Kasım 2008

Ö T E S İ

 

3.10.2024 



Kültür-Sanat

 
Coşkun Çokyiğit

Altın Portakal Dilim Dilim Soyuluyor!


Çok acı verici bir dizi düşünce insanın aklını kemirip duruyor. Devletin trilyonları, güya sinemamızı ve Türkiye’yi desteklemek amacı ile akıtılıyor. Antalya’nın bir turizm ve kültür kenti olması yanında dünya çapında bir marka olmasının amaçlandığı devletin bakanları tarafından açıklanıyor. Fakat bu arada bir başka aymazlık inanılmaz biçimde sürdürülüyor.

Bu defa içimden yazmak gelmiyor. Hiç! Neden böyle olduğunu kendi kendime sorup duruyorum. Bulabildiğim bir tek izah var:
Akılın yolu birken ve akıllı insanların bu yolu takip etmeleri gerekliyken neden hep aynı şey tekrarlanıp duruyor? Neden bir fasit daire içinde, ‘oryantasyon’unu yitirmiş deney fareleri gibi dönüp duruyorlar? Neden eleştirilere kulak vermiyorlar? Değil mi ki, “Eleştiriye tahammül edemeyenler gelişme karşısında direniyordur...”
Yoksa bizim bilmediğimiz bir şeyler mi dönüyor? Yoksa yüzeyde sırf sinema sanatı için akıp gidermiş gibi görünen bu suyun dibinde çamurlu, kirli ve sert akıntılı bir lağım suyu mu var? Yoksa bir takım kişiler ve gruplar çıkarları için Antalya Film Festivali’ni ve sinema sanatını alet edip safdil sanatçıları ve halkı figüran olarak mı kullanıyor?
Mesela bir erkek, festival sürüp giderken bir kadını neden dövmeye kalkar? Bu dayak olayı neden üç beş gün saklanır ve neden hem de festivalcilere yakın gazeteciler tarafından en çok satan gazetelerin baştaki sayfalarında, hem de çarşaf çarşaf yayınlanır? Bu gazeteciler bu yazıları gerçekten de saf bir gazetecilik tavrı ile mi yazmışlardır? Yoksa?..
TÜRK HALKI SİNEMADAN SOĞUTULUYOR MU?
Çok acı verici bir dizi düşünce insanın aklını kemirip duruyor. Devletin trilyonları, güya sinemamızı ve Türkiye’yi desteklemek amacı ile akıtılıyor. Antalya’nın bir turizm ve kültür kenti olması yanında dünya çapında bir marka olmasının amaçlandığı devletin bakanları tarafından açıklanıyor. Fakat bu arada bir başka aymazlık inanılmaz biçimde sürdürülüyor.
Kimlerden ibaret olduğu hâlâ açıklanmayan bir ön seçici kurul tarafından seçilen 12 film, Altın Portakal için yarışıyor. Vizyon gören, DVD’leri marketlerde satılan Mutluluk ve dışındaki diğer 11 filmin neden hep aynı sinema anlayışını benimsemiş yönetmenlerin filmlerden seçildiğini kime soracağımızı neden bilemiyoruz? İnsanlar, Mutluluk ve Ademin Trenleri dışındaki diğer 10 filmin toplam seyirci sayısının 50 bini geçmeyeceği üzerinde bahse girerken, Antalya Film Festivali bu bağlamda neye hizmet etmiş oluyor? Türkiye’nin tanınmış ciddi yönetmenlerinden biri “Üç yıldan beri Antalya Film Festivali’nde Türk halkı sinemadan soğutuluyor!” diye neden yakınıyor?
SON SEÇİCİ KURUL DA AYNI HATAYA DÜŞTÜ
Yukarıdan beri yaza geldiğim soruların cevaplarını bulabilmek belki pek mümkün olmayacak ama başta Oscar olmak üzere dünyanın pek çok itibarlı film festivallerinin düştüğü en temel bir aymazlığı burada yeniden eleştirmek zorunda hissediyorum... Geçmişte defalarca dile getirdim. Bir kere daha getiriyorum. Hem de bu defa pek kaba ve cahil insanların bile anlayacağı bir benzetmeyle. Diyelim ki bir saç tasarımı yarışması düzenlediniz. Kıstaslarınız en iyi kesim, en iyi boyama, en iyi şekil verme ve bunların toplamı ile de en iyi saç tasarımı, yani en iyi kuaför şeklinde. Bu durumda en iyi saç tasarımını yapan kişinin en iyi kuaför seçilmesi gerekir değil mi? Böyle yapmayıp “En İyi Saç Tasarımı Ahmet’in, En İyi Kuaför Ödülü Mehmet”in diyebilir misiniz?
EĞER İKNA EDEBİLİRSENİZ SEVİNİRİM
Bu yıl Antalya’da yine En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülleri farklı farklı filmlere verildi. Fatih Akın, En İyi Yönetmen ilan edildi. Ardından Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği Yumurta En İyi Film seçildi.
Yani Yumurta, En İyi Yönetmen’lik payesi layık görülmeyen Semih Kaplanoğlu’na rağmen En İyi Film; Fatih Akın ise yazıp yönettiği Yaşamın Kıyısında’ya rağmen En İyi Yönetmen seçildi!
Başta Genco Erkal gibi yıllarını sanata adamış bir oyuncunun bana cevap vermesini bekliyorum: Sayın Genco Erkal, bu seçimi hangi gerekçeler ve evrensel sanat ilkelerine göre yaptınız? Anlayabilmiş değilim. En azından, bir filmin yönetmenine rağmen nasıl olup da en iyi film seçilebildiğini bana açıklar mısınız? Yani daha açık bir ifade ile sorayım, En İyi Film seçtiğiniz Yumurta’da Semih Kaplanoğlu’nun yaptığı hangi şeyleri beğenmediniz ki, filmine ödül verirken yönetmeni fırlatıp kenara attınız?
Lütfen bunu bana açıklayın. Eğer ikna olursam bizzat gelip size teşekkür edeceğim!
Aksi takdirde Antalya’da arkadaşlarımla paylaştığım şu kanaat artık vazgeçmeyeceğim bir kanaat olarak bende yerleşip kalacak:
Altın portakal her yıl bir güzel “soyuluyor” dilim dilim edilip paylaştırılıyor ve festival şürekâsı ve yarışmacıları arasında pay ediliyor!
Öyle ise vah yazık bu yoksul ve safdil milletin emeklerine...


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3536 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002