Kasım 2008

Ö T E S İ

 

29.03.2024 



Geniş Açı

 
Ali Arif Esatgil

Efendim olur musun?


Evet, her şey mümkün çocuk! Ciğeri ‘lotaltı pazar’da işlem göremeyecek ‘adamlar’ın cepleri yeşil yeşil dolarlarla doludur çünkü. Bir ‘tam sayfa renkli’ ilan örtüverirler cesedinin üstüne, olur biter her şey. Dizilerin arasına bir-iki bölüm reklam koyarlar belki de...

Kaç bahar geçti biliyor musun çocuk, sen o cami avlusunda gözleri yaşlı beklerken... Hele bayramsa, gün doğmadan vurmuşsam kendimi kentin zifiri sokaklarına, bilmezsin... Siyah, boncuk boncuk gözlerinle hüznünü bölüştürürken sokak kendilerine, ta ötelerden öksürük sesinle irkilirim. Kurşuni bir boşluktur yüreğim, umudu kaldıramayacak kadar yaşlı, öfkemi haykıramayacak kadar yoksul ve en kötüsü senden uzakta...
Yapışkan, umarsız bir semtin kıyısında, sabahçı kahvelerine kurulurum. Gözlerinde geceyi demlemiş bir acuze, bir sokak kedisi ve çaycı. Birazdan yola koyulur insanlar. Gemiler demir alır, kontaklar çevrilir, dişliler döner. Şehre ağır ağır bir uğultu dolar. Frekansları Batıya ayarlı ‘beyazcamlar’dan dünya akmaya başlar. Kurtlarla dans vaktidir... Yedi kıtadan, yedi düvelden haberler sunar spikerler hançerelerini yırtarcasına... Zaten dehşet kokan gündemlerini daha bir heyecanlı, daha bir reytingli yapabilmek için paralanırlar.
‘Hareketli görüntü yok mu?’ feryatları yankılanır montaj masalarının başında. ‘Biraz daha kan, biraz daha yalan!..’ Sana dünyayı dar eden bu küresel düzende, editoryal uşaklığın sınırı meçhûldür. ‘Buraları yıkılıyo’dur tekmil ekranlarda... Kimileri son çıkan sütyen markasına ‘zoom’luyordur. Barbut atıyordur kimileri, reklam pastasını şişirmenin hazzıyla... İşte sen o saatlerde, İstanbul’un tenha bir sokağında çöpten kâğıt topluyorsundur. Gözlerimi yumsam Telafer’in bir ucunda üstüne bombalar yağıyordur. Yahut, Ramallah’ta yüzünü çöle dönmüş “Ebu Ammar’ kimdi ki?” diye mırıldanıyorsundur. Düşünmek istemesem de, Felluce’de bir camide kurşunlanmış olman da mümkün...
Evet, her şey mümkün çocuk! Ciğeri ‘lotaltı pazar’da işlem göremeyecek ‘adamlar’ın cepleri yeşil yeşil dolarlarla doludur çünkü. Bir ‘tam sayfa renkli’ ilan örtüverirler cesedinin üstüne, olur biter her şey. Dizilerin arasına bir-iki bölüm reklam koyarlar belki de... Fakat kan tutar ya insanı, katil döner ya yeniden cinayet yerine... Bunlar da öyledir işte. Ertesi gün timsah gözyaşları ile senden söz ederler... Dudağından sızan kanı, bedenindeki morlukları, ağzına dolmuş kırık dişlerini en iyi yansıtan fotoğrafını basarlar beş sütun, on beş santim...
Bir tabuta kapanmış ağlıyordur annen... “Yürekler yandı” derler fotoğraf altı başlığında. Lügat paralarlar bir kaç satır... Sonra sayfa çevrildiğinde ‘esas oğlan Bush amcam’ın ülkesine meftun bir yığın aşufte... Göbeği küpeli, eteği delikli, b.ku boncuklu bir yığın suret... Ve çeşit çeşit ‘özgürlük’ havarisi köşe yazarı. ‘Ulus-Devlet’in üstüne kalem çeken, içtiği şarabın tadından on gün, kıçındaki donun markasından bir hafta söz eden ‘özgür editörler...’
Ah çocuk, bu marksizm artığı kalemşörlerin hamisi de genellikle ‘burjuva’ olur nedense... ‘Bebek katilleri’nin gitarına kadar merak ederler de, Felluce’de bir bebek ne yer ne içer diye düşünmezler... Fakat makbul insanlardır onlar yine de! Çaldıkları her kapı sonuna kadar açılır. El üstünde tutulurlar, en ‘baba’ haberler önce onlara uçurulur. ‘Arslan payı’ önce onlara verilir.
Demem o ki, çocuk... Bugün de alacakaranlığı geride bıraktık. Gün ışıdı tepemizde. Kalk artık o cami avlusundan, bekleme... ‘Allah’ deyip parayı toplayan da, ateizm değirmenine su taşıyan da ibreyi çoktan çevirdi Washington’dan yana: Efendim olur musun?
Haa, komünist eskileri öyle de ‘ecmain’e ne oluyor dersen...
Yapışsan yakasına bu ‘ikbal bitleri’nin “Bu ne hal?” desen, ya “İlm-i siyaset abi” deyip geçiştirirler, ya da “Fitneyi uyandırmayalım birader” diye nasihat ederler...
Bayram gibi bayramlara kavuşman dileğiyle, Allah’a emanet ol çocuk...


aliarifesatgil@hotmail.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002