Bu asil millet içerde beceriksiz idaricileriyle olduğu kadar dışarıda da yedi düvel ile mücadele etmektedir. Türk Milleti büyük ve güçlüdür çünkü yeryüzünde bu kadar çok düşmana bu kadar uzun süre mukavemet gösterebilen ve hâlâ ayakta kalabilen başka bir millet yoktur. Türk milleti, devleti ile hâlâ ayaktadır ve bu onun büyüklüğünün en açık ispatıdır!
Tarihin tozlu sayfalarına baktığımızda bir tarih yapan milletler vardır bir de tarihleri başka milletler tarafından şekillendirilen milletler vardır. İşte, tarihi az-çok şekillendiren milletler büyük ve köklü milletlerdir. Mensubu bulunduğumuz Türk Milleti de bunlardan birisidir, yani büyük bir millettir. Çünkü koskoca insanlık tarihinden Türk Milletini çıkartınız neredeyse tarih adına pek bir şey kalmaz. Kavimler göçüyle Avrupa’nın şekillenmesi, Pakistan, Malezya, Endonezya vs. devletlerin İslamlaşması yani Asya’nın şekillenmesi Türkler marifetiyle olmuştur. Keza Afrika’nın şekillenmesi gibi daha bir yığın tarihi hadise, dolaylı yahut direk Türk eliyle olmuştur.
Türk Milleti bazı sebeplerden ötürü eskisi kadar dünya tarihi üzerinde etkili olamasa da, bu onun güçsüz ve küçük bir millet olduğunu göstermediği gibi, tarihine yaraşır bir şekilde dünyayı yeniden şekillendirecek potansiyeli özünde taşımadığını da göstermez. Türk Milleti özünde hâlâ büyük millet olma vasıflarını barındırmaktadır. Bakmayın siz bu asil milletin, beceriksiz birtakım idarecilerin elinde oyuncak olduğuna! Bu asil millet içerde beceriksiz idaricileriyle olduğu kadar dışarıda da yedi düvel ile mücadele etmektedir.
Türk Milleti büyük ve güçlüdür çünkü yeryüzünde bu kadar çok düşmana bu kadar uzun süre mukavemet gösterebilen ve hâlâ ayakta kalabilen başka bir millet yoktur. Türk milleti, devleti ile hâlâ ayaktadır ve bu onun büyüklüğünün en açık ispatıdır!
BÜYÜK DEVLET NASIL OLUR?
Büyük devletler idealleri olan, geleceğe yatırım yapan devletlerdir. Yine büyük devlet; sokaktaki herhangi bir vatandaşın mutluluğunu, huzurunu ve güvenliğini düşünebilen devlettir. Örnek mi istersiniz? Hiç sevmesek de İsrail devleti ve ABD büyük devlet olma vasıflarını taşımaktadır. İsrail, Hamas tarafından kaçırılan 2 askeri için Lübnan’a saldırmış, Filistin parlamentosunu basarak bakanlarını esir almış, 2 askeri için 400’ün üzerinde suçsuz Lübnanlıyı öldürmüştür. Elbette suçsuz insanların öldürülmesi kabul edilemez ve bizim “büyük devlet” olmadaki kastımız kesinlikle bu değildir. Bizim kastettiğimiz şey bir devletin kendi vatandaşlarının güvenliği, mutluluğu ve huzuru için savaşı göze alabilmesi, yeryüzünün neresinde olursa olsun sahip çıkabilmesidir.
Yine siz de duymuşsunuzdur, başka bir ülkede yaralanan bir Avrupalı vatandaşın ülkesi tarafından hemen uçakla alınıp tedavi edildiğini…
Ya peki ABD? ABD, terörizmi yok etme bahanesiyle önce Afganistan’a sonra Irak’a saldırmadı mı? Tabi bu saldırılarının birçok sebebi var. Ortadoğu’yu ve tabi olarak onun zenginliklerini ele geçirmekten tutun da, faili meçhul 11 Eylül saldırısının intikamını almaya kadar birçok sebep sıralayabilirsiniz. Ama hepsi kendi çıkarlarının devamı içindir!
Ya biz?
Bölücü terör örgütü PKK’nın 15 gün içinde 30’a yakın insanımızı şehit etmesi, 8 askerimizi kaçırması sonucunda biz ne yapabildik? Irak’ın kuzeyinde yuvalanan PKK kamplarına bırakınız müdahale etmeyi, Irak sınırımızı geçmek ve askere yetki tezkeresini çıkartabilmek için bile malûm iktidarı kamuoyu baskısıyla ikna ettik. İsrail ile ABD’nin yaptıklarını düşününce ‘büyük devlet miyiz?’ diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Milletimizin mutluluğunu, yabancı devletlerin insafına terk etmiş olmamız ne kadar acı ve utanç vericidir.
PKK ÜNİVERSİTEDE!
Kahraman Türk ordusu dağda fellik fellik kahpe bölücü teröristleri ararken, şehrin göbeğindeki PKK militanlarına devlet imkânlarının sunulması da bir hayli düşündürücüdür. Nereden mi bahsediyoruz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniversitelerinden efendim, üniversitelerinden! Necip Türk Milletinin vergileriyle, alın teri ile kurulan ve devletimizin himayesindeki bilim ve eğitim yuvası üniversitelerimizden…
Devlet üniversiteleri “sözde” eğitim gören, “özde” bölücü terörün propagandasını yapan, bölücübaşı Öcalan’ın posterini ve bez parçalarını rahatça asan, vatansever öğrencilerin öğrenimini engelleyen, üniversiteden kandırdıkları saf gençleri dağa yollayan bu hain güruha hiçbir “yetkili” artık dur demeyecek mi? Nasıl oluyor da devlet üniversitesinde bu vatan hainlerine “dur” denilmiyor yahut denilemiyor? Neden büyük gazetelerin hiçbir köşe yazarı bu konuyu gündeme taşımıyor?
Milletimizin alın teri ile kurulan bu üniversitelerimizden PKK’nın dağ kadrosuna yılda kaç öğrencinin ayartıldığından yetkililerimizin haberi yok mudur? Yoksa dağa çıkınca terörist, şehirde masum vatandaş mı kabul ediliyorlar? Yahut birilerinin terörist sayılması için illaki bir Mehmetçiğimizi şehit mi etmesi gerekiyor?
Büyük devlet olmak önce yurt içinde kanunları uygulamayı ve adaleti sağlamayı, gerektirir! Büyük devlet adamı olmak da, milletinin bütünlüğüne kast eden hainler güruhunu tepelemeyi gerektirir.
Büyük milletimizin, teröristbaşına “Sayın”, şehitlere “kelle” diyen büyük yetkililerine (?) arz olunur efendim…