29 Mayıs 2003 tarihli tüm gazetelerde aynı fotoğraf yer aldı. Amerikalı komutan Roma imparatorları gibi azametle koltuğuna kurulmuş. Kamuflaj elbiseli, postallı yani savaş kıyafeti içinde
Ayakta solda kravatlı, takım elbiseli, sözüm ona Kent Konseyince seçilen (siz bunu efendilerce seçtirilen diye okuyunuz) Kerkük’ün Kürt Valisi, sağında kefiyeli, entarili Arap Vali Yardımcısı (Siz O’na da yardımcı değil, yardakçı deyebilirsiniz) bu ikisi ABD’li muzaffer komutanın huzurunda sağ elleri havada gavur yemini ediyorlar. Yani Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar.
Binlerce yıllık Türk Vatanı “MUM KİMİN YANAN KERKÜK” ten son manzara bu. Kısacası Türk yurdunda Türk’ün esamisi okunmuyor. Türk’ü takan da yok!.. demek ki kırmızı çizgilerin yanına yeşil ve sarı da gelerek renk armonisi tamamlanmış.
Kürt Vali törende çok heyecanlandığını söylemiş. Koltukta Çar azameti ile yayılmış postallı efendinin yanında ayakta heyecandan dizleri titreyen kürt tören sonrası dönüp postalları öptü mü?, yaladı mı? Bizden yanı karanlık. Öpmediyse bile içinden geçtiğine emin olabilirsiniz.
Aşiret hiyerarşisi içinde, bireysel kişilik ve kimliği gelişmemiş, efendiye karşı köle itaati, aşağısındakilere karşı cellat tavrı ile yetişen Vali müsveddesinden başka ne beklenir ki?.
Anglo-Sakson efendilerce fotoğraf karesindeki yansımanın inşaası için Irak işgal edildi. Küreselleşmeci efendilere köle itaati ile bağlı, petrol kuyularının sadık bekçileri, Kerkük’ün asıl sahibi Türkmenlerin amansız hasmı Kürt Vali ile Arap yardakçı son savaşın ürünüdür.
Kitle imha silahlarının ortaya çıkarılması ve imhası, Irak halkının diktatör Saddam’dan kurtarılması(!) palavraları yıllarca dünya halklarının beş duyusuna aralıksız pompalandıktan sonra işgalle iş bitirildi. Irak halkına kan ve ateş yağdırılırken binlerce yıllık kültürel mirasın yağması da ihmal edilmedi. Coniler petrol kuyularının güvenliğini insan yaşamına tercih ettiler.
Uşaklarını da Kerkük’ten başlayarak istihdam ediyorlar. Ruhunu satmış bir sürü müstahdem de istihdam sırasını bekliyor. Her iş tamam gibi görünüyor. Biz yine de Coni’ye bir Türk atasözünü hatırlatalım; “Civciv’i güzün sayarlar”. Öyle ya kurt kapar, kuzgun kapar, bir bakarsın güzün elde civciv kalmamış.
Ha!.. ne dersin Coni?