Biz nasıl matbaanın ülkemize girişini geciktirdik, girdikten sonra da amacı dışında kullandıysak, bugün de yine aynı hatanın içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Bizim ülkemizde internet, amacı dışında kullanılmaktadır. Türkçe sitelerin büyük bir kısmi şiir, hikaye ve bilimsel bir değeri olmayan bilgilerle dolu. İngilizce benim ikinci dilim. Okuduğum her şeyi ana dilim gibi anlamam mümkün değil. Bazen ödev hazırlamak veya bilgi edinmek için, google aracılığı ile Türkçe sitelerde araştırma yapıyorum, sonuç hayal kırıklığı, hiçbir şey bulamıyorum.
Kıymetli okuyucularım. Bugün izninizle sizlere Avustralya'da yaşayan dostum Fazıl Çetiner' den aldığım bir mektubu sunmak istiyorum. Mektup, kendi çapımda önemle üzerinde durmaya çalıştığım bir konuda yazılmış, internetin nasıl kullanılması gerektiğini veciz bir şekilde anlatıyor.
"İnternet muhteşem bir hizmet. İnternetin icadı, ikinci bir Rönesansı doğurdu.
Sizler de bilirsiniz ki Avrupa, bugünkü kültürel ve teknolojik zenginliğini Rönesansla yaptığı hamleye borçlu. Rönesansın en büyük enstrümanlarından biri şüphesiz matbaanın icadı idi. Matbaanın icadı ile bilimsel ve doğru bilgi tabana yayıldı, tabanın bilinçlenmesi, aydın kesimin daha da yukarılara tırmanmasına neden oldu. Tarih tekerrür etti, günümüzün matbaası internet hatta matbaadan daha hızlı ve yaygın.
Ne yazık ki, biz nasıl matbaanın ülkemize girişini geciktirdik, girdikten sonra da amacı dışında kullandıysak, bugün de yine aynı hatanın içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Bizim ülkemizde internet, amacı dışında kullanılmaktadır. Türkçe sitelerin büyük bir kısmi şiir, hikaye ve bilimsel bir değeri olmayan bilgilerle dolu.
İngilizce benim ikinci dilim. Okuduğum her şeyi ana dilim gibi anlamam mümkün değil. Bazen ödev hazırlamak veya bilgi edinmek için, google aracılığı ile Türkçe sitelerde araştırma yapıyorum, sonuç hayal kırıklığı, hiçbir şey bulamıyorum.
Sizlere son hayal kırıklığımı anlatayım. Duyum ve algı üzerine bir ödev hazırlamam gerekti. İngilizce sitelerde birçok kaynağa ulaştım ama tam anlamıyla anlamam mümkün olmadı. Bizim, okul döneminde öğrendiklerimiz artık tarihte kalmış. Son zamanlardaki bilimsel gelişmeler oldukça karışık. Örneğin; Fiziksel bir enerji olan, ses ve ışık, kulak ve gözlerle elektromanyetik enerjiye dönüştürülerek, beyine iletiliyor ama beyin bu manyetik enerjiyi nasıl tekrar ses ve görüntüye çeviriyor, konusundaki İngilizce bilgileri tam olarak anlayamadım. Bu bilgileri Türkçe anlamak üzere Türkçe sitelere girdiğimde gerçekten büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Karşıma ya aşk şiirleri, ya da dini bilgiler çıktı. Yine de en doyurucu bilgiler dini içerikli bilgilerdi. O bilgiler de kısa ve özet olarak şöyle idi: “İnsan beyni anlaşılmaz ve mükemmel yaratılmıştır ve Allah tarafından yaratılmıştır.”
Bu korkunç bir şey. İnsanlar yıllarca didinecek, çalışıp araştırma yapacak, beynin akıl almaz derecede karmaşık ve mükemmel yapısını açıklayacak; Sen yan gelip yatacaksın, sonra dinsiz, kafir dediğin bu insanların bilgilerini, emeklerini alıp “Allah, insan beynini böyle mükemmel yaratmıştır, zaten Kur’anda da bu bilgiler var diyeceksin. Bu nasıl bir mantıktır?
Din bir tabudur, din kayıtsız şartsız dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir. Din bilimsel bilgilerle açıklanabilir mi? Haşa, bilimsel deneylerle Allah (c.c.) bulunabilir mi? Üstelik, Allah’ı bilimsel yolla bulduktan sonra Allah’a iman etmenin bir değeri kalır mı?
Akademisyen büyüklerimden ve araştırma yapan arkadaşlarımdan rica ediyorum, araştırmalarınızı, bilgilerinizi, doğru bildiklerinizi lütfen internete koyun, insanlar okusun, öğrensin, bilgi tabana yayılsın. Aslında, artık kitap yazmaya bile gerek olduğunu düşünmüyorum. Artık insanlar kütüphaneye gitmiyor, çünkü kütüphanedeki kitaplar da internete konulmaya başlandı. Zaman e-book (elektronik kitap) zamanı.
Herkese saygılar hürmetler."
Fazıl Çetiner Bey’in mektubu üzerinde ne kadar düşünsek yeridir. Kütüphanelerimizdeki bilgileri internete aktarmazsak gelecek nesiller bugünkünden daha da cahil yetişecekler. Üstelik kendisini bilmezken, dilini kaybederek yetişip, Kraliçe'leri öğrenerek, kendi milletinden uzaklaşarak sömürge vatandaşı olacaklar. Sömürge vatandaşı olmak istemiyorum. Sizlerin de benim gibi düşündüğünü biliyorum. Takdir sizin.