Kasım 2008

Ö T E S İ

 

20.04.2024 



.

 
Yard. Doç. Dr. Erdoğan Altınkaynak

Kazakistan’daki Türkiye


Türkiye’den gidenlerin Kazakistan’ın çeşitli yerlerinde ilk ve yaygın olarak yaptığı ticarethane genellikle restoran işidir. Özellikle Kazakların ve eski Sovyet halklarının ‘şavurma’ adını verdikleri ‘döner’ her ne kadar orada yapıldığı kadarıyla bizim damak zevkimize uymasa da çok yaygın durumda pazarlanmaktadır. Döner yapılan yerlerde çalışanlar giyim kuşamları itibariyle de Türkiye’yi hatırlatacak aksesuarlar kullanmaya da özellikle dikkat etmektedirler.

Her yazımızda bir başka yurt köşesini, bir başka Türk ülkesini ve Türk topluluğunu ya da coğrafyasını ele alıp işlemeye ve konu ile ilgili de bolca fotoğraf sunmayı hedeflemiştik. Bunda ne kadar başarılı olduk bilemiyoruz.
Bu yazımızda Türk devletleri içinde uzay teknolojisine sahip tek ülke Kazakistan’daki gözlemlerimizi vereceğiz. Daha önce de Kazakistan ve Kazaklar hakkında bir yazı sunmuştuk. Bu sefer işin başka bir boyutuna, çarşı – pazar boyutuna bakalım.
Türkiye’den gidenlerin Kazakistan’ın çeşitli yerlerinde ilk ve yaygın olarak yaptığı ticarethane genellikle restoran işidir. Özellikle Kazakların ve eski Sovyet halklarının ‘şavurma’ adını verdikleri ‘döner’ her ne kadar orada yapıldığı kadarıyla bizim damak zevkimize uymasa da çok yaygın durumda pazarlanmaktadır. Döner yapılan yerlerde çalışanlar giyim kuşamları itibariyle de Türkiye’yi hatırlatacak aksesuarlar kullanmaya da özellikle dikkat etmektedirler. Bazı iş yerlerinin adı da Türkiye’den coğrafi adları kapsamaktadır. İstanbul, Sultan, Korkut Ata gibi isimlere çok rastlarsınız.
Giyim kuşam sektöründe Türkiye’nin hatırı sayılır bir pazarı durumunda Kazakistan. Çarşı – pazarda her ne kadar ‘Kıtay’ adını verdikleri ‘Çin’ malları çok ve çeşitli olsa da, kalitesiz olduklarından alım satımlar esnasında alıcılar ‘Kıtay’ diyerek dudak kıvırmakta ve ucuzluklarına da kalitelerine verdikleri önem gibi bir değer vermemektedirler. Giysi satan yerlerde bu yüzden, ‘adejda iz Turtsi (Türkiye’den giysi’’, ‘obuv iz Turtsii (Türkiye’den ayakkabı)’, Dilya Mujşin iz Turtsi (Erkekler için Türkiye’den)’, ‘belye iz Turtsi (İç çamaşırı Türkiye’den)’, ‘Turkiyanıng kiyimderi(Türkiye’nin Giyimleri)’ gibi satılan malların ‘Türkiye’den geldiği ibarelerine çok sık rastlarsınız. Kıtay veya Çin mallarını mecburen ve ekonomik nedenlerle, alım gücü çok düşük insanlar satın almaktadır. Markaların dışında, biraz da kaliteli olsun diye düşünen insanlar Türkiye mallarına yönelmektedir. Bu giysiler veya giyim kuşam malzemeleri yaklaşık olarak Türkiye’deki mağaza fiyatları ile hemen hemen aynı fiyatlardan alıcı bulmaktadır. Ancak çok dikkat edilmelidir. Bazı kişiler ellerindeki çürük, defolu, kalitesiz mallarını da bu pazara sürmektedir ki, gıda maddelerinde olduğu gibi giyim kuşam sektöründe de lekelenebiliriz.
Bankacılık sektöründe de Türkiye damgasını görebiliyoruz Kazakistan’da. Bir zamanlar ‘Okan Bank’ vardı. Almaata’nın en büyük caddelerinin birinde ‘İnternasyonel Bank Almaata’ Türkiye ve Kazakistan bayraklarıyla birlikte boy gösteriyor.
Kazakistan yüzölçümü itibariyle Türkiye’nin yaklaşık dört katı, ancak, nüfus itibariyle yaklaşık dörtte biri kadardır. Buna rağmen Türkiye’nin en fazla Turist çektiği ülkelerden birisidir. Büyük kentlerde Akdeniz ve Ege sahillerinin reklâmını bol bol görürsünüz. Turist acenteleri de, Türkiye’de tatil yapanlar da bu işten çok memnunlar. Bu turist çekmenin akabinde kültürel etkileşim de söz konusu. Türkiye’de tattıkları mutfak kültürü, yiyecek içecek zevki ve çeşitleri Kazakistan’da yaygınlaşmaya başlamış. Özellikle kahve, dondurma, tatlı çeşitleri, patlıcanlı yemek çeşitleri ve pide çeşitleri her geçen gün daha çok yaygınlaşıyor.
Hizmet sektöründen kuaförlük de bir hayli müşteri çekmektedir. Türkiye’den giden kuaförler kendilerini belirtmek için Türkiye’yi çağrıştıracak bir yer ismi bulup mekanlarına yerleştiriyorlar. Bu isim ise genellikle Kazakistan’daki insanların en fazla tanıdığı yer ‘İstanbul’ oluyor.
Türkiye’den de Kazakistan’a kalifiye işçi, işadamı dışında, yüksek öğrenimlerini yapmak için öğrenci gidiyor. Bu öğrenciler de belirli merkezlerde toplanmış durumdadırlar. Türkiye’den giden öğrencilerin büyük çoğunluğu orada eğitim öğretim almanın yanı sıra ticari bir faaliyette bulunabilir miyiz düşüncesini de taşımaktadır. Gezip görmek ve ata yurdunu tanımak için gidenlerin sayısı oldukça az.
Kazakistan’a gidip oraya yerleşen, iş-güç tutan, ev-bark yapan, evlenip çoluk çocuk sahibi olan binlerce kişi var. Bununla birlikte babasız kalmış birçok çocuk ve dul kalmış pek çok kadın da var. Bu çocuklara çok yazık! Bir organizasyonla bu çocuklara sahip çıkılmalıdır diye düşünüyorum.
Bugünkü Kazakistan’ın en büyük problemlerinden birisi içki diğeri de kumardır. Bir caddede birden çok kumarhane görebiliyorsunuz. Bunu kontrol altına alma ve sınırlandırma girişiminin olduğunu duymuştum. Beklentimiz de o yöndedir. Alkollü içki tüketimi de çok yüksektir. Hemen hemen her alanda, her parkta, bahçede içki içen birilerini veya sarhoşluğunu artırmış kişileri görebilirsiniz. Alkolizm ve bağımlılık sokakta karşılaşacağınız bazı kişilerin yüzünden de bellidir. ‘Narkoman’ adı verilen kişilerin de son zamanlarda artması çok düşündürücüdür.
Kazaklar sokağa ‘köşe’ demekteler. Kazakistan’da bazı sokak adları da Türkiye’den kişi veya memleket adlarını taşır. Türkistan’da Bayburt, Turgut Özal gibi sokak adları bunlardan bazılarıdır. Bayburt adı ‘Namık Kemal Zeybek’in memleketi oluşundan verilmiş. Turgut Özal adı ise Kazaklar için çok şey ifade ediyor. Turgut Özal’ın Kazakistan ziyaretinde, Kazakistan Başkanı Nursultan Nazarbayev’in ‘Türkiye’de ne kadar Kazak yaşıyor?’ diye yönelttiği sorusuna, Özal’ın ‘Ben dahil 70 milyon!’ diye cevap vermesi, herkesi duygulandırmış. Yine Sayın Nazarbayev’e tahsis edilen Antalya’daki yazlık da Kazakistan ve Kazakların Türkiye’ye olan ilgisini artırmış. Elbette ki, Kazakistan’ın ilk kuruluş ve ilan edilişinde Türkiye’nin ilk tanıyan ülke olması ve yokluk zamanlarında Kazakistan’a yapılan yardım bu ilginin başka bir boyutunu oluşturuyor.
Burada bir şeyin üzerine basa basa tekrar etmekte fayda vardır. Emperyalist güçler boş durmuyor. Aynı kanı taşıyan, aynı soydan gelen, dil-kültür ve tarih bağı olan bu iki halkın arasına nifak sokmak için çalışanların olduğunu unutmayalım. Emperyalist güçlerin uğraşıları ve yanlış anlaşılmalar zaman zaman istenilmeyen hadiselerle bitiyor. Şark insanının değer yargıları ve ahlak anlayışları birbirine benzer. Kazaklar çok gururlu insanlardır. Çok uzun bir süre de esaret altında kalmış, tıpkı bizim gibi kültürel erozyona uğramışlardır. Son 20 yıldır ise bu kayıplarını gidermek için başta Sayın Nursultan Nazarbayev olmak üzere canla başla çalışmaktadırlar ve bu alanda da bir hayli mesafe kat etmişlerdir. Sayın Nazarbayev’in politikalarına ben de, bütün Kazaklar gibi inanıyor ve güveniyorum. 2020 yılında da Kazakistan’ın bir dünya devi olacağı da kesindir. Buna çok dikkat etmek gereklidir.


erdelel@yahoo.com

Bu yazı toplam 10541 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002