Kasım 2008

Ö T E S İ

 

29.03.2024 



Yansıma

 
Gülay Özmen

Avrupa’nın yolları zifttir katrandır


Unutmadan bir de Belçika denilen memleket Avrupa’nın köylük yeri olarak bilinir, yani anlayacağınız az gelişmiş bir yer. Avrupa Birliği’nden önce ekonomisi en çok zayıf olan ülkeler arasındaydı. Avrupa Birliği en çok Belçikalıların işine yaradı deniliyor. Hollandalılar ve Almanlar pek haz etmez Belçika’dan. Fakir görürler. Nedenine gelince; Belçika sınırını geçince asfaltın sesi değişirmiş.

Tarihin birinde yine küçük çekirdek ailemle birlikte karayoluyla Belçika’dan Hollanda’ya gidiyoruz. Belçika’nın çıkışında yani ara yolun ana yola bağlandığı bir bölgeden geçiyorum. Yolda, genişletme çalışmaları var. Koymuşlar her yana gerekli tüm zavazingoları. Gündüzünde ayrı, gecesinde ayrı parlayan cinsten bunlar, insanın görmemesi, dikkat etmemesi mümkün değil. Gözüne gözüne sokmuşlar alet zerzavatı.
Gelelim yol genişletme çalışmalarına; efendim kırk sene önce yaptıkları yol, belli ki bu dönemde umulanın üstünde bir taleple karşılaşmış ve ülkenin kara yollarından sorumlu ahali toplanmış, yolu genişletelim demiş.
Yetkili emir buyurmuş: Çıkartın bakalım, şu gidiş ve gelişin arasındaki refüjlere sakladıklarınızı demiş. İşçiler de alınan emirle çalışmaya koyulmuşlar.
Civciv çıkacak, kuş çıkacak misali. Sayın okurum. Sizce gavur ne sakladı kırk sene önce refüjün arasına. Belki yıllar, yıllar sonra işe yarar diye.

A-O döneme ait, kazma, kürek vb
B-Yol haritası
C-Genişletme yapacakları bölgede bir yatır var. Onun nerede olduğunu gösteren harita
D-Zift ve mucurun birleşiminden nasıl asfalt oluru anlatan tarif name.

Belli ki bu kız sınavlardan pek çekmiş, yazık, yazılarında da cevap şıklarını yazıp duruyor demeyin. Sınavlar konusu Türkiye’de ayrı bir vaka zati, zamanı geldiğinde ona da değineceğim.
Amma şu anki konumuz orta refüjün arasına elin oğlu ne saklamış?
Yerden aşağı yukarı 50 cm. yüksekliğinde bulunan yolun geliş ve gidişini ayıran orta refüjün arasına demir saklamışlar, evet inanın atmıyorum, bildiğin kalın inşaat demiri.
Ama nasıl. Refüjün tam ortasına, belli aralıklarla 25-30 cm. uzunluğunda, hemen hemen bir-bir buçuk metre arayla bu demirleri yatay biçimde saklamışlar.
Gün olur da bu yol belki ihtiyacı karşılamaz, genişletiriz diye.
İhtiyaç duyduklarında da (işte onu da ben gördüm) bu demirler yere paralel olarak uzatılmış yatay bulunduğu yerden, uçlarına ince inşaat demirleri bağlanarak çapraz veya N şeklinde genişletilecek kısma kadar yol boyunca döşenmiş.
Herhalde gerisini anlatmama gerek yok. Artık önce beton mu dökerler, amuda mı kaldırırlar yoksa şerbet yapar üstünden mi dökerler, orasını ben bilmem ama bir genişletme çalışmasını 40 yıl önceden düşünüp de malzeme sakladıysa elin oğlu, asfaltı da yaparken bir bildiği vardır elbet.
Ha bir de, önceden yolun geçtiği yerde veya genişletileceği mevkide yer alan evlere, ‘işte biz istimlâk ediyoruz rayiç şu kadar, al bu parayı’ dedikleri de yok. Neden? Çünkü yolun geçtiği yerde veya genişletilecek mevkide ev yok.
Yapmamışlar, hatta yaptırmamışlar.
Bizde de tam tersidir. En küçük bir duyumla her hangi bir yerden yol geçeceği öğrenilsin, gün geçmez ki oraya bina kondurulmamış olsun, hem de geçeceği yere sıfır manzarada. Yok, bir gün bu yol genişletilir, lazım olur bu toprak parçası, düşünen yok.
Veya yola viyadük yapılacak, artık kim hesaplıyorsa mühendislik harikası bir çalışmayla. viyadük tam senin salonundan ya da yatak odandan geçer. Yok canım demeyin. Gerçekte de böyle. Yıllar önce yaptığım bir haberdi bu benim, inanmayan İstanbul Maltepe sahiline gider viyadüğün evin içinden geçtiğini görür.
İnanmayacaksınız ama bu ne bahtsızlıktır ki söz konusu bu evin altından tren, içinden de viyadük geçer. Dedim ya mühendislik harikası.
Unutmadan bir de Belçika denilen memleket Avrupa’nın köylük yeri olarak bilinir, yani anlayacağınız az gelişmiş bir yer. Avrupa Birliği’nden önce ekonomisi en çok zayıf olan ülkeler arasındaydı. Avrupa Birliği en çok Belçikalıların işine yaradı deniliyor. Hollandalılar ve Almanlar pek haz etmez Belçika’dan. Fakir görürler. Nedenine gelince; Belçika sınırını geçince asfaltın sesi değişirmiş. Doğruya doğru. Gerçekte de öyle. Belçika sınırını bitirip Hollanda’ya girdiğin anda, asfaltın sesi soluğu kesiliverir. Bu Avrupalı millet zenginliği o ülkenin asfaltıyla ölçüyor.
Bir de buyursunlar bize gelsinler, ne kadar zenginmişiz söyleyiversinler. “Ne var yani, bizimde gönlümüz zengin” deyip kestirip atmak isterdim ama kazın ayağı hiç de öyle değil saygı değer okurum.
Ben de size bizim asfalt yollar nasıl yapılır anlatacağım. İster kağıt kalem alın ister bu yazımı alıp saklayın, bu tarif solucanın faydaları gibi bakarsın bir gün lazım olur.
Sayın okurum, ben gezinti bir tip olduğum için, tabiî mesleğimiz de gezintiliğe müsait. Pek severim değişik yerler göreyim, değişik insanlar tanıyayım. Eee gezip görürken çorba yapıyorlar öğreniyorsun, yemek yapıyorlar tadıyorsun. Ve yol yapıyorlar, ben de sizin için izledim tarifini aldım.
Her yaz mevsimi bu güzelim memleketin her köşesinde yol yapım çalışması yapılır. Ara yollar, ana yollar, bağlantı yolları. Bazı noktalardaysa tekrar tekrar çalışma olur. Acaba bizimkiler işlerini çok ciddiye alıyorlar da bu yolları her yıl bozulmasın diye cilalıyorlar mı diye düşünebilirsiniz.
Ama yok öyle değil işte, yurdun insanı, bir sene yapar, bir hafta geçer mucur döker. Yola kâğıt gibi incelikte asfalt döküldüğü için, gün geçmeden yol mol hak getire durumunda. Bu mucur neyse anlamadım, elin adamının yolunda neden tek bir tane yok? O da ayrı bir konu tabi.
Yolda diğer araç sahiplerine sinirlenip şeeeeyle durup da avuç avuç atsam şu adama da, anlını yarayım desen, içimi soğutayım niyetine yok, tırım tırım arabulamazsın. Hoş orda sinir de yok ya, onun için taş maş dökmüyorlar yola diye düşünüyorum.
Saygı değer okurum, yol yapılacak yerin üstü incccccceeeeecik temizlenir. Yani dümdüz yaptın mı, yeri yaptın demektir. Üzerine sigara kâğıdı inceliğinde zift ve mucurdan oluşan karışım dökülür, daha sonra da silindir üzerinden geçer. Al sana şipşak yol, kullan kullanabildiğin kadar.
Gerisini söylemeye gerek yok. ‘Biz o kadar zengin değiliz ucuz mal kullanalım’ diyen, beni duyan yok.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3856 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002