Kasım 2008

Ö T E S İ

 

25.04.2024 



Çapraz Ateş

 
Kemal Çapraz

İletişim Çağında İletişimsizlik


“Sönmüş kalpleri ne ile yandırmalı? Basireti kesilmiş perdeleri ne ile kaldırmalı? Gaflet sahrasında serilip kalmış koca bir milleti ne ile ayağa kaldırmalı?” İşte birbiri ardına sorulan bu soruların cevabını büyük Türk düşünürü İsmail Gaspıralı yaklaşık 120 sene bulmuştu. Türk milletinin en büyük meselesinin cehalet olduğunu anlayan Gaspıralı, bunda da en etkili gücün gazete ve yayın olduğu kanaatine varmıştı.


Bunun için de önce “Tercüman” gazetesini çıkarmış, daha sonrada kadınlar için “Âlem-i Nisvan”, Çocuklar için “Âlem-i Sıbyan” mizah dergisi olarak da “Ha, Ha, Ha”yı çıkarmıştı. Gaspıralı basın faaliyetleri ile bütün Türk dünyasını etkilemiş, Türk aydınlanma hareketinin öncü lideri olmuştur. Gaspıralı’nın bir asır önce gördüğü gerçekleri bugün maalesef unutmuş bulunmaktayız. Basının önemini defalarca yazdım, bu problem çözülünceye kadar da yazmaya devam edeceğim. Bugün Türk milliyetçiliğinin üzerine ölü toprağı serpilmiş gibidir. Kalpler sönmüş, heyecanlar gitmiş, insanlar sen-ben kavgasına düşmüştür. Ülke elden giderken, bizler hâlâ bu kavgaların peşindeyiz. Bugün Türk milliyetçiliği bir asır geri gitmiştir. Soruyorum sizlere, milletimizi aydınlatacak bir televizyonumuz var mı?, tirajı yüz binleri aşan bir gazetemiz var mı?, bir radyomuz, bir kadın dergimiz, bir çocuk dergimiz var mı? Gönül rahatlığıyla ailemizle birlikte gidebileceğimiz bir tiyatromuz, bir sinemamız var mı? Bu ülke insanının hiç mi gülmeye ihtiyacı yok, Nasrettin Hocaları yetiştirmiş bu milletin bir mizah dergisi olmaz mı? Bu soruları uzatmak mümkün. Hayatımız her safhasından çekilmiş, sadece salonlarda yapılan bir milliyetçilikle ülke kurtarılamaz.

Lüzumlu lüzumsuz, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” sözünü kullananlar, onun işaret ettiği yoldan gidiyorlar mı? Başımızını önümüze koyup yeniden düşünmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. En küçük cemaatlerin bile televizyonları varken, Türk milletinin var oluş yok oluş mücadelesini veren en köklü fikir hareketinin bir televizyonunun olmaması sizleri üzmüyor mu? Satılık, kiralık kalemlerin köşe başlarını tuttuğu, “Milletin müşterek sesi” olacağı yerde, AB’nin ve ABD’nin sesi olan yayınlar sizleri üzmüyor mu? Türk milletinin aleyhine olan her türlü uluslar arası kuruluşla işbirliği yaparak, ihanetler sergileyenlerle mücadele yine onların diliyle olur. Halkı aydınlanmamış bir milletin ayağa kalkması silkinmesi de mümkün değildir. Uyum yasası adı altında bu ülkede çıkarılan ihanet yasalarının içeriğinden milletimiz haberdar değildir. Türk Dünyası ile Türkiye’nin arasını açmak için yapılan girişimlerden haberdar değildir. Açık ve net bir şekilde bir daha bir daha söylüyorum, Türk milletinin en acil meselesi, basın meselesidir. Bu meseleyi çözmeden diğer meselelere geçmek yanlıştır. Türk milliyetçiliği çağın bütün imkanlarını kullanarak bu günlere gelmedi mi? Ne oldu da, hayata yabancı, teknolojiye yabancı, hayatın gerçeklerine yapancı bir hareket olmaya başladık. Fikir üretmeyen, çağın teknolojisini kullanmayan kitle iletişim araçlarını kullanmayan bir hareketin başarı şansı olabilir mi?

BİLGİ KAYNAĞINDAN ALINMALI
Artık çağımız iletişim çağı, savaşlar bile iletişim teknolojisiyle yapılmaktadır. Dünyada en geçerli olan, savaş fikir savaşıdır. Psikolojik savaştır. Türk milleti sağduyulu aklı selim bir millettir. Ama onun bu sağ duyusunu harekete geçirebilmek de ancak ve ancak doğru bilgilendirilmesiyle olur. Bunu başardığınız takdirde, başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok buna emin olun. O zaman bu milletin gücü, kudreti, Kıbrıs’ı da ayağa kaldırmaya, Kuzey Irak’taki tuzakları da bozmaya yetecektir. Ben milletime güveniyorum. Ama milletimizi doğru aydınlatacak kitle iletişim araçlarını harekete geçirmezsek, köleliğin faziletlerini okumaya ve onlara inanmaya başlayan bir millet oluruz. Bugün yapılmak istenen budur. Bu zincirleri parçalamak hepimizin görevidir. Çağımızın en güçlü silahı olan bilgiyi ancak ve ancak, doğru bilgi kaynaklarından alabiliriz. Seçilmiş bilgileri ve seçilmiş haberleri değil, bizim seçtiğimiz milletimizin faydasına olan bilgileri ve haberleri bu millet duymak istiyor. 250 milyonluk büyük Türk Dünyası’nı kucaklayacak yayınların en kısa sürede faaliyete geçirilmesine acil ihtiyaç vardır. Yoksa bizim milliyetçilik anlayışımız da, bizden öncekilerin o büyük ve kutlu mücadeleleri de boşa gider. Haydin silkinip ayağa kalkmamın zamanı bugündür.


kemalcapraz@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002