Kıbrıs Türkü yeni bir Erenköy destanı yazacak gençliğini arıyor
Yakında başlayacak görüşmeler süreci içinde KKTC’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü Rum-Yunan ipoteğine sürükleyen ve Kıbrıs Türkünün statüsünü ve kolektif uluslar arası haklarını Helen egemenliğinin insafına, onay ve icazetine bağımlı kılan bir anlayışa, Yüksek Öğrenim Gençliğimiz, bu kez diplomatik savaş alanında yeni Erenköy destanları ile cevap vermelidir.
1963-64 yıllarının karanlık ve en ümitsiz koşullarında bir avuç yüksek öğrenim gençliği tarihimizin altın sayfalarına geçen dev bir kahramanlık destanı yazdılar. Kıbrıs için Enonis diye tanımladıkları mutlak bir Helen egemenliği hedefini silahsız Türk köylerine yapılan silahlı, hunharca saldırılarla ve sistematik soykırım eylemleri ile gerçekleştirme hareketine DUR! diyebilmek için başta Anavatan Türkiye’de öğrenim gören Kıbrıs Türk Yüksek Gençliğinden, 560 civarında öğrencimiz, ulusal var olma savaşımıza katılmak için kafilelerle Erenköy’e çıkarma yapmıştır. Bu harekâta Londra’da yaşayan öğrenci ve soydaşlarımızdan da önemli bir katılım olmuştu. Ailesi ve 4 çocuğu ile helalleşip, Erenköy’e cepheye koşan ve Erenköy kuşatmasında denizden Türk mevzilerini top ateşine tutan Rum hücum botunu havanla tek başına püskürten Londralı Fuat Efendi bu kahramanların sadece bir tanesiydi. Kimse onlara vatan müdafaasına koş dememişti. 20,00 Yunan askeri ile takviye edilmiş Rum Milli Muhafız ordusu ve Eoka milis kuvvetlerinin kuşatması ve katliam korkusu altında yaşayan anne ve babalarının, ailelerinin bu çıkarmadan haberi bile yoktu. Kıbrıs Türkünün özgürlüğü, bağımsızlığı ve egemenliği için burslarını ve Kıbrıs dışındaki güvenli kariyerlerini bir kenara iten; sadece en güzel yıllarını değil, canlarını vatan müdafaasında kahramanca ortaya koyan, Kıbrıs Türkünün bu inançlı, tertemiz güzel insanları, KKTC size ebediyen minnettardır!
Şanlı Erenköy direnişi Türk Ulusunu, Kıbrıs Türkü için top yekûn harekete geçirmiş, Anavatan Türkiye’nin uluslar arası antlaşmalardan kaynaklanan meşru müdahale hakkını, ilk kez fiilen tetiklemiş ve ilk sınırlı hava harekâtına yol açmıştı. Rahmetli Ecevit’in Başbakanlığında gerçekleşen 20 Temmuz 1974, Barış Harekâtının temelinde Erenköy müdahalesinin caydırıcı etkisi yatmaktadır. Bugün, pek çoğunun saçına ak düşmüş bu kahramanlarımızı, en içten takdir duygularımla yeniden selamlamak, şehit düşenlerin aziz hatırası önünde eğilmek, ebediyette intikal edenleri rahmet, saygı ve şükranla anmak istiyorum. Benim gönlümde hepsi Devletimizin en yüksek şeref madalyasını çoktan hak etmişlerdir!
Yakında başlayacak görüşmeler süreci içinde KKTC’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü Rum-Yunan ipoteğine sürükleyen ve Kıbrıs Türkünün statüsünü ve kolektif uluslar arası haklarını Helen egemenliğinin insafına, onay ve icazetine bağımlı kılan bir anlayışa, Yüksek Öğrenim Gençliğimiz, bu kez diplomatik savaş alanında yeni Erenköy destanları ile cevap vermelidir. Yeni mücadele, KKTC’yi uluslararası alanda kabul ettirme mücadelesi olmalıdır. Hedef sadece TC-KKTC kamuoylarını kazanmak değil, Avrupa ve dünya kamuoyunu da kazanmaktır. Kıbrıs Türk Gençliği AB’de imtiyazlı yüksek öğrenim hakkını Kıbrıs Rum Cumhuriyeti kimliği ile temin etmeye asla rıza göstermeyerek, böyle bir imtiyazı reddederek ve bu hakkı KKTC kimliği ile temin etmek için, KKTC pasaportunun geçerliliğini dünyaya kabul ettirmek için meydanları doldurmalıdır! Dünya ile ambargosuz, özgürce seyahat edebilmek, haberleşebilmek, her ülke gibi futbol karşılaşmaları yapabilmek, şarkı yarışlarına katılabilmek gibi temel insan haklarımızın 44 yıllık ihlaline son vermek için Londra’da, Brüksel’de, New York ve Vaşington gibi merkezlerde etkin ve dinamik bir varlık göstermelidir. Ticaret ambargosuna karşı ticaret ve sanayi odalarımız, genç iş adamlarımız harekete geçmeli ve bu insanlık ayıbına karşı AVRUPA MERKEZLERİNDE DAVACI OLMALIDIR. KKTC bütün devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve siyasi partileri olarak bu ulusal misyona cesaret ve azimle baş koymalıdır.
“Tanınma istemiyoruz” ve “Annan Planı temelinde görüşmelere ve siyasal bir çözüme hazırız” yaklaşımının artık bizleri çözüme değil çözülmeye ve tükenmeye götüreceğini herkes teslim etmelidir. Ulusal var olma mücadelesinde başta üniversite ve yüksek öğrenim gençliği olmak üzere bütün devlet ve özel sektör kurum ve kuruluşları
KKTC egemenliği kabul edilmeden asla” sloganı ile ulusal ve uluslar arası tavrımızı net bir şekilde dünya gündemine taşımalıyız. Geçmişte bu net tavrın o günkü dünya konjonktürü içinde etkinlikle ortaya konmaması, TC-KKTC’nin yeni bir ataletine ve gelecekteki başarısızlığına mazeret teşkil edemez ve etmemelidir. Annan Planının kabulü için seferber olan Anavatandaki kamuoyu merkezleri, basın ve medya ve diğer özel sektör kuruluşları, Kıbrıs Türkünün dünya ve tarih önünde aldatılışı karşısında sessizliklerini bozmalarını beklemek hakkımızdır. KKTC’nin ulusal seferberliğine Anavatanın tam destek vermesi, kısa vadede Rum-Yunan kaynaklı yapay krizlere yol açsa bile, orta ve uzun vadede TC-AB sürecine olması gereken verimli, ucu açık olmayan saygın ve belirgin tam üyelik perspektifini kazandıracaktır.
Erenköy mücahitleri yeni bir 8 Ağustos sabahı derin, çizgili ve asil bakışları ile
“KKTC EGEMENLİĞİ OLMADAN ASLA” ifadelerinde toplanan ULUSAL HAREKETİN FİTİLİNİ ATEŞLEYECEKLERİNE inanıyorum!
Kıbrıs Türk gençliğinin, Anavatan Türkiye’nin etkin güvencesinde ve sarsılmaz bir azim ve kararlılıkla KKTC’nin coğrafyasına, bağımsızlık ve egemenliğine, deniz ve hava sahası ile kıta sahanlığına sahip çıkacağına inanıyorum. Dünya ile bütünleşmek Avrupa ile bütünleşmek özgür, bağımsız ve egemen bir KKTC ile gerçekleştiği takdirde bir anlam ifade edecektir. Tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek devlet ve tek uluslar arası kimlik Kıbrıs Türkü için sonun başlangıcı ve Adada ise huzur ve barışın sonu olacaktır.