“Adam bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında, bütün bir haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün tembellik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken, oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu.
Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu onu parka götürecekti. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
1)gile: Yemiş.
2)karaşın: Esmer.
3)Nasri: Nasrullah Camisi.
4)Basri: Halk Sanatları Merkezi Müdürü Basri Yavuz.
Meselenin bamteli
Nebiye Yaşar’ın “Başarı ve Mutluluk İçin Önce Karakter” (8.s.) adlı güzel kitabından şu ibret alınacak nefis hikâyeyi aktarmaktan kendimizi alamadık:
“Adam bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında, bütün bir haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün tembellik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken, oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu.
Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu onu parka götürecekti. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna: “Bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim” dedi ve sonra kendi kendine düşündü:
-Oh be kurtuldum!... En iyi coğrafya pırofesörünü bile getirsen bu haritayı akşama değin düzeltemez…
Aradan on dakika geçti geçmedi, oğlu babasının yanına koşarak gelip dedi ki:
—Baba, haritayı düzelttim; artık parka gidebiliriz.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şöyle cevap verdi:
—Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman bütün dünya düzeldi…”
Yabancı sigara
Olay, Tarlabaşı’nda bir büfede cereyan etti. Müşteri sordu:
—Kaptan kelek var mı?
—Kaptan Bılek olacak.
—Hadi öyle olsun.
—Yok.
Büfeci, cevaptan sonra bir soru yöneltti:
—Senin gibi milliyetçi adam hiç yabancı sigara içer mi?
Bozulur, utanır gibi olan müşteri konuşmaya başladı:
—Dediğin son derece doğru… Bu arada aklıma gelen bir şeyi anlatmak isterim.
—Nedir o?
—Yıllar önce birini gördüm; değil yabancı sigara satın almak, ikram edilse bile içmiyordu…
Bir müjde
Sevgili Nazan Sezgin sordu:
- Balyanlar meselesi sizi niçin bu derecede ilgilendiriyor?
- Nasıl ilgilendirmezmiş… Yıllarca “Balyanlar dalyanlar” diye aldatıldık, kandırıldık, uyutulduk… Benim gibi pek çok kişiyi o uykudan Yar. Doç. Dr. Selman Can’ın tebliği ve sizin yazınız uyandırdı. Allah ikinizden de razı olsun.
-…
- Bu bana neyi hatırlattı bilir misiniz?
- Neyi?
- Prof. Dr. Hüsrev Hatemi bir gün sordu: “Sağlıkçı olmadığınız hâlde Ord. Pırof. Dr. Hulusi Behçet’e bu ilginizin sebebi nedir?..”
- Hocam, dedim, ilgilenmemek mümkün mü!.. Meydan Larus’taki ifade aynen şu: “1947 Cenevre Tıp Kongresi’nde kendi ilminin ve Türk tıbbının kudretini gösterdi.”
*
Sevgili okurlar, “Balyanlar balonunu patlatan” bilim adamımız, can hocamız, can dostumuz, can kardeşimiz Yar. Doç. Dr. Selman Can, pek yakında yazılarıyla da aramızda olacak. Müjdeleriz…