Türkiye kritik dönemlere girdiği zamanda muhakkak birileri çıkar ve araya nifak tohumları saçmaya başlar. Nifak tohumları kimi zaman dışardan atılır, kimi zaman da dış desteği alan içimizdeki hainler tarafından… Milli birlik ve beraberliğe, askeri alanda da dayanışmaya son derece ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde, kendilerini “vicdani redci” olarak görenler mantar gibi türemeye başladı.
“Vicdani red” demek zaten başlı başına bir felâket…
Sen askere gitmeyeceksin, buna da “özgürlük, barış” gibi uzaktan yakından ilgisi olmayan süslü laflarla mazeret bulacaksın… Sonra da kalkıp ödlekliğin adına vicdani red diyeceksin…
Olmayın vicdanın reddi mi olur?
Vicdanın olsa, etrafındaki herkes, bu vatan için, annenin, kız kardeşinin, eşinin namusu için askerliğin yolunu tutarken, sen kaytarmazdın…
Adam gibi vatan borcunu öderdin… Vatan borcundan kaç, sonra da vicdan de…
Eskiden Anadolu’da askerlik yapmayana kız bile vermezlerdi. Şimdi kimi hainler tarafından askerlik yapmamak meziyet olarak gösteriliyor.
Bir de şu “savaşa hayır” yaygaracıları çıktı…
Bölücü terör örgütü PKK ve uzantılarının, “savaşa hayır” diye kanlı ve kirli yüzlerini gizleme çabalarına alıştık…
Ama eli kalem tutan, sözüm ona aydın diye geçinen kimilerinin de “savaşa hayır” naraları atmalarına alışamadık…
Derdiniz nedir, ne yapmak istiyorsunuz?
Önce teşhisi doğru koyalım… Teşhis doğru olmazsa tedavi hiç olmaz…
Türkiye savaşmıyor, terörle mücadele ediyor…
Türk ordusu ve onun şerefli askerleri, ülkenin temeline dinamit koyan, milletin huzurunu bozan, kan emici hainleri adalete teslim etmek için mücadele ediyor.
Zoruna gittiği için PKK uzantıları bu duruma savaş diyor…
Niyetinizi açık söyleyin siz kimden yanasınız?
Önce eli kalem tutan, zavallı bir kadın (Yazar demiyorum çünkü o erdeme ulaşması mümkün değil) “Oğlumu PKK’ya da TSK’ya da asker olarak vermem” diye yazdı…
Bu garabete düşen birine Allah şifalar versin… Başka ne denir…
Sonra da kadın mı erkek mi ne olduğunu tam olarak bilemediğim bir başkası, “Oğlum olsa savaşa göndermezdim” dedi…
PKK yandaşları alkış tuttu… Haklılar, onlar bile bunu söylemeye cesaret edememişlerdi…
Türk Milletinin sabrını sınıyorlar.
Türkiye’nin en güzel yerinde yaşayacaksın, bir elin yağda bir elin balda hayat süreceksin… Gariban işçinin bir yıl zor kazanabildiği parayı bir saatlik kıyafetin için harcayacak kadar bol nimetleneceksin… El üstünde tutulacaksın, bu millet seni bağrına basacak… Sonra da o milletin bağrına hançer saplayacaksın…
Çok şükür, bu kadar haine rağmen hâlâ dimdik ayaktayız…
Bu kadar hainin çok olduğu bir ülkede siz hâlâ 301. maddenin kaldırılması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?..
Bir kere daha düşünün…