Kasım 2008

Ö T E S İ

 

29.03.2024 



Geniş Açı

 
Ali Arif Esatgil

Türkiye nereye?


Asıl düşündürücü olan, bu marazi kişilerin eline acemice koz verenler. Bu milleti okumadan, bu ülkeye yön vermek, hayal gemisi yürütmekten başka bir anlam ifade etmez… Hemen şöyle bir soru akla gelebilir: Millet başına örülecek çorabı bile göremiyorsa ne yapalım… Delilleri karartmayın yeter… Bel altı vurmayın yeter. Her lüzumsuz çıkış, bu topraklara sevdalı yüreklerin davasına bir darbe indiriyor…

… Çocuğun adını koyma vakti. Gün mü ağarıyor, karanlık mı bastırıyor! İyimser bir yaklaşımla ‘herkes doğrunun peşinde, kaygıya gerek yok’ demeyi çok isterdim. Fakat, hiç de öyle değil. Türkiye üzerindeki bulutları hayra yormak, safdillikten öteye bir mana ifade etmiyor artık. Daha vahimi, bu toz bulutu arasında boy gösteren aktörlerin ‘dış dünya’nın yönlendirmesi altında oldukları ve bundan hiçbir rahatsızlık duymadıkları hergün biraz daha su yüzüne çıkıyor...
Daha önce ki yazılarımızda ülkedeki kavgaların ‘AB-ABD’ üzerinden yürütüldüğünü ve ‘kavganın tarafları’nın nasıl AİHM’nin ağzının içine baktıklarını dile getirmiştik. Öyle ki, AİHM’e taşınan her davanın sonucu ‘taraflar’ı adeta ‘hacıyatmaz’a çeviriyor ve “Nasıl gördünüz mü, yine biz kazandık” naraları atılıyordu. Tersi bir kararda ise diğer güruh ayağa fırlayıp, aynı taşkınlığı sergiliyordu.
Tamam, hukukun evrensel ilkeleri var. Bu evrensel ilkeler elbette insanlığın geçtiği sürecin birikimleri… Ancak, her toplumun, her ülkenin kendine özgü özellikleri olduğu da inkar edilemez bir gerçek. Buna rağmen, kozlar ısrarla AİHM üzerinden paylaşılmak istendi… Batı’ya söven de, Batı’nın eteğinin altına giren de bu gerçeği gözardı etti…
Dönüp kendilerine bir kez, “ABD niye idamı kaldırmıyor?” diye sormadılar. Yahut, “Biz O. Pamuk’u kurtarmak için bir gecede yasalarımızı alt üst ederken, Batı ‘ötekileştirdiği’ insanlar için hangi adımı attı?” diye sormadılar. Dünya sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile yatıp kalkarken, Fransa’nın Cezayir’de yaptıklarını kaçımız hatırlıyor?
Türkiye kaynıyor… Bir takım marazi tipler ellerindeki güçle, kazanın altına odun taşımayı sürdürüyor. Kimi başını döndüren bu güç sayesinde dağa çıkmış dedesinin intikamını alma, kimi ABD’den daha fazla yemlenmenin hesabını yapıyor. Bunları bir yere kadar doğal karşılıyoruz. Zira, herkesin vatansever, milliyetçi, bağımsızlığı onur sayan bir karakterde olması gerekmiyor. Mandacılık diye bir kavram varsa, mandacılar da olmuştur, olacaktır…
Asıl düşündürücü olan, bu marazi kişilerin eline acemice koz verenler. Bu milleti okumadan, bu ülkeye yön vermek, hayal gemisi yürütmekten başka bir anlam ifade etmez… Hemen şöyle bir soru akla gelebilir: Millet başına örülecek çorabı bile göremiyorsa ne yapalım… Delilleri karartmayın yeter… Bel altı vurmayın yeter. Her lüzumsuz çıkış, bu topraklara sevdalı yüreklerin davasına bir darbe indiriyor…
Milli olan her şeye dişbilemeyi hüner edinmiş, ‘benden sonra tufan’ yaygarasına bel bağlamış bir güruhla karşı karşıyadır Türkiye… Papermoon’da sabahlayıp, iki çalım satmakla bu güruh alt edilmez. Türk Devleti yakın ve uzak hedeflerini halkının değerlerine karşı bir kompleks ve endişe duymadan yeniden gözden geçirmeli ve asıl önemlisi hiçbir hayati konuyu ‘taşeronlara’ ihale etmeden gündeme taşımalıdır.
Çok yakın bir zamanda gördük ki, taşeronların yaptığı emaneti devredip, kasayı doldurmaktır…
Başa dönersek, çocuğun adını koyma vaktidir… Bu topraklar üzerinde at koşturma sevdalısı Batı’nın bilim, teknik ve sanatına evet, bizi biz olmaktan çıkaracak dayatma ve benlik yok etme operasyonlarına hayır demeyi bilmeliyiz.
Bunu biz yapmazsak, televizyonlara çıkıp “İngiliz sömürgesi olsaydık, belki daha mutlu olurduk” diyecek çook zavallılar türeyecektir Türkiye’de.


aliarifesatgil@hotmail.com

Bu yazı toplam 3948 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002