Bu deprem güçlendirme projesinin adı “İSMEP”; açılımı ise İstanbul Sismik Risk Azaltma ve Acil Durum Projesi. Özetle okulları deprem riskine karşı sağlamlaştırma projesi. Ülkemiz deprem kuşağında yer aldığı için her an ölümle sonuçlanabilecek depremlerle karşılaşma ihtimali vardır. Bu yüzden İstanbul’da bir çok okulda deprem güçlendirme çalışması yapılması gayet doğal.
“..507 okulu güçlendirdik.” Son günlerde İstanbul’da en yaygın bilboard bu. Yapılan ve övünülen çalışma ilk bakışta alkış ve takdir edilmesi gereken bir çalışma elbette. Harika… Bu demektir ki çocuklarımızın deprem güvenliği tamam. Yaz dönemini sessiz sedasız geçiren okularımızda, eğitimin başlamasına bir hafta kala hummalı bir deprem güçlendirmesi çalışmalarına başlanıyor. Okul binaları bir çırpıda “kaya” gibi sağlamlaştırılmaya çalışılıyor.
Bu deprem güçlendirme projesinin adı “İSMEP”; açılımı ise İstanbul Sismik Risk Azaltma ve Acil Durum Projesi. Özetle okulları deprem riskine karşı sağlamlaştırma projesi. Ülkemiz deprem kuşağında yer aldığı için her an ölümle sonuçlanabilecek depremlerle karşılaşma ihtimali vardır. Bu yüzden İstanbul’da bir çok okulda deprem güçlendirme çalışması yapılması gayet doğal.
Buraya kadar her şey güzel.
İyi de, çocuklarımızın, asıl bu güçlendirmeler sırasında yaşadığı deprem derecesindeki perişanlığı niçin kimse dile getirmiyor? Bir okul “güçlendirme”ye nasıl alınıyor? Alınınca ne sıkıntılar yaşanıyor? Bu uygulamaların, veli, öğrenci, öğretmen daha da önemlisi eğitim boyutu nasıl oluyor? Sıkıntılar nedir gören, hesaplayan var mı?
Birinci derecede, çocuklar açısından çok sıkıntılı bir durum ortaya çıkıyor. Çocuklar daha uzak okullara gidecek , sınıflar 35-40 kişiydi, şimdi 70-80 kişi olacak, ulaşım zaten sorunlu, daha sorunlu hale gelecek, ulaşım için ailelerin daha fazla harcama yapması gerekecek, ekonomik durumu kötü olan aileler ise şantiyeye dönmüş İstanbul çamurunda okula ve eve gidiş - gelişte dünyanın yolunu yürüyecekler. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü, devletin çocuklara yardım elini uzattığını, İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi’nin başka okullarda misafir edilecek öğrencilerin servis ücretlerini üstleneceğini, böylece ailelere ek yük getirmeyeceklerini söylüyor, ancak özel idarenin sadece fakirliği okul tarafından belgelenen öğrenciler için, öğrenci başına günlük 1 YTL olarak verdiği ödenek bu mağduriyeti çözmüyor.
Hangi zamanda, kimler, hangi verilere dayanarak planlıyorsa, her defasında, eğitimin devam etmesi gerektiği sürece denk getiriliyor. Hadi bakalım taşının. Nereye? Şu okula, almazsa biraz da şuna, sığmazsa şuraya da, buraya da… İyi de ev taşımak bile ne kadar zordur herkes bilir. Koca okul… Başka bir okulun/okulların imkanlarına uydurulacak. daraltılacak, genişletilecek. Birden çok okulda eğitim öğretim düzenlenecek. Ayrı düşen kardeşler, servise gücü yetmeyen veliler, saatleri uymayan çalışan anne babalar, bulundukları ortamlarda, elverişsiz şartlarda çabalayan öğretmenler vb. yığınla problem, sıkıntı, şikayet…
Bildiğim kadarıyla, inşaat sektöründe gelişen teknoloji ile neredeyse üç ayda koca koca binalar dikiliyor artık. Hangi şartta olursa olsun, ciddi olarak ele alınan bir güçlendirme veya onarım da bu sürelerde bitirilmez mi? Deprem güçlendirmesi yerine, okulun komple yıkılarak yeni okul binaları inşa etmek daha sağlıklı bir süreç değil mi?
Neden insanların hayatını etkileyecek kararlarda bu kadar yüzeysel ve kolay seçimler yapabiliyoruz ki hâlâ? Eğer bu yapılanlar gerçekten insanın, insan hayatının, önemsendiği bir çalışmaysa, on binlerce öğrenci, bir o kadar velinin, eğitimcinin sıkıntı çekmeyeceği bir planlama yapılabilirdi. Koskoca yaz tatilini de değerlendirerek bu onarımı gerçekleştirebilecek yetenekte planlayıcı, yönetici veya inşaatçı yok mu bu memlekette?
Yetkililer, gecikmelerin ihale kanunundaki bekleme süresinden kaynaklandığını söylerken, hiç de samimi olmadıklarını da ortaya koyuyorlar. Güçlendirmeler ilk defa yapılmıyor ki ihale kanununda; bekleme süresi varsa, siz de ihaleyi daha erken açın. Hangi okulun güçlendirileceği, yapılacak iş belli, yeter ki planlayıcılarda yetenek olsun. Yoksa bu geciktirmenin arkasında, müthiş bir propoganda taktiği mi var? Yaz aylarında bu inşaat faaliyetlerini bitirdiğinizde, Anadolu’nun çeşitli kentlerine dağılan velilerimiz sizin ne kadar çalışkan olduğunuzu göremeyekler, sadece okulumuz yazın güçlendirilmiş diyecekler. Ama şimdi, güçlendirmeyi hayatlarının her karesinde hissedecekler. İlk bakışta vatandaştan tepki alsa da, güçlendirmeler bitip, çocular kendi okullarına döndüğünde, veli çektiği sıkıntıları unutarak, kendine boşu boşuna çile çektirene dua etmeye başlayacak. Hesap ince hesap...
Eğer gerçekten amaç, yandaş firmalar kayırmak, olayı propoganda malzemesi yapmak değil de çocuklarımızı güvenceye almaksa, 15 Mayıs – 15 Ekim arasındaki 5 aylık zaman diliminde bu çalışmalar yapılamaz mı? Hiçbir kesim zarar görmeden, mağdur edilmeden, zorluk yaşanmadan, yaşatmadan yapılamaz mı? Yoksa bu işleri yapacak yeterince inşaat firması mı yok? Herhalde yok ki yüz binlerce öğrenci, veli, eğitimci, yönetici, birileri para kazanırken perişanlık çekiyor.
Galiba çekmeye de devam edecek.
bilgi@enverdemir.com