Kasım 2008

Ö T E S İ

 

28.10.2024 



Hedef

 
Ünal Bolat

Sosyal devlet anlayışına doğru


Herkesin temennisi idi yeni yılın barış ve kardeşlik getirmesi. Ama ne acıdır ki, yeni yılda da hem dünya hem ülkemiz terörden başını alamıyor. Hele saldırıda ölen masum insanların hazin öyküleri yürek dağlıyor. Teröre karşı, devletin kararlılığını ve halkıyla birlikte olduğunu sergilemesi bakımından Genelkurmay Başkanının ve Başbakanın bölgeye gitmesi sorumlu devlet anlayışına denk düşmesi açısından takdir edilen bir durumdur.

Bölgedeki vatandaşlarımızın da devlete ve dolayısıyla barış ve kardeşliğe alkış tutması birlik beraberlik açısından son derece sevindirici bir tablodur.
***
Ben bu yazımda devletin yalnızca terörde değil her alanda halkın sorunlarıyla ilgilenmek ve aksayan kısımlara çözüm üretmek durumunda olduğu konusuna değinmek istiyorum.
Bu arzu ettiklerimiz bir devletin sosyal devlet olması için olmazsa olmazlardandır.
Başbakan Erdoğan’ın sosyal güvenlik sistemine el atmış olması, gerçekten sekiz milyon emeklinin ve yaklaşık yirmibeş milyon çalışanın geleceğini yakından ilgilendiren bir konudur.
Sosyal güvenlik sisteminin 1994 yılından bu yana 851 milyar dolar açık verdiğini belirten Başbakan, sistemin yeniden yapılandırılmasının zorunlu olduğunu söylüyor “Bizler bu reformları yapmazsak Türkiye 20-30 yıl sonra iflas noktasına gelecektir” diyor.
Başbakan 1990'lı yıllarda gerekli düzenlemelerin yapılmadığını da belirterek, “Geçmişte siyasi atmosfere hakim olan popülizm, rehavet ve kısa vadeli çözümler sosyal güvenlik sistemini ciddi ölçüde tahrip etmiş ve ağır bir yük bırakmıştır” tespitinde bulunuyor.
E, yıllar içinde uygulanan popülist politikalarla sosyal güvenlik kurumları üç kişinin primiyle bir kişiye bakacak hale getirilirse bu sistem tabii ki çöker.
Emekliler de tabii ki boğuluyoruz diye feryat eder. Dileriz bu soruna gerçekten köklü bir çözüm getirilir.
***
Sosyal devlet olabilmek için olmazsa olmazlardan biri de vatandaşını global sermayenin hışmından koruyacak tedbirleri de almaktır.
Bu bağlamda kredi kartlarındaki birikmiş borçlanmalar 2001 yılında yaşanan krizin kat kat üzerindedir.
Kredi kartı ve tüketici kredisi sebebiyle ipin ucunu kaçıran halkı bu global sermaye kıskacından kurtarmak gerekmektedir.
Maalesef bana göre “bilinçsiz” değil, çaresiz, nâçar kalmış tüketiciler bankalara müracaat etmektedir. Bugün bir emeklinin hem de beş yıllık maaşına birden göz diken uluslararası sermayeli bankalar vardır. Öyle ki, daha emekli olmasına bir yıl kalan insanların dahi emekli olduktan sonraki maaşına aç kurtlar gibi göz dikmektedirler. Cazip imkân sunuyormuş gibi kredi verip sonra da faiziyle fazla fazla tahsile yönelmektedirler.
Dolayısıyla günübirlik geçim sıkıntısında bunalan vatandaşın üzerinden faizle bankacılık yapmak istenmektedir.
Öte yandan aynı sıkıntı kredi kartı borçları için de söz konusudur. Yapılan istatistiğe göre 19 –28 Aralık arasında 788 milyon YTL artarak 91 milyar 353.1 milyon YTL’ ye ulaşmıştır.
Bu niçin böyle olmuştur?
Halk bir taraftan tüketime yönlendirilmektedir. Açın bakın bütün yazılı ve görsel medyada yer alan reklâmların yüzde 90’ı tüketime yönelik abartı reklâmlardan oluşmaktadır.
Öyle ki, utanmadan, “sizde bu yok mu vah vah” demeye getirilen reklâm senaryoları evlerin başköşesinde insanların beyinlerine sokulmaya çalışılmaktadır.
Bir taraftan da insanların önüne enva-i çeşit kredi kartı ve tüketici kredisi avantajları (!) sunulmaktadır.
Henüz sosyal olamayan devlet ise çalışanına dahi kaşıkla verip kepçeyle alma sarmalından kendini kurtaramamıştır.
Böyle olunca da vatandaşını bu global kıskaçtan kurtaracak tedbirleri de düşünemez haldedir. Olan yine bu global rant mücadelelerinde vatandaşa olmaktadır.
Dolayısıyla gerek hükümetin, gerek mecliste sosyal güvenlikle ilgili kurulacak komisyon üyelerinin Türkiye’deki bu garabeti görmesi ve çıkacak yasalarda global güçlerin menfaatlerini düşündükleri kadar kendi ülkesinin insanının menfaatini de bir nebze düşünmeleri ve buna göre karar çıkartmaları gerekmektedir.


unalbolat@netbulmail.com

Bu yazı toplam 3229 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002