Ülke önemli bir belirsizlik süreci ve korkunç bir mali yük olan erken seçime sürüklenmekten kurtuldu. Tabiri caiz ise “Gariban önce eşeğini kaybeder bulduğunda da sevinir” deyimi o kadar uygun ki mevcut sonuca. Kapatma kararının verildiği gün dolar en düşük seviyeyi gördü. Peki diğer dava öncesi sıraladığımız sorunlar yani global krizin etkileri, daralan ekonomi, likidite sıkıntısı, dalgalı kur, kepenk kapatmalar, işsizlikle ilgili neler değişti?
Hepimizin nefesleri tutarak beklediği kapatma davası sonuçlandı. Süreci daha yakından tahlil etmek için kapatma davasının sonuçlanmasından öncesi ve sonrası olarak iki bölüme ayırarak incelemeliyiz.
AKP kapatma davası açılır açılmaz Türkiye bir siyasi krize sürüklendi. Yatırımcılar ürktü ve piyasalardaki kötüye gidişin arttığına dikkat çekildi. Genel kanaat kararın kapatma biçiminde sonuçlanacağı yönünde olması ise Türkiye’de istikrarın bittiği ve kısa ve orta vadede de sağlanamayacağı öngörüsünde idi.
Bu arada yabancı kaynaklar konuya ilişkin geniş yer vermişlerdir. Ülkenin siyasi istikrarını tehdit edecek en önemli sıkıntıyı oluşturacak “KUTUPLAŞMA” ya yönelen vatandaş ise farklı farklı yorumlar yapmıştır. Yabancı basında yer alan iki alıntıyı olduğu gibi aktarmak istiyorum.
Times:
"AKP'nin yaptığı akıllıca olmayan bir şekilde avantajını zorlayarak, tarafsızlığı net bir siyasetçiyi cumhurbaşkanı seçmemesi ve kadınların türbanla üniversitelere gitmelerine izin verecek yasa değişiklikleri peşinde koşması."
Guardian
"Uzlaşma fırsatları kaçırılmış olsa da, tamamen ortadan kaybolmamış olabilir." diyor ve anayasa mahkemesinin AKP’yi kapatmaktan vazgeçebilme ihtimalinin olduğunu ekliyor.
Bu arada piyasalarda hakim olan global krizin etkileri, daralan ekonomi, likidite sıkıntısı, dalgalı kur, kepenk kapatmalar, işsizlik gibi kavramların üstü kumla kapatılmıştır. Gündemin taa ortasına düşen AKP kapatma davası olmuştur. Hâlbuki değişen veya iyileşen bir şey olmamıştır sadece gündem farklılaşmıştır.
Tabi bu arada ekonomide daralma süreci keskin bir virajla darboğaza girmiştir. Yani yukarıda bahsettiğimiz global krizin etkileri, daralan ekonomi, likidite sıkıntısı, dalgalı kur, kepenk kapatmalar, işsizlik gibi hususlarda üstü örtülü bir artış meydana gelmiştir. Türkiye’nin kredi notu ise bu siyasi belirsizliklerden ötürü durağandan negatife çevrilmiştir. Yatırımcının güveni azalmıştır ve önlem alma gereği duymuştur. Yatırımcının güveni konusunun iki etkene dayalı olduğunu da unutmamalıyız: birincisi dalgalı kur, ikincisi siyasi belirsizlik.
Dava sonuçlanana kadar durum bu şekilde idi. Temmuz ayında sonuçlanan kapatma davasının sonuçlanmasından yaklaşık bir hafta önce tabandan tavana kapatmanın olmayacağı hazine yardımının kesileceği tahmini hâkim oldu. Sebebi ise iç ve dış baskılar ve demokratik yapının korunması. Bence doğru karar verildi ve ülkemiz önemli bir sınavı geçti. Peki dava sonuçlanır sonuçlanmaz ne oldu? Ekonomik değişimler hangi yönde oldu?
En önemlisi vatandaş nefes aldı. Yatırımcının güveni arttı. Hemen ardından negatife çevrilmiş olan kredi notu tekrar durağana alındı. Tabi burada hemen dolar kuru etkeninin notumuzun yükselmesinde engel teşkil ettiğini de belirtmeliyim. Ülke önemli bir belirsizlik süreci ve korkunç bir mali yük olan erken seçime sürüklenmekten kurtuldu. Tabiri caiz ise “Gariban önce eşeğini kaybeder bulduğunda da sevinir” deyimi o kadar uygun ki mevcut sonuca. Kapatma kararının verildiği gün dolar en düşük seviyeyi gördü. Peki diğer dava öncesi sıraladığımız sorunlar yani global krizin etkileri, daralan ekonomi, likidite sıkıntısı, dalgalı kur, kepenk kapatmalar, işsizlikle ilgili neler değişti? Değişen bir şey olmadı sadece kayıp 4 ay!
Kredi notumuza ilişkin durağana alınma kararının neden olumlu yönde gelişmemesinin açıklaması ise çok ağır: Türkiye'de hala siyasi belirsizlik var. Kapatma davasından böyle bir karar çıktı ama hala AKP ile laikler arasındaki tansiyon devam ediyor. O yüzden politik risk Türkiye'de hala var. Anlaşılan bir kambur daha yapıştı sırtımıza. Acilen bunlardan kurtulmanın yolunu ve yönünü belirlemeliyiz. Ülkenin temel ihtiyacı bu!