Bırakın artık boş konuşmayı, bırakın hır gürü.
Millet sizden laf değil, kavga değil hizmet bekliyor.
Hiç mi kalbiniz ısınmadı bu kadar hararetten?
Hiç mi gözünüz yaşarmadı bu yoğun dumandan?
Ve kalbinizi harekete geçirmek için daha ne kadar kana gerek var.
Vatanın ciğerleri tutuşmuş yanıyor, milletin kalbi kor olmuş büzülüyor
Vatanımın ormanları, milletimin yüreği cayır cayır yanıyor.
Allah’ın bahşettiği zümrüt yeşili ormanlar kızıl alevlerin ardında bıraktığı siyah bir kefen gibi karanlık geleceğimize ayna tutuyor.
Ormanlarımız hektar hektar yanarken, milletimin masumları da körler ve sağırlar ülkesinde birer birer ölüyorlar.
Ey çilekeş halkım daha neler göreceksin!
Ey bizi idare edenler, ey emanetin bekçileri olması gerekenler daha ne kadar ve neyi bekleyeceksiniz.
Bu güzel ülkede bir ağaç kalmayana, bir insan dahi yaşamayana kadar mı?
Nedir bu çekişmeniz?
Niye bu bitmeyen kavga?
Bırakın artık boş konuşmayı, bırakın hır gürü.
Millet sizden laf değil, kavga değil hizmet bekliyor.
Hiç mi kalbiniz ısınmadı bu kadar hararetten?
Hiç mi gözünüz yaşarmadı bu yoğun dumandan?
Ve kalbinizi harekete geçirmek için daha ne kadar kana gerek var.
Vatanın ciğerleri tutuşmuş yanıyor, milletin kalbi kor olmuş büzülüyor.
Her sabah kalktığımızda, yeni bir felaket ile uyanmayalım diye dua ediyoruz artık.
Sorarım, hangi yürek dayanır bu kadar acıya.
Çok mu zor önlem almak.
Zor olmadığını biliyoruz, bakın...Yunanistan ormanlarını korumak için onlarca uçak alırken, biz hala fakir belediyelerimizin hurda ararözlerinin cılız hortumlarıyla dev alevleri söndürmeye çalışıyoruz.
Ayıp ve yazık bize.
Ormanlarımız yanıyor, masumlarımız ölüyor.
Bölücü bombasıyla, vicdansız müteahhit binasıyla... Ölüm nerden gelirse gelsin çirkin.
Ölüm... Her yerimiz sarılmış, hepimiz teslimiz.
Ölümlerde bile sen ben kavgası. Ölümler bile ideolojik.
Katillerin sahipleri var, ölenler kimsesiz.
Ölene üzülen yok, öldüreni koruma telaşı var.
Ölenlerin arkasından yürek dolusu üzülemiyor bile insanımız. Yas tutarken dahi tedirgin, doya doya acı çekmek bile yasak.
Ey mazlumu korumak için eline kalem eller, bu kadar mı esiri oldunuz bu kavanoz dipli dünyanın.
Elinizdeki kalem doğruları yazmayacaksa, kırın atın onları.
Yazdığınız kağıtlar gözyaşlarınızla değil salyalarınızla ıslanacaksa, yırtın atın onları.
O kalemler sizden hesap soracak, o kağıtlar örtmeyecek ayıplarınızı.
Öldüren kadar belki daha fazla ona sahip çıkan siz suçlusunuz.
Yakan kadar belki daha fazla ihmal eden siz suçlusunuz.
Bunlara fırsat veren biz suçluyuz.
Hepimizi tövbeye davet ediyorum.
Allah bizi affetsin.