Bu ziyaretlerle verilen mesajların Patrikhane’nin ve patriğin konumunun, Lozan’la çizilen sınırların dışına taşırılmasının amaçlandığı görülmektedir. Devlet protokolüne dahil olmayan, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Rum azınlığın dini işleriyle sınırlanan bir yetkinin sahibi olan Fener sakini, küresel güç odaklarınca uluslar arası politikanın vazgeçilmez bir aktörü olarak yeniden tanımlanmak istenmektedir.
Amerikan Time Dergisi’nce belirlenen 2008 yılı için dünyanın en etkili 100 ismi arasında iki de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı var: ABD’de yaşayan ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz ile Fener Rum Patriği Bartholomeos. Mehmet Öz kalp cerrahisinde gerçekleştirdiği operasyonlar ve yeni tekniklerle genç yaşında akademik alanın da dışına taşan hak edilmiş bir şöhretin sahibi. Akademik ünvana sahip olmasa da Bartholomeos’un uluslar arası tanınırlık açısından Mehmet Öz’ün daha ilerisinde olduğu anlaşılıyor.
Bilindiği gibi, ABD ve AB yetkilileri ülkemize gelişlerinde Patrikhane ve Patrik hazretlerini ziyarete özel bir önem vermektedirler. Patriğe gösterilen ilgi ve saygı, ziyaretin kamuoyuna yansıtılış biçimi ve ziyaret sonrasında verilen demeçlerin Türk Devleti nezdinde Patriğin konumunu güçlendirmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Üst düzey ABD yetkililerinin yoğun Fener ziyaretleriyle kamuoyuna yansıtmaya özen gösterdikleri duyarlılıklarının yanında, Eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’ un Haziran 2007’de İstanbul’a gelişinde görüştüğü Bartholomeos’la ilgili olarak; “Türkiye’deki en önemli görüşmem “ sözü iyi algılanmalıdır.
Yine bu ziyaretlerle verilen mesajların Patrikhane’nin ve patriğin konumunun, Lozan’la çizilen sınırların dışına taşırılmasının amaçlandığı görülmektedir. Devlet protokolüne dahil olmayan, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Rum azınlığın dini işleriyle sınırlanan bir yetkinin sahibi olan Fener sakini, küresel güç odaklarınca uluslar arası politikanın vazgeçilmez bir aktörü olarak yeniden tanımlanmak istenmektedir.
Diyanet İşleri Başkanı’nın azınlıkların din adamlarıyla ikide bir fotoğraf vermeye zorlanıp, dinler arası diyalog söylemleriyle bir araya getirilmesinin uzun vadedeki olası sonuçlarını tahmin edelim: Küresel güç odaklarının desteğiyle, azınlık din adamları dinsel alanın dışında siyasal yaşamımızın da vazgeçilmez oyuncularına dönüşecek, konumları güçlendirilecektir.
Bartholomeos’un göreve başlamasından günümüze ziyaret ediliş ve yurt içi olsun, yurt dışı olsun, gezi kronolojisi incelenirse söylediklerimiz daha iyi anlaşılacaktır. Kasım 2006 sonlarında Papa 16.Benedikt’in Türkiye ziyaretinin İstanbul bölümünde, Fener ve Bartholomeos’ a gösterdiği ilgi ve bunun yansıtılış biçimi oldukça düşündürücüdür.
Anlatılan süreçte ekümeniklik vurgusunun yapılmasındaki ısrar ve özen, ziyaret sıklığı, verilen demeçler, asıl amacı kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde açıklamaktadır. Güçlü müttefiklerin yoğun ilgi ve arkalamasına paralel olarak Patrik, dinsel alanın dışında da kendisini kamuoyuna seçkin bir entelektüel, doğa sever, gezgin, sanat ve düşün adamı olarak yansıtacak en küçük fırsatı bile kaçırmamaktadır: Merkezi Atina’da bulunan ve Bartholomeos’un başkanlığını yaptığı Din Bilim ve Çevre Kuruluşu’ nun Eylül 2007’de küresel ısınma konusunda dünyanın dikkatini çekmek için Grönland’da yaptığı etkinlikle Patriğin çevreci yanı evrensel ölçekte yansıtılmıştır!
Bartholomeos 9 Ekim 2007’de Köşkte görüştüğü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Vakıflar Kanunu ve dini özgürlükler yanında küresel ısınma konusundaki düşüncelerini de aktarma olanağı buldu. Grönland gezisiyle ilgili bilgi verdi ve eriyen buzulların dünyayı bekleyen felaketin habercisi olduğuna dikkat çekti!
Yine Bartholomeos’un Avrupa Parlamentosu’nca insan haklarının, özellikle de ifade özgürlüğünün savunulması alanında faaliyet gösteren kişi yada kuruluşlara verdiği -1995 yılında da Leyla Zana’ya verilen - Sakharov Ödülü için 2007 yılı adayı gösterilmesi uluslar arası itibarını göstermesi açısından ilginçtir.
23 Eylül 2007 tarihli Sabah Gazetesinden, Bartholomeos’un Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nde, bu yıl beşincisi düzenlenen iftar yemeğine ev sahipliği yaptığını, iftar sırasında ve sonrasında çocuklarla ilgilendiği bilgisini alıyoruz. Rum Cemaati yetkililerinden geleneksel hale gelen iftar yemeklerinin önümüzdeki yıllarda da sürdürüleceğini öğreniyoruz.
3 Ekim 2007 tarihli Milliyet Gazetesi’nde, Patrik hazretlerinin futbol konusundaki yeteneğinin geniş bir biçimde yer aldığını görüyoruz: “Antalya’da tatil yapan Fener Rum Patriği Bartholomeos, tarihi Kaleiçi’ni gezerken futbol oynayan çocukların pas ettiği topa şut çekti. Bartholomeos, “Ronaldino gibi vurdun, bravo sana amca” diyen çocuklarla tek tek “çak” yaptı.”
Örnekler çoğaltılabilir kuşkusuz. Patrik Hazretlerinin yurt dışına taşan ve süreç içinde her fırsat değerlendirilerek tahkim edilen pozisyonuna, küresel sermayeye eklemlenmiş Türkiyeli sermayeden de ciddi destek gelmektedir.
Yukarıdan beri anlatılanlar, dışarıdan ve içeriden tahkim edilerek güçlendirilen Patrik Hazretleri ve Patrikhane’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına tahkim edilmiş konumuyla çıkarak, Lozan çerçevesi dışında güçlü istemlerde bulunma zamanının geldiği düşüncesinde olduğunu göstermektedir.