Kasım 2008

Ö T E S İ

 

27.04.2024 



Bamteli

 
Aydil Erol

Karacaoğlanla söyleşi-2


İblis Dîn, ismini mundarın “necis” koymuştur… Şer, ismini temkînin “aciz” koymuştur… Uğraşma, erenler de hidâyet veremez Bir rûha ki İblîs, haciz koymuştur! Ârif Nihat Asya

(Şairimiz, bilindiği gibi Türk halk edebiyatında eseriyle, etkisiyle yüzyıllar boyu saltanat sürer. Türk milletinin son derecede zengin olan hayal gücü ve gönül dünyası, onun hayatına ait bilgi kırıntılarını şiirleriyle bezeyip efsaneleştirir. Böylece halk arasında yaygın hikâye ve destanların yazılıp yayılmasına kapı aralanmış olur. Yapılan bilimlik araştırmalarda doğduğu, yaşadığı, gezdiği, dolaştığı ve öldüğü yerler hakkında çeşitli görüşler ortaya atılır. 16’ncı yüzyılın başlarında ömür sürdüğü kabul edilir. Ortaya birkaç adaşı çıkar. Bütün bunlar onun sevildiğini, benimsendiğini gösterir. Söyleyişi rahattır, içtendir, açıktır, akıcıdır; zamanın tahribine rahatça karşı koymaktadır. Aşk ve tabiat şiirleri yazdığı; duygularıyla, hayalleriyle yaşadığı; yazın yaylalara çıktığı, kışın kışlaklara indiği; “ılgıt ılgıt esen seher yelleri”nden söz ettiği; taşıyla toprağıyla, börtü böceğiyle, yemişiyle, çamuruyla çiçeğiyle, çirkiniyle, güzeliyle bu toprakların betini bereketini gönül gergefinde oya oya işlediği, nakış nakış süslediği; “gerdanı bir karış püskürme benli”ye, “ak gerdanlı”ya, “güvercin duruşlu”ya, “keklik sekişli”ye, “selvi gibi nazlı salınışlı”ya, “ceylân bakışlı”ya, “inci dişli”ye gönül düşürdüğünden bahsedilse de, sırasında arslanlar gibi kükrediği de görülür: “Hazır ol vaktine Nemse Kıralı/Yer götürmez asker ile geliyor.” Öksüz büyüdüğü, karayağız ve yoksul çocuğu olduğundan ötürü “Karacaoğlan” diye anıldığı söylenir. 17’nci yüzyılda Ali Ufkî’nin “Mecmua-i Sâz ü Söz”ünde yer alır. Şöhreti Osmanlı’nun pâyitahtına kadar erişir. “Yüce dağda bir bölücek kar idim/Garbî değdi erim erim eridim” diyecek derecede de alçak gönüllüdür. Karac’oğlan bu!.. Anadolu Türkleri onunla sevindikleri, neşelendikleri gibi; sayrı olduklarında “Üstüme bir Karacaoğlan okuyuverin!..” diyecek derecede deyişlerini şifa verici saymışlardır. Böyle bir şiir sevgisi dünyanın neresinde, tarihin hangi çağında görülmüştür?!!)
“Âleme sultansın, vezirsin kendin./Gönül sana akıl erdiremedim” diye gönlünden yakınan Karac’oğlan biraz da olsa soluklanmıştı. Dönüp “Yiğit yiğidin kardaşı/At yiğidin öz kardaşı” deyip atına baktı ve şunları söyledi:

Atım, kalk gidelim dağdan yukarı.
Böyle dağlar koç yiğide dağ olmaz.
Yedi yerden yaralarım sızılar,
Bu yarayı çeken yiğit sağ olmaz.

Meyva vermez selvi ile söğüdü.
Ben de sana verse idim öğüdü.
Elleri koynunda gezen yiğidi,
Yiğit mağrur gezmeyinen beğ olmaz.

-Güzel sevmek hakkında neler söylemek istersiniz?

Ne bilir güzelin sevmesin ahmak?
Sevaptır güzelin yüzüne bakmak.
Fırsatın bulup da yanaktan öpmek,
Can cefa götürmez tez, kara gözlüm.

Bunları söyleyen şair, bir soru yöneltti:
Nasıl methedeyim sultânım seni (1)

Biraz durduktan sonra devam etti:
Belh’i, Buhara’yı değer gözlerin
Doğrusu bu ya; merak etmekten kendimi alamadım. Onlar nasıl göz ki şairi böyle konuşturuyor?.. Ben meraktan kıvranırken o devamla:
Bütün Türkistan’ı değer gözlerin, dedikten sonra da coştu:
Hâsılı cihânı değer gözlerin.





1)Karacaoğlan, Mustafa Necati Karaer, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul ?

Mâniler

Ne inim ne de cinim,
Mütevazı kişiyim.
Altın madalya aldı
Ramazan’ım, Şâhin’im.

Diyalog safsatası
İhanetin nihanı…
Diyalog diye diye
Uyuturlar cihanı.

Hayran kaldı gönülden
Gencimiz hem kocamız.
Kalemine nur yağsın
Yümni Sezen hocamız.

Maydanozum, kişnişim
Neler neler çekmişim.
Harikalar yaratır
Tüsiad’la Derwish’im..

Tadından yenmez olur
Dönerimiz şişimiz..
Zati Sungur * gibidir
Harika Derwish’imiz..

Devedişi, fildişi…
Bu acep kimin işi?
Baş üstünde gezdirin
Mistır Kemal Derwish’i!..

Papuç mu bırakırız
Hırvat’a, hırdavata?..
Fâtih Terim gösterdi
Hünerini bir daha…

Berbat etti herifler
Ergenekon adını
Unutturdular halka
Ciddiyetin tadını.

*Zati Sungur (Bursa 1898-Istanbul 1984):
Hayattayken hakkında efsaneler anlatılan
Türk ilizyonisti.

-Aybike Akmanoğlu’ya-
Aybike (ay)dan (hanım)
Nasıl yanıyor canım.
Seni pek tez yitirdik
Kurudu inan kanım…


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3399 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002