Kasım 2008

Ö T E S İ

 

27.04.2024 



Düşün/ce

 
Olcay Yazıcı

Türk Aydını, Terkibini Tanı!


Ey ağyar diyarlarda dolaşan şaşkın Türk aydını! Artık köklerinle buluş ve kendi terkibine dön. Onur da, erdem de, güç de bundadır!.. Yoksa çok daha aşağılanır, çok daha horlanır, çok daha çarparsın yaban kayalıklarına. Hâlâ akletmez, hâlâ idrak etmez, hâlâ işin sırrını kavramaz mısın?

Ne zaman bu sapkınlık ve azgınlıktan kurtulacaksın?
Kendi âli soy ağacını terk edip, değişiklik ve züppe yenilik uğruna yoz ve piç bir aşı peşinde koşarak, pejmürde olduğunun, dekadanlaştığının,özüne yabancılaştığının farkında değilsin, ne yazık ki!..
Ziyanlı gidişin neresinden dönersen kârdır.
Kâr deyince hemen aklına dolar ve Avro falan geliyor olmalı.
Oysa ben mücerret ve muazzez bir kimlikten söz ediyorum.
Ne desen, eski, kadim takıntı. Boş ver takıntıya ve şeytanî akıntıya.
Sen kendi duru ırmağında yıkan, (kök bilgiden, gök bilgiye ulaşarak) arın, yenilen ve yeniden diril. Ebedîyet aşısıyla filiz versin yaşlı çınar...
Kişi ve toplum için, kendisi olmaktan daha izzetli, daha şerefli ne olabilir ki?
Sezai Karakoç’un, ‘diriliş muştusu’ dediği o mânevî titreşimle, o mistik enerjiyle, o ulvî rüzgârla, o sana yüzyıllar boyunca şan, şeref, itibar ve muhteşem bir muhteva kazandıran öz cevherinle tanış artık.
Sıyrıl o renksiz, edasız, erdemsiz, eklektik yapından...
Kültür ve medeniyet değerlerini yeniden bütün unsurları, bütün mektepleri, bütün fakülteleriyle ve mânevî bileşenleriyle, kimyası, simyasıyla tesbit, tahlil ve analiz et.
"Gör, ne var mâverâda?"
“O iyi insanlar, o iyi atlara binip, geri dönsünler yeniden!”
Beden ve ruh sentezinde birleş.
Ebedîyet ilmi ile ruh iklimi ile bütünleş.
Çağdaş dünyanın küresel afyonu seni yanıltmasın.
Beyaz adamın, karanlık dünyasına özenme...
Yükseliş kendi kültür terkibinde, kendi medeniyet ikliminde. Zelil olma ve çöküş ise, yabancı-yabansı özleyiş ve arayışlarda.
Gördün işte kaç kez mağlup oldun.
Kaç kez onurun kırıldı!..
Cihâna hâkimken, paryaya döndün!..
Bu azar, bu incinme, bu sürüngen gidiş ne sana, ne bağlı olduğun medeniyet havzasının, tarihî arka plânına, seni sen yapan gen dokuna, içtimâî DNA’a yakışmıyor.
Anla artık, deli-saçma gidişinle, ruh cevherin arasında şiddetli bir kan ve gen uyuşmazlığı var.
Özentiyi, azgınlığa ve azıtmaya vardırma artık.
Evet bir kere daha, bin kere daha ve sonsuza dek o uyarıyı unutma.
Bu içi boş, hamasî bir retorik değil; hakikatin ta kendisi.
Onun için, uyan, “titre ve kendine dön!”
Bu bir belâgat, boş temenni diye; ‘düşman ağzıyla’ konuşma sakın.
Düşün: Bu günlere işte böyle gelinmedi mi?
Böyle yani kendini, asil geçmişini, terkibini ve seni sen yapan ebedî kıymetlerini küçümseye küçümseye...
Bu gerçeği unutursan, tarih de seni unutur sonra...
Siz siyasetten, iktisattan ve bilumum nimetlerden nemalanırken, kültür ve medeniyet muhtevası için özel bir azap çeken, bir ipek böceği gibi kozasını ören ilim, edebiyat ve sanat adamlarına gösterdiğiniz ilgisizliğin ulvî cezasına çarpıldınız.
Servetiniz, izzetinizi korumaya yetmiyor ne yazık ki!..
Dışı gösterişli ama içi boş yeltek kişiliklerinizle nasıl da bostan korkuluklarına döndünüz.
Ne etkinliğiniz var, ne yetkinliğiniz.
Hayır, hayır. Bu hâlinize, bu esef verici, sefil manzaranıza bakıp da, sevindiğimizi sanmayın sakın. Yine de üzülen, incinen, yaralanan biziz.
Yükselişte nimeti ve makamı başkaları paylaşır, düşüşte elem ve üzüntüyü hep biz yaşarız. Siz de bilirsiniz bizim bu Şark duygusallığımızı, merhametimizi. Onun için, hiç bir zaman bizi hesaba katmaz da, sizi hesaba katmayanlara yaranırsınız. Çünkü biz sizin için çantada keklik sayılırız. Bu yüzden iltifatınız ağyaradır hep.
Çünkü biz sizdeniz, fakat ne acıdır ki, siz ‘bizden’ değilmişsiniz gibi davranıyorsunuz.
Sizin bu ilm-i siyasetinizi sağır sultanlar bile bilirken, siz kendi çelişkinizden haberdar değilsiniz!..
Ne hikmettir bilinmez:
Keyif çatmak ağyarın, ağıt yakmak bizim kaderimizdir!
Bu yüzden terkibinize, cevherinize, müktesebatınıza, aslî kimliğinize dönmenizi arzu ediyoruz. Yoksa ‘ne hâliniz varsa görün!’ de diyebilirdik...
Çünkü sizin de, bizim de, yani ülkemizin şerefi, haysiyeti, onurlu çıkışı bu esrarlı terkibin içindedir.
Ya yeniden bu soylu ve sonsuz muhteva ile donanacağız, o cihanşümul insanlık unsurunu/iksirini rûhumuza özümseteceğiz ya da ‘dik sürüngenlerin’ hâkim olduğu bir dünyada, yerlerde sürüneceğiz.
Hiçbir onurlu kafanın, hiçbir selim kalbin bu sefil statüye razı olabileceğini sanmıyorum...
Sanmak istemiyoruz.
Çünkü bu aşağı durum, eşref-i mahlûkat olan ve en güzel sûrette yaratılan; Yaratıcının hâlifeliği gibi emsalsiz bir imtiyaza sahip bulunan insanın razı olacağı bir statü
değil.
Hiç kimse, bu süflî duruma rıza gösteremez!
Çünkü bu fıtratına, kimyasına ve tarihî kimliğine ters düşen bir hâl.
Eşyanın ve ruh cevherinin tabiatına aykırı bir durum...
Geri dön ey Türk aydını, (korkma, gerici olmazsın. Aksine, şeref ve izzet bulursun.) geri dön ve kendi kimyanla, sana şahsiyet ve şeref kazandıran kök ve gök bilgi ile tanış.
Kendinle buluş, kendinle barış..
Kök ve gök bilgiyle bilenerek, küllerinden değil, ölümsüz güllerinden diril!..
Gör o zaman nasıl başın dik, alnın açık ve sözün dinlenir olacak cihânda...
Hafızanı yokla, efsâneni, menkıbeni, tarihini hatırla.
Şuurunu uyandır.
Silkin ve doğrul..
Bu sönük, silik ve ‘ölü kimlik’ sana yakışır bir duruş değil.
Onurlu ve o nûrlu kimliğini yeniden kuşan...
“Yeniden şimşekler çaksın, gök yalazı gözlerinde...
Ebedîyet çınarısın sen: Köklerin çok derinde!..”
Kendin ol ey şaşkın idrak, kendin ol!
Yoksa, yok olacaksın!


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3605 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002