Uluslar arası ekonomik yapının da yardımı ile sözde olumlu gelişmeler yaşayan Türkiye Cumhuriyeti cari açık, kronikleşen işsizlik gibi yaralarını sarmaya çalışırken güneş operasyonunun gölgesi ekonominin hangi damarına düşecek? Borç batağındaki vatandaşa etkisi ne olacak ve en önemlisi makro ekonomik dengeler değişecek mi?
Global bir krizin yansıması olan uluslar arası ekonomik yapının da yardımı ile değerlenen Türk Lirası, düşük döviz kuru ve istikrar görüntüsünün ardından akla gelen ilk soru bu global kriz sürecek mi, sürerse Türkiye etkisi ne olacak? Global kriz bence daha epeyce bir süre hem dünya gündemini hem de Türkiye gündemini meşgul edecek gibi görünüyor. İşte tam bu noktada ciddi değer kaybına uğrayan şirketlerimiz ve borç batağına sürüklenmiş olan vatandaşın tekrar eski dönemlerine dönmeleri için ekonomide sıçramalara ihtiyaç vardır. Bu arada yaşanan gelişmeler 2007 yılının uzantısı niteliğinde yani; birincisi ABD ekonomisindeki daralma, diğer para birimleri karşısında kuru aşağıya çekmeye devam ediyor. ABD buna karşın dolarla iş yapanların durumunu artan petrol fiyatları ile dengelemeye çalışıyor. Oysa artan petrol fiyatları bizim için maliyetlerin artması anlamını taşımaktadır.
İkincisi ABD konut sektöründen başlayıp bize sıçrayan ve küçükten büyüğe herkesi “ev sahibi yapan” moda terim “Mortgage” ile yayılan nakit daralması aşılamadığı gibi vatandaş “Borcunu borçla kapat” mantığı ile borç bataklığına sürüklenmiştir. Tabiî ki nakit daralmanın tek sebebi “Mortgage” değil, kredi kartları, neredeyse bedava dağıtılan bireysel krediler ve körüklenen tüketim tehlike sinyallerinin habercisi olmuştur.
Üçüncüsü 2007 yılında öyle böyle finanse edilmeye çalışılan cari açık ise 2008 yılında büyüyen problem durumunda olacak.
Kısacası mali disiplin bozuldu, öngörülen bütçe harcamaları hem ülke genelinde hem de bireysel düzeyde aşıldı, vergi gelirlerinde hedeflerin altında kalındı. Faiz dışı fazla da tutturulamıyor.
En önemli bütçe paylarından birini oluşturan terör ve güvenlik harcamaları ise artacağa benziyor. İşte tam bu noktada vatanımızın bütünlüğü için büyük önem arz eden “Güneş Operasyonu” nun gölgesi petrol fiyatlarına yansıdı ve artan petrol fiyatları ile birlikte, kamu finansman dengesinin kurulmasında ve enflasyonla mücadelemizin zora girmiş olduğunu da söylemek gerekir.
Sonuç olarak ekonominin güce ve yeni açılımlar yaratacak sıçramalara ihtiyacı var. Bu nasıl gerçekleşecek? Öncelikle hep sözü edilen yapısal reformlar hayata geçirilmeli ve bu konuda somut adımlar atılmalı. Sosyal Güvenlik, çalışma hayatı, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamu personeli ve yerel yönetim reformu, Ar-GE teşviki, Gelir Vergisi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, mesleki eğitim, özel sektörü yatırıma teşvik edecek projeler gibi gerçek sıçramalara ihtiyaç var! En önemlisi kamu finansmanında şeffaflığın sağlanması, yatırımcıların güvenini kazandırmaya önemli yaklaşım oluşturacaktır.