Türkiye’de o kadar çok enteresan olaylar meydana geliyor ki, ‘bazen bu ay ne yazacağız’ demek durumunda kalıyoruz. Enformasyon kirliliği ve konu bolluğu içinde seçim yapmakta zorlanıyoruz. Aslında gündem o kadar yüklü ki, her biri başlı başına kitap olacak konular… Mesela Isparta’da düşen uçak ve toryum madeni, sınırlı ve sorumlu yapılan sınır ötesi operasyon, bakanımız Atina’da iken Ege’de Yunan jetlerinin yaptığı tacizler...
Kafkasya demiryolu projesi, Türk Dünyası’nda yaklaşan seçimler, 29 Aralık Kızılderili Soykırımı’nın yıldönümü, ‘Kuzey Irak mı, Irak’ın kuzeyi mi? Yoksa Musul vilayeti mi?’ gibi kavram kargaşaları vs. vs…
Ancak, elimizde her ay tek atış yaptığımız bir silah olunca elbette böyle oluyor. İmkânımızı çok iyi kullanıp, o tek atışla hedefi 12’den vurmak durumunda kalıyoruz. Bu durumda o tek atımlık barutu idareli harcamaktan başka elden bir şey gelmiyor. Sağ olsunlar yazı işlerindeki arkadaşlar telefonla haklı olarak ‘yazınız daha gelmedi’ diye uyarıyorlar. Ancak diyorum ya eldeki tek atımlık barutu iyi kullanmamız şart… Aksi durumda siz değerli okuyucularımıza haksızlık yapmış gibi hissederiz kendimizi.
Sayın patronumuz; inşallah Ufuk Ötesi gazetemizi haftalığa çevirirse, daha fazla konuda ve biraz daha rahat yazmak zorunda kalacağız… En azından ayda dört kez atış yapmanın rahatlığını yaşayacağız.
Ama bunun için öncelikle işin finans boyutunun ortaya çıkması gerekir diye düşünüyorum.
Eee, bu konu da iş; siz sayın okuyucularımıza düşüyor. Artık reklâm mı verirsiniz, yoksa abone sayısını artırmak için elinizde abonelik formu; kapı kapı dolaşır gayret mi gösterirsiniz bilmiyorum.
Ama iş sizde bitiyor! Yoksa böyle tek atımlık barutla bir ay idare etmeye devam etmek zorunda kalacağız demektir, vebali sizlere…
*
Gelelim konumuza… Toryum elementinin önce ansiklopedik tanımına kısaca bir bakmak gerek. Wikipedi’de toryumun atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan, 112,6 yoğunluğunda, 1700 °C’de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir element. Kısaltması ‘Th.’ Türkiye'de Manisa-Gördes'te çıkarılır şeklinde kısaca bilgi yer alıyor.
Kullanıldığı belli başlı yerler ise şöyle:
Elektronik aletlerde bulunan tungten telinin kaplanmasında,
Elektrot kaynakçılığında,
Isıya dirençli seramiklerin yapımında,
Yüksek kaliteli kamera merceklerinde,
Oksitleri yüksek sıcaklığa dayanıklı krozelerin yapımında,
Amonyağın nitrik aside dönüştürüldüğü, sülfürik asit üretiminde katalizör olarak,
Alüminyum ile yaptığı alaşımları yüksek sıcaklıklara dayanıklılığı nedeniyle birçok üretimde. Elbette bir de ‘nükleer enerji kaynağı’ olarak kullanılmaktadır…
Toryum, yer kabuğunun yüzde 0,0007'lik kısmını oluşturmaktadır. Toryum, uranyum gibi doğada serbest halde bulunmayıp 60 civarında mineralin yapısı içinde yer almaktadır. Bunlardan sadece monazit ve torit, toryum üretiminde kullanılmaktadır. Bu mineraller de genellikle nadir toprak elementleri ile birlikte bulunmaktadır.
Toryum tek başına nükleer yakıt olarak kullanılamaz. Bunun için, bir izotop olan Th-232'nin bir nötron yutarak fisyon yapabilen bir izotop olan U-233'e dönüştürülmesi gerekir. Th-232'nin düşük enerjili nötronlarla tepkimesi (nötron yutumu) sonucunda önce daha az kararlı olan Th-233 oluşmaktadır. Th-233 ise, 23 dakika içinde, bir beta parçacığı yayarak Pa-233'e dönüşmektedir. Pa–233, 27 gün içinde, ‘yarılanma süresi 163.000 yıl’ olan fisil U-233'e dönüşmektedir. Böylece Th–232, U–235 veya Pu–239 gibi başka bir fisil maddeyle üretkenlik döngüsüne başlamaktadır. Toryum-uranyum karışık yakıtlar, sade uranyum yakıtına göre daha az plütonyum üretir. Ayrıca yüksek yanma oranında çalışabilir, bu da yakıtın reaktörde kalma süresini yani yakıt yeniden yükleme periyodunu uzatarak tesis kapasite faktörünün artmasına katkı sağlar.
Toryumlu ilk yakıt denemeleri 1960 yıllarının ortalarında başlamış olmasına rağmen güç reaktörlerinde kullanılmasına 1976 yılında başlanmıştır. Almanya, Hindistan, Japonya, Rusya, İngiltere ve ABD'de araştırma/geliştirme çalışmaları bulunmaktadır.
Tabii bir de bu araştırma geliştirme çalışması yapan ülkelerin arasında Türkiye de vardı demek, sanırım malum uçak kazası ardından biraz garip oluyor…
Günümüzde geliştirilmekte olan yenilikçi nükleer fisyon teknolojilerinde de toryum önemli bir yere sahip. Kanada tarafından geliştirilen Yeni Nesil CANDU Reaktörü, Rusya tarafından geliştirilen Gaz Türbinli Modüler Helyum Reaktörü, Japonya-Rusya ve ABD tarafından geliştirilen FUJI Eriyik Tuz Reaktörü, Güney Afrika tarafından geliştirilen Çakıl Yataklı Modüler Reaktör, Rusya, İsrail ve ABD tarafından geliştirilen Radkowsky Toryum Yakıtlı Reaktör ve Avrupa ülkeleri tarafından geliştirilen Enerji Yükseltici teknolojileri yakıt çevrimlerinde toryuma yer veren teknolojiler olarak göze çarpmakta…
1959 yılı sonlarına doğru MTA tarafından havadan bulunan radyoaktif aykırılık üzerinde uranyum ve toryum için etütler yapılmış ve Sivrihisar ilçesinin kuzey batısında Kızılcaören, Karkın ve Okçu köyleri arasında 15 km2'lik bir sahanın toryumun yanı sıra Nadir Toprak Elementleri (NTE) de içerdiği saptanmıştır. MTA tarafından yapılan çalışmalar sonunda 1977 yılında, "Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören Köyü Yakın Güneyi Bastnazit-Barit-Florit Kompleks Cevher Yatağı" Nihai Etüt Raporu hazırlanmıştır. Bu rapor sonuçlarına göre bölgedeki cevherin ortalama tenörü yüzde 0,2 ThO2 olup, toplam rezerv yaklaşık 380.000 ton civarındadır.
Ayrıca toryum ihtiva eden Eskişehir-Sivrihisar cevher yatağındaki, Yaylabaşı ve Kocayayla sektörlerinde yeterli sayıda sondaj yapılamadığından bu bölgelere ait kesin rezerv tespiti mevcut değildir. Bu bölgelerle birlikte Malatya-Hekimhan-Kuluncak gibi diğer bölgelerde de gerekli çalışmaların yapılması sonucunda ülkemiz toryum rezervinin artacağı tahmin edilmektedir. (1) Ancak bu konu ile ilgili kesin sonuca götürecek herhangi bir çalışma yapılmamıştır. (!) Neden acaba?
Bazı ülkelerde, nadir toprak elementleri içeren monazit yataklarının aranmasına yönelik çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Uluslararası Enerji Ajansı’na maliyeti 80 USD/Kg seviyesinde toryum rezervi bildiren ülkeler; Arjantin, Avustralya, Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kanada, Mısır, Norveç, Tayland ve Türkiye’dir. Bu ülkelerin toplam görünür rezervleri 657.770 ton ThO2’dir. Toryumun nükleer enerji hammaddesi olarak kullanılmaya başlanması durumda doğacak talep, çeşitli yatakların ekonomik değerini de belirleyecektir. Bu nedenle, bütün toryum yoğunlukları bugün için potansiyel birer kaynak durumundadır. Toryum bugün için geleceğini bekleyen bir nükleer yakıt hammaddesi durumundadır. Bunun en büyük nedeni, nükleer yakıt çevrim sorunudur. Toryum–232, bazı süreçlerle uranyum-233’e dönüştürülebilmektedir. Uranyum 233’de Uranyum–235 gibi parçalanabilir bir maddedir. Bu parçalanma sonucunda da müthiş bir enerji açığa çıkmaktadır. Yakıt çevrimi sorunu nedeniyle, bugün için toryumla çalışan ticari ölçekli santraller bulunmamakla birlikte, bu santrallerin ilk örnekleri İngiltere, Almanya ve ABD’de uzun zamandır başarı ile denenmektedir. (2)
Elbette bir de işin ‘gerçek ve güncel’ boyutu var: İşte Akşam gazetesinde M. Haluk Özden imzasıyla 10 Kasım 2002’de çıkan bir haberin kısa özeti…
“Dünyanın ikinci büyük toryum yatağına sahip olduğumuzu belirten uzmanlar 'Türkiye'deki rezervle 230 milyar dolarlık borcumuzu 500 kez öderiz' diyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi'nin (TEKAM) toryum madeni üzerine yaptığı araştırma tamamlandı. Araştırmayla ilgili bilgi veren TEKAM Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, Türkiye'deki toryum rezervinin, 'ülkenin 230 milyar dolar olan borçlarını 500 kere ödeyebilecek' zenginlikte olduğunu söyledi. Sonsuz enerji kaynağı olan toryumun Türkiye'ye bir servet kazandırabileceğini belirtti. TEKAM Müdürü Prof. Dr. Kaya, toryumun nükleer enerji elde etmede en temiz hammadde olduğunu ve nükleer enerji karşıtları tarafından da kabul edildiğini kaydetti.
Malatya-Hekimhan-Kulancak'ta da toryumun izlerinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Kaya, 'Enerji üretiminde 1 ton toryum, en az 1 milyon ton petrole eşdeğer. Toryum, 120 trilyon dolarlık bir petrol kullanım değerine sahip. Bir çuval kömürle bir ev ısıtılabilirken, bir çuval toryumla bütün Türkiye ısıtılabilir' dedi. (Bir de ABD Irak’ı petrol rezervi için işgal etti deniyor. Bak sen!)
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi ve Türkiye Fizik Derneği İkinci Başkanı Prof. Engin Arık, toryumun geleceğin stratejik hammaddesi olduğunu söyledi. Yeni tip santrallerin 2005 yılına kadar yapılmasının planlandığını hatırlatan Prof. Arık, şunları söyledi:
(Sayın Prof. Dr. Engin Arık’ı ve bütün ekibi Isparta’daki malum ‘uçak kazasıyla’ kaybettiğimizi söylemek sanırım yerinde olur!)
Bakalım rahmetli profesör 2002’de ne demiş:
'Bu durumda toryum bir numaralı element olacak. Çünkü yeni tip reaktörlerde yakıt olarak kullanılacak. Eğer biz toryum ile elektrik enerjisi üretebilme olanağına kavuşursak, bu trilyonlarca varil petrole eşdeğerde bir enerji kaynağı olacak demektir.' Atıkların uzun ömürlü olmadığını kaydeden Prof. Dr. Arık, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Çernobil benzeri bir felaketin ise tekrarlanması mümkün değil. Radyoaktif kalıntı minimum nisbetinde. Reaktörün fişini çektiğinizde her türlü işlem duruyor. Doğa kirlenmiyor, minimum atıklar da uzun ömürlü değil.'
Haa bir de, rahmetli Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmeden önce Türkiye’deki toryum ile ilgili araştırmalar yaptığı bilinmekte.
Ne diyelim, yorum sizin…
----------------
-1- Kaynak: Türkiye Atom Enerjisi Kurumu resmi internet sitesi - http://www.taek.gov.tr/bilgi/yakit/toryum/toryum_bilgi.html
-2- Kaynak: Maden Mühendisleri Odası resmi internet sitesi - http://www.maden.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=117&tipi=5&sube=0