bir şekilde Bağdat düştü. Ardından gelen haberler Bağdat Arkeoloji Müzesinin yağmalandığı ve Milli Kütüphanenin yandığı idi. Yağma ve yangın günlerce devam etti. Yakılan ve tahrip edilen müze ve kütüphanenin yanı sıra halkın can ve mal güvenliği de esaslı bir şekilde yok edilmişti. İşin ilginç yanı, Amerikalıların ve İngilizlerin bu birbirinden ağır canilikler karşısında yani masum insanların öldürülmesi, mallarının gasp edilmesi ve insanlığın ortak kültür varlıkları olan müzenin yağmalanması ve kütüphanenin yanışından hiç üzüntü duymamaları, hatta bunu vaka-yı adiyeden saymalarıydı. Bu kayıtsızlık da olayın kendisi kadar vahimdi. Oysa böyle bir şeyin binde biri kendilerine, kendi müze veya kütüphanelerine karşı yapılacak olsa dünyaya ayağa kaldıracak insanlar bunlardı. Buna sebep olanların başına gök kubbeyi yıkmakta da bir an bile tereddüt göstermezlerdi. Öte taraftan, kültür varlıklarının değerini en iyi bilebilecek durumda olanlar da onlardı. O halde buradaki paradoks nasıl açıklanabilirdi? ()
|
- : İstanbul’da Fasl-ı Bahara Doyulur mu? -2-
- Ahmet Özdemir |
“Bahar denilince, Orhan Veli’yi anmamak ve ‘Beni bu güzel havalar mahvetti’ dememek mümkün mü?” Bir makaleye sığmayacak duyguların tanımını, Orhan Veli beş-on dizede yapıvermiş:
“Beni bu güzel havalar mahvetti.
Böyle havada istifa ettim
Evkaf’taki memuriyetimden
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmek tuz götürmeyi,
Böyle havalarda unuttum.
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.”
()
|
Tutanak : Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri
- Hüseyin Özbek |
29 Mayıs 2003 tarihli tüm gazetelerde aynı fotoğraf yer aldı. Amerikalı komutan Roma imparatorları gibi azametle koltuğuna kurulmuş. Kamuflaj elbiseli, postallı yani savaş kıyafeti içinde
Ayakta solda kravatlı, takım elbiseli, sözüm ona Kent Konseyince seçilen (siz bunu efendilerce seçtirilen diye okuyunuz) Kerkük’ün Kürt Valisi, sağında kefiyeli, entarili Arap Vali Yardımcısı (Siz O’na da yardımcı değil, yardakçı deyebilirsiniz) bu ikisi ABD’li muzaffer komutanın huzurunda sağ elleri havada gavur yemini ediyorlar. Yani Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar. ()
|
Tarih Bilinci : İki Yüzlülük Bir Onur Mu, Bir Sorun Mu?
- Rasim Giresunlu |
Pek çok insan için; erdem, şeref, onur, gurur ve namus çok önemliyse de; ne yazık ki, bir kısım insanlar için, erdemsizlik, şerefsizlik, onursuzluk ve de namussuzluk, hiç mi hiç sorun teşkil etmez. Bu olumsuz değerler, sadece günümüze has bir durum da değildir. Dünkü süreçte, Ebu Leheb, Ebu Cehil ve Ebu Sufyan denilen adamlar, acaba ne kadar erdemli insanlardı? Damat Ferit ne kadar namusluydu? Ali Kemal ne kadar şerefliydi? Padişah Vahidettin İngiliz gemisine binip de, Malta adasına doğru, canının tatlı olması nedeniyle ülkesinden kaçıp giderken, onurluluk adına kaç kiloluk beden ve bu bedende yürek ya da beyin taşıyordu? ()
|
Çapraz Ateş : Küresel Kölelik
- Kemal Çapraz |
Genelkurmay Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi’nin (SAREM) düzenlediği, “Küreselleşme ve Uluslar arası Güvenlik” sempozyumunda, Genelkurmay 2’inci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın konuşması Türkiye’nin gündemini oluşturdu. “Cehennem Çemberinin tam ortasındayız” ifadesini kullanan Büyükanıt’ın, burada sunduğu tebliğ daha uzun süre konuşulacağa benziyor. Büyükanıt’ın tarihi konuşmasına geçmeden önce, ABD Dışişleri Bakanlığı siyasi planlama şefi George Kenan’ın Şubat 1948 tarihli raporundan bir bölüm sunmayı, bu sözlerin ışığı altında küreselleşmenin değerlendirmesini yapmamızın daha uygun olacağını düşündüm. ()
|
Düşün/ce : Necip Fazıl eksenli düşünce denemesi
- Olcay Yazıcı |
Aramızdan ayrılışının 20. yılında, Necip Fazıl eksenli düşünme pratiğine girişmek ve medeniyet değerlendirmesinde bulunmak için, önce mevcut bir toplum panoraması çizmek gerekir. Kendi deyimiyle “kitaplık çapta” misyon bir insanı derinlemesine analiz etmek, çok da kolay değil.
Özet bir ifadeyle, Necip Fazıl Kısakürek, son bir yüzyıldır kamu vicdanında birikmiş sosyal-öfkenin sesi/çığlığı olmuştur. O, sağ’ın bütün duyarsızlığına rağmen, destanlık çilesini çekti ve sözünü, uyuşmuş beyinlere sıkılan birer kurşun gibi söyledi. Söz konusu kitlenin, Necip Fazıl’ın yetişmesinde herhangi bir desteği, fedakârlığı olmamıştır. Ne acıdır ki, bu kesim, tekil gayretle yetişmiş bir Necip Fazıl’ı yeterince kavrama, takdir etme ve değerlendirme becerisini de yeterince gösterememiştir. ()
|
Şiir : Hiç hesapta yoktu yaşamak
- Orhan Seyfi Şirin |
HİÇ HESAPTA YOKTU YAŞAMAK / Orhan Seyfi ŞİRİN ()
|
Gerçek : Kültür Ve Medeniyet
- Özdemir Özsoy |
Akademik unvan sahibi olmak bazı insanları daha ağırbaşlı olmaya ve görüşlerini savunurken daha duyarlı ve dikkatli davranmaya sevk eder ki doğru olan da budur. Bazı kimseleri de -her konuda yalnızca kendi bildikleri doğrudur saplantısı içinde- halka karşı kibirli ve ilime karşı saygısız davranmaya iter. Bu ise yanlış ve batıl bir yoldur. Bu ikinci gruptakiler meydanın boş bırakıldığı dönemlerde ortaya çıkan ve medya kanallarıyla reklamları yapılarak millete önemli diye tanıtılan öğretim üyeleridir. ()
|
Düşünce Pınarı : Milli duygu ve dil
- Pınar Ergenekon |
Tanzimattan beri belki de daha öncesinden, kendi milli kültürüne yabancılaşan ve milli kültüründen kopan bir batı hayranlığı ile “batılılaşma” adına, değişim adına, siyasette, teknikte, bilimde, eğitimde, sanatta, kültür ve edebiyatta Türk Milletinin milli dili ve milli benliğinin hakim ve esas olması gerektiğini unuttuk. ()
|
Reymanca : Yalanla Yönetilmek
- Reyman Eray |
Bunlar değil miydi “şeffaf yönetim”den söz eden ?.. “Sayısal üstünlüğe bakmaksızın, uzlaşmacı bir yönetim biçimi sergilemek”ten dem vuran, bunlar değil miydi ?..
Ya “Gerginliklerin tarafı olmayacağız” diyenler kimdi ?..
Yalan !.. Yalan !.. Yalan !..
Yalanla yönetiliyoruz.
Hükümet, “köken”inden gelen dürtülerle, durmadan bir şeyler(!) yapmaya yelteniyor... Bu iş “o denli kolay” olmayacağı için önce bir “yoklama” çekiyor; tepkileri görünce geri adım atıyor... Geldikleri günden beri bu böyle oluyor !
“Yersen” yöntemiyle ülke yönetilemez !
Ayrıca, Atatürk’ün Türkiyesi bunları yemez ! ()
|
Yakın Takip : Neo Azınlık köyleri
- Dr. Ünal Metin |
Sokaktan geçen birini durdurup sorun bakalım. Devlet içinde güvenirliliğini kaybetmemiş hangi kurum vardır. Büyük çoğunluk Askeriye diyecektir. Halkımız Türk Silahlı Kuvvetlerine kısaca Askeriye der. Askerlik her Türk vatandaşı için kutsaldır. Onu Peygamber ocağı olarak görür. Ordusunun gücüyle övünmek ister.
Son günlerde dışarılarda pişirilip bize yedirilmek istenen ağulu bir aş var. Hiçbir zaman köleleştirilememiş olan milletimizin namusunu koruyan ordumuzu yıpratmak için her türlü fesadı deneyen bir güruh iyice gemi azıya aldı. Bu hainler iyi biliyorlar ki Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak için ilk önce ordumuzu yıpratmaları gerekir. ()
|
Aykırı Bakış : Teklif ve talep ediyoruz: Uluslararası Atatürk Barış ödülü Cengiz Aytmatova verilsin
- Dr. Yusuf Gedikli |
Kırgızistanlı ünlü yazar Cengiz Aytmatov İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 2. Türk Dünyası Çağdaş Edebiyat Günlerine katıldı ve kendisine sunulan Türk Dünyası Onur Ödülünü aldı. Ödül töreni tek kelimeyle muhteşemdi.
Tören 26 nisan 2003 cumartesi günü saat 18’de TZT’de yapıldı.
Evvela Aytmatov hakkında bir açık oturum düzenlendi. Oturumda Azerbaycan Yazıcılar Birliği Başkanı Anar, Azerbaycanlı sinemacı ve yönetmen Tofik İsmayilov, Kırgızistan Yazarlar Birliği Başkanı Nadirbek Alimbekov, Kültür Üniversitesinden purofesör Durali Yılmaz ve Selvi Boylum Al Yazmalım filminin yönetmeni Atıf Yılmaz konuştu. Konuşmalarda Aytmatovun Manas destanından doğan, eserlerinde mitoloji, efsane, romantizm, kurgubilime yer veren büyük bir yazar olduğu vurgulandı. ()
|
Zekice : Vatandaş uyan!
- Zeki Hacı ibrahimoğlu |
(Devletin bölünmez bütünlüğü ve Egemenlik ile ilgili maddeler kaldırılıyor.)
Bu yazımı aslında sevgiye, hoşgörüye ve insanlara saygıya ayırmıştım. Bu konuda yazacaktım. Ancak 21 Mayıs 2003 tarihli gazetelerin başlıklarını okuyunca irkildim, devletin en yetkili ağızlarının beyanatları gazete sütunlarını işgal etmiş herkes de büyük bir sevinç Terörle Mücadele yasasının 8. Maddesi kalkıyor. Adeta davul zurna çalıp oynayacaklar. Bu konular gündeme geldiğinde Türkiye’nin zenginler kulübü TÜSİAD hemen ortaya çıkıyor. Bazen raporlar hazırlıyor. Bazen destek beyanatları veriyor. Dernekler yasasına göre kurulmuş bir kuruluş olduğunu unutuyor ve Türkiye’yi yönetmeye kalkıyor. ()
|
Milli Sıtrateji : Yeni ve Gizli SEVR -6-
- Dr. Alptürk Ünlü |
Eski yeşil kuşak ve Enver Paşa
Günümüzdeki Yeşil Kuşak hareketi, Anglo-Sakson-Yahudi ittifakı tarafından 1945 sonrasında, Sovyetler Birliğine karşı, Balkanlardan Orta Asyaya kadar işlenip, kullanılmış olan bir anlayıştır. Bu anlayışın öncüsü, İngilizlerin lideri Vinston Çörçil'dir. Çörçil aynı zamanda, Avrupadaki 'Demirperde' kavramını da gündeme sokup iki gurubun mücadelesindeki, (Komünist-Kapitalist) Batı Avrupa dinamizmini, o yıllarda Anglo-Sakson-Yahudi ittifakının kanatlan altına girmesini sağlayanların başında gelen, şahıslardan birisidir. Aslında Batılıların tarihi içersinde 'Yeşil Kuşak' oluşturma anlayışının öncülleri Alınanlardır. ()
|
Aynada Görünen : Paket paket içinde...
- Hüseyin Aynalı |
Entellektüel kesimden bazılarının dediğine göre : “ Türkiye önemli bir dönemeçte. Ya reformları gerçekleştirip Avrupa Birliği yolunda önemli adımlar atacak veya sıradan bir üçüncü dünya ülkesi olarak kalacak. Başka seçeneği yok. “ Vay anam vaaay... Nasıl reklam ama... Bahçelerde kereviz, gel bize bazı bazı... Bu kadar yanlış, mecraından saptırılmış, önyargılı ve taraflı bir düşünce olamaz. Ne demek üçüncü dünya ülkesi olmak, bunun kıstasları ne? Dünyanın üç büyük ekonomisi ABD, Almanya ve Japonya dır. Peki AB içinde bulunmayan Japonya bir üçüncü dünya ülkesi mi? Yine AB içerisinde bulunmayan ABD üçüncü dünya ülkesi mi? Ya AB içerisinde bulunmadığı halde gelişmiş diğer ülkeler? Avrupa Birliği içerisinde bulunmak gelişmişliğin, güçlü ekonominin ve güçlü devletin olmazsa olmaz şartı mı? Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması için AB dışında hiç başka alternatifi yok mu? Bu konularda yeterli beyin jimnastiği ve think-tank araştırmaları yaptık mı? ()
|
*
|
Haberler
|
Ahmet Şafak: Güzellikleri paylaşmak güzel...
- Ufuk Ötesi |
Sanatçı Ahmet Şafak sanatın sanat ve toplum için yapılması gerektiğini savunuyor. Amacını da güzel eserler üreterek, onları halkla paylaşmak olarak belirterek, “Güzellikleri paylaşmak güzel” dedi.
“Yalnız Kurt” ismiyle tanınan Ahmet Şafak, çeşitli konulardaki sorularımızı cevapladı.
Daha önce yazarlık yapan, dizi filmlerinde oynayan ve ardından sanat dünyasına giren Ahmet, Şafak, İstihbarat Şefimiz Hüseyin İnal’a, yeni film projesi Yalnız Kurt’u ve sanat dünyası hakkındaki görüşlerini açıkladı.
()
|
Şehit Dadaloğlu Torunu
- Ufuk Ötesi |
Halk ozanı Dadaloğlu’nun adını yaşatan ve her sene adına Şenlikler yapılan Kayseri Tomarza İlçesi Dadaloğlu beldesinde Avşar Türkmenleri bu defa şehit Emin(Emre) Urhan’ın cenazesinde bir araya geldiler ve ağıtlar bu kez şehit Avşar genci için yakıldı.
20 Mayıs günü akşamı Tunceli’nin Mazgirt kırsal kesiminde PKK–KADEK terör örgütü militanlarıyla girilen silahlı çatışmada dayı oğlum Jandarma Komando Er Emin(Emre) Urhan ve Serkan SAĞIR şehitlik mertebesine ulaştı. Küçüklükten buyana ilk defa Emre’yi Tunceli’ye giderken Elazığ toplama merkezinde görmem de nasip olmamıştı.
21 Mayıs günü Dadaloğlu Beldesinden gelen telefonla öğreniyordum olayı ve gece şehit olan Emre Fırat Tıp Merkezi morgundaydi artık. Komutanlarından birkaçı da ordaydı. Olayın akşam 21.30 civarlarında pusuya gittiklerinde olduğunu ve Emre’nin o anda atılan el bombası ile, arkadaşı Serkan’ın ise ertesi gün Elazığ da vefat ettiğini öğreniyordum. Adli Tıp Kurumu Başkanı Yrd.Doç.Dr.Mehmet TOKDEMİR, otopsisini yaptıktan sonra dağılan başından dolayı bana bakmamamı ve ailesinden kimseye de baktırmamı birkaç defa ikaz ediyordu. Bayrağa sarılan cenazelerle Elazığ İl Jan.Alay Kom. tören yapıldıktan sonra bir araçla ve iki komutanıyla birlikte Emre’yi Kayseri’ye, Serkan’ı da Sakarya’nın Karasu ilçesine götürüyorduk.
Dadaloğlu Beldesine vardığımda ise kadınların feryatlarını, ağıtlarını, emekli imam olan Dayım Hasan URHAN’ın çok sarsılmasına rağmen metanetini muhafaza ettiğini görüyordum. ()
|
Elazığ'da muhteşem kültür kurultayı
- Ufuk Ötesi |
2002 yılı ilkbaharında Elazığ Valiliği,Elazığ Belediyesi, Fırat Üniversitesi ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşen Birinci Elazığ Kültür Kurultayı, 15-16 Mayıs tarihleri arasında yapılan finalle de sonuçlandırıldı. ()
|
Tiyatro Haberleri / Reyman ERAY
- Ufuk Ötesi |
“Her şeye rağmen” , Tıpkı Sen -Tıpkı Ben , Tiyatro stüdyosu Anadolu’da ()
|
Özel gün enflasyonu
- Ufuk Ötesi |
Türkiye’de, bir yılda 229 kurtuluş günü kutlanıyor, 76 kutlama haftası ve özel gün bulunuyor. Kiraz ve ceviz festivali gibi kutlamalar da cabası
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü verilerine göre, kutlama haftası ve özel günler açısından en zengin ay Mayıs. Mayıs ayında tam 11 özel gün ve hafta kutlanıyor. Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası, Müzecilik Haftası ve Gençlik Haftası’nın yanı sıra Bahar Bayramı, Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Hıdrellez, Avrupa Günü, Anneler Günü, Dünya Eczacılık Günü, Hava Şehitlerini Anma Günü, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Mayıs ayının özel günleri arasında yer alıyor. ()
|
Bakırköy Türk Ocağında kahvaltılı sohbetler
- Ufuk Ötesi |
Bakırköy Türk Ocağı’nda kahvaltılı sohbet toplantıları başladı. İlk kahvaltılı sohbet toplantısını “Anneler Günü”nünde düzenleyen Bakırköy Şube Başkanı Arif Akdeniz, “Türk Ocağımız, içte ve dışta meydana gelen önemli olayları, kahvaltılı toplantılarımızda dile getirip, aydınlarımızın bu konudaki görüşlerini alıyoruz. ()
|
Soykırım’dan Kırım’a 59 yıl
- Ufuk Ötesi |
“Yer ağladı, gök ağladı, millet ağladı,
Dağlar kara bulutlardan şallar bağladı” işte tarihin kaydettiği en korkunç sürgünlerden biri olan Kırım sürgününü şair böyle ifade ediyor. Soykırım’ı andıran ve Kırım Türklerinin nüfusunun yüzde 46’sını kaybettiği bu korkunç sürgünün yıldönümünde yine Kırım Türkleri ayakta, yine o acılı günleri gözyaşlarıyla andılar. ()
|
Çift diplomalı denizciler geliyor
- Ufuk Ötesi |
İTÜ Denizcilik Fakültesi ile New York Devlet Üniversitesi Suny Maritime College arasında yürütülen işbirliği sonucunda iki ayrı lisans programı önümüzdeki sezon eğitime başlıyor.
Gemi Makinaları İşletme Mühendisliği ve Deniz Ulaştırma-İşletme Mühendisliği’ne ÖSS ile girecek öğrenciler hem İTÜ diplomasına hem de Suny Üniversitesi diplomasına sahip olabilecekler. ()
|
Irak'ta yağmalanan tarih
- Ufuk Ötesi |
İnsanlık tarihinin en önemli yazılı kaynakları arasında yer alan Irak'taki binlerce el yazması, yüzlerce yıl önce Moğol istilasında yağmalanan Bağdat kütüphanesindeki eserlerle aynı kaderi paylaştı
Irak Savaşı’nın ardından yağmalanan Irak'ın 113 kütüphanesinde bulunan toplam 82 bin 258 el yazmasının akıbeti bilinmiyor. ()
|
Fatih ve Fetih
- Ufuk Ötesi |
İstanbul’un 550. Fetih yıldönümüne TRT muhteşem bir belgeselle hazırlandı
İstanbul’un Fethi’nin bu yıl ki 550.yıl kutlamalarına TRT’de muhteşem bir belgeselle katıldı. “Fatih ve Fetih” adlı belgesel 29 Mayıs akşamı saat 20:25’de 60 dakikalık bir bölüm halinde TRT 2 ekranlarında seyircisiyle buluştu.
Asırlardır güzelliği ve sahip olduğu konumuyla pek çok kavmin uğruna savaş verdiği Şehr-i İstanbul, genç bir Osmanlı padişahına Fatih olma şanını kazandırmıştır. Asla feth olunamayacağına inanılan bu kentin alınışı; dünya tarihinde çağlara etkide bulunan bir başarının da ifadesidir. ()
|