“Adam bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında, bütün bir haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün tembellik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken, oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu.
Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu onu parka götürecekti. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. |
İrecep-nâme
(Rasih’in ruhundan özürlerle)
“Al ananı git!..” demez, gönül yıkmaz demişler
Etmişler İrecebe bühtân bühtân üstüne
Gezmekte Hind ü Çin’i usanmaz seyâhatten
Etmededir her dâim seyrân seyrân üstüne
Duydum ki sormaktaymış: “Acep turşudan sonra
İçmek câiz olur mu ayrân ayrân üstüne?..”
Ayrılık ağır şeydir, dayanamaz her kişi
Gönülde eğleşmesin hicrân hicrân üstüne
Ağırlamak kolay mı, pahalılık kavurur
Bir hâneye gelmesin mihmân mihmân üstüne
Kasımpaşa’yı yad et, her dem hatırla onu
Bellekte yer etmesin nisyân nisyân üstüne
Zayi etme göz nûrun, ihmal etme çeşmânın
Hiçbir yerde olmasın giryân giryân üstüne
Erbakanla bozukmuş bilmem neden arası
Buna rağmen eyliyor cevlân cevlân üstüne
Bir sual de ben sorsam lâyık mıdır ey Kaari
Sıcaklarda giyer mi mintân mintân üstüne?..
Gök mavi, başak sarışın
Tadı, ne güzel barışın
Fakat senin on savaşa
Değer, ey yurt bir karışın
Arif Nihat Asya
Mâniler
Tırabzon’ da mı Tonya?
Nerde bilemem Konya
Fazla karıştırmayın
Nenemin adı Sonya
(Mavi Akımcı Mes’ûd)
Bir Mes’ûd Yılmaz yetmez
Nerde Çiller bacımız?
İkisi bir olursa
Ancak diner acımız...
Külâhı ters giydirir
İblis olsa yanında
Pislik dolanır durur
Damarında, kanında
Recep Tayyip valesi
AKP’nin kalesi
Cüneyt Zapsu oynar mı
Fındıkkıran Balesi?..
Tanımazlar lektörü
Dinlemezler rektörü
Sektörlerin sektörü
“Vatan satma sektörü…”
Soyu kurur emin ol
İnanmayıp gülenin:
“Adresidir AK Parti
Aydınlık Türkiye’nin..”
Sazı astım asalı
Sanma gönlüm tasalı
Sona erdi nihayet
Balyanlar’ın masalı
İçmekte yarar yok
Sigara ve nargile
Olsa da zevkle yesek
Her beraber nar gile 1
Doğru sözden ol emin
Asla istemez yemin
Buradan geçti demin
Güzel gözlü Yasemin
Yıkıldı geçti neden
İçimde nice dağlar
Gönül dünyamda benim
Nice ırmaklar çağlar
Çiçek çiçek dalımız
Pırıl pırıl şalımız
Ârife mâlum olur
Saklasak da hâlimiz…
Bu sözüme inanın
Duysanız da rüyada
Kitap okumak kadar
Güzel şey yok dünyada
Mersedese binelim
Hep cipleri geçelim
Bu milletin dostunu
Gayet iyi seçelim
Parti parti dolaşır
Bilmem niçin Bay’ımız?..
Şimdi de “Ak”laşmıştır
Abd-el-halûk Çay’ımız…
Karaşındı 2 “ak” oldu
Sanma kente tak oldu
Fırka fırka dolaştı
Partisi de “Ak” oldu!..
Bizim çırak ne güzel
Kumaşları katladı
Son günlerde bir soru:
“Ampul nasıl patladı?..”
SÜTUN BAŞI
Ne çileler çekmişti
Türklüğü duya duya
Yolbaşçımız Kırım’dan
Geldi Kastamonu’ya
Yorgunluk kötü şeydir
Açar bedende yara
Bize ne moral verdi
Vali Mustafa Kara
İşe kafa yorana
Hatırımız sorana
“Ahşap eve sahip çık!..”
Deriz Başkan Turhan’a…
Bayana bak bayana
Gelir yine bu yana
Gönülden teşekkürler
Aziz Mehmet Sayan’a.
Dem gelmeden hazana
Gel gidelim sazana
“Baklavayı gönderin…”
Derim Fikri Yazan’a.
Kan ağlıyor gönüller
Yok mu onun hamisi?..
Rutubetten çürüyor
Kasaba’nın Camisi!…
Nâlân değil, Handan’ız
Kimimiz de Nuran’ız
Doğrusunu istersen
Biz hepimiz Nurdan’ız
Suların akışına
Kilimin nakışına
Nuran, Handan uzandık
Kefeli Yokuşu’na
Okumuştuk cönkleri
Bağlamıştık denkleri
Mine Özgür’de gördük
“Kastamonu Renkleri”
Bu gece burada kalın
Biraz şöhret, ün alın
Sohbetine doyulmaz
Hasan Zeki Ünal’ın
Bozamazlar arayı
Şaşırmazlar sırayı
Kastamonu deyince
“Osmanlı”nın “Sarayı”
Ağır aksak da gitsek
Bozulmaz hiç dengemiz
Gönülden sevindirdi
Hacaloğlu Yenge’miz
Neşenin, saadetin
Anıtı nezaketin.
Anlatamam hâlini
Sabiha İzbeli’nin…
Her sözünde bir hikmet
Etmelisin ziyaret
İzbeli Çiftliği’nde
Dünyamızdaki cennet.
Havayı buldum orda
Tıpkı evdeki gibi
Olmalıdır içtenlik
İzbeli’deki gibi
Suyundan içmek için
Gittik gördük Nasri’yi 3
İki defa uğradık
Bulamadık Basri’yi 4
‘Arayıp sorma sakın
Gelmesi oldu yakın’
Böyle dediler bana
‘Araç’tadır ikizin’
Bahçemizin lezizdir
Nanesi hem tere’si
Şehri ikiye böler
Karaçomak Deresi
Hoş görünür bağamız
Edeplidir çağamız
Muziplerin şahıdır
Emin Çapraz Ağa’mız
Bilemem düşkün müdür
Sarımsağa, soğana
Emin Çapraz hayrandır
Anadan er doğana…
Soramadım hâlini
Tüketmiş mi pilini?
Osman Kumandan neden
Çıkarmamış ‘Dil’ini?..
Örtüsü oyalının
Yemeği soyalının
İlgisi unutulmaz
Mustafa Boyalı’nın
Asıksa da suratım
Şaha kalkar kır atım
Tebriklere lâyıktır
Kaptan Şoför Murat’ım.
1)gile: Yemiş.
2)karaşın: Esmer.
3)Nasri: Nasrullah Camisi.
4)Basri: Halk Sanatları Merkezi Müdürü Basri Yavuz.
Meselenin bamteli
Nebiye Yaşar’ın “Başarı ve Mutluluk İçin Önce Karakter” (8.s.) adlı güzel kitabından şu ibret alınacak nefis hikâyeyi aktarmaktan kendimizi alamadık:
“Adam bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında, bütün bir haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün tembellik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken, oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu.
Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu onu parka götürecekti. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna: “Bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim” dedi ve sonra kendi kendine düşündü:
-Oh be kurtuldum!... En iyi coğrafya pırofesörünü bile getirsen bu haritayı akşama değin düzeltemez…
Aradan on dakika geçti geçmedi, oğlu babasının yanına koşarak gelip dedi ki:
—Baba, haritayı düzelttim; artık parka gidebiliriz.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şöyle cevap verdi:
—Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman bütün dünya düzeldi…”
Yabancı sigara
Olay, Tarlabaşı’nda bir büfede cereyan etti. Müşteri sordu:
—Kaptan kelek var mı?
—Kaptan Bılek olacak.
—Hadi öyle olsun.
—Yok.
Büfeci, cevaptan sonra bir soru yöneltti:
—Senin gibi milliyetçi adam hiç yabancı sigara içer mi?
Bozulur, utanır gibi olan müşteri konuşmaya başladı:
—Dediğin son derece doğru… Bu arada aklıma gelen bir şeyi anlatmak isterim.
—Nedir o?
—Yıllar önce birini gördüm; değil yabancı sigara satın almak, ikram edilse bile içmiyordu…
Bir müjde
Sevgili Nazan Sezgin sordu:
- Balyanlar meselesi sizi niçin bu derecede ilgilendiriyor?
- Nasıl ilgilendirmezmiş… Yıllarca “Balyanlar dalyanlar” diye aldatıldık, kandırıldık, uyutulduk… Benim gibi pek çok kişiyi o uykudan Yar. Doç. Dr. Selman Can’ın tebliği ve sizin yazınız uyandırdı. Allah ikinizden de razı olsun.
-…
- Bu bana neyi hatırlattı bilir misiniz?
- Neyi?
- Prof. Dr. Hüsrev Hatemi bir gün sordu: “Sağlıkçı olmadığınız hâlde Ord. Pırof. Dr. Hulusi Behçet’e bu ilginizin sebebi nedir?..”
- Hocam, dedim, ilgilenmemek mümkün mü!.. Meydan Larus’taki ifade aynen şu: “1947 Cenevre Tıp Kongresi’nde kendi ilminin ve Türk tıbbının kudretini gösterdi.”
*
Sevgili okurlar, “Balyanlar balonunu patlatan” bilim adamımız, can hocamız, can dostumuz, can kardeşimiz Yar. Doç. Dr. Selman Can, pek yakında yazılarıyla da aramızda olacak. Müjdeleriz…
|