Beytüşşebap’ta 12 masum insanın katledildiğinin hemen ertesi günü Diyarbakır’da bir gösteri düzenleniyor. Bu gösteride terör örgütü PKK’nın lanetlendiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu gösteride terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a destek verildi ve özgür bırakılması istendi. DTP’li belediyeler, devletin parasıyla, devletin aracıyla teröristlerin cenazelerini taşıyor. Teröristlerin ailelerine gidip başsağlığı diliyor. Hatta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ölen teröristler için, “Acımız 14’tü 16 oldu” diyor.
Ozan Arif bir şiir yazıyor, sanatçı İsmail Türüt de bunu kasetinde türkü olarak okuyor. Birileri de “Plan yapmayın plan” isimli bu türküye klip yapıp, Youtube’de yayınlıyor. Asıl kıyamet ondan sonra kopuyor. Anında gazete manşetlerinde bir linç kampanyası başlıyor. Ozan Arif ve İsmail Türüt, suç ve suçluyu övdükleri iddiasıyla savcılığa çağrılıyor, ifadeleri alınıyor.
Olayın taraflarından Ozan Arif ile İsmail Türüt, suç ve suçluyu övme gibi bir niyetleri olmadığını her fırsatta dile getirdiler, savcıya verdikleri ifade de bunu tekrarladılar. Hrant Dink’in öldürülmesinin terör olduğunu söylediler ve katilleri de lanetlediler.
Birilerini savunmak gibi bir niyetim yok. Şiirde gerçekten suç unsuru varsa, gereken yapılmalı, herkes cezasını çekmeli… Savcılık olaya el koydu zaten. Gereken yapılacak…
Olayın bir de diğer yönü var… Bölücü terör örgütü PKK 35 bin insanın ölümüne sebep oldu. Daha birkaç gün önce Şırnak Beytüşşebap’ta 12 masum vatandaşımız PKK’lı teröristler tarafından katledildi.
Bütün bunlara rağmen birileri, üstelik milletvekili olan DTP’li Sabahat Tuncel bile çıkıp hâlâ PKK’lı teröristler için “Onlar bizim kardeşimiz” diyebiliyor. Milletvekili seçilerek TBMM çatısı altına giren DTP’li Ahmet Türk bile, “Ben PKK’ya terör örgütü demem” diye inat ediyor…
Yine milletvekili olarak TBMM çatısı altında bulunan hiçbir DTP’li, PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor. Terör eylemlerini kınamıyor.
Bir dönem milletvekilliği de yapan Leyla Zana, teröristbaşı Abdullah Öcalan için “O bizim liderimiz” diyor. Savcılık soruşturma başlatıyor, Leyla Zana savcının huzurunda da “O terörist değil, bizim liderimiz” diye tekrarlıyor.
Bu kadarla kalsa yine iyi… Beytüşşebap’ta 12 masum insanın katledildiğinin hemen ertesi günü Diyarbakır’da bir gösteri düzenleniyor. Bu gösteride terör örgütü PKK’nın lanetlendiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu gösteride terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a destek verildi ve özgür bırakılması istendi.
DTP’li belediyeler, devletin parasıyla, devletin aracıyla teröristlerin cenazelerini taşıyor. Teröristlerin ailelerine gidip başsağlığı diliyor. Hatta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ölen teröristler için, “Acımız 14’tü 16 oldu” diyor.
Bu insanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Kimse bir şey demiyor. Hiçbir gazetede bu sözleri manşet yapmıyor.
Bırakın eleştirmeyi bu insanlar destek buluyor. Gazeteci kılığında, yazar kılığında, şu bu toplum temsilcisi adıyla bu insanlara destek olanların haddi hesabı yok. Teröre karşı toplumun bazı kesimleri ne hikmetse sus pus oldu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın bile sabrı taştı ve “Teröristlere kardeşim diyenlere, terör örgütüne destek verenlere” karşı yasaların işletilmesini istedi.
Şimdi ben soruyorum; İsmail Türüt ve Ozan Arif karşısında aslan kesilen medya, PKK’nın terör eylemleri karşısında niçin susuyor?
Hrant Dink öldürüldüğü zaman ayağa kalkanlar, “Hepimiz Ermeniyiz” diye meydanlara dökülenler, bölücü hainler askerlerimizi şehit ettiklerinde “Hepimiz Mehmet, hepimiz Mehmetçiğiz” diye niye sokaklara dökülmüyor?
Beytüşşebap’ta 12 masum insanın katledildiğinden de mi haberleri yok?
Terörün her türlüsü beladır ve lanet edilmesi gerekir. İkiyüzlü olmayalım, Hrant Dink’i öldürenleri de lanetleyelim, Mehmetçik’e kurşun sıkanları da…
Kendilerini demokrat gösteren sözde İslâmcı aydınlara da bir sözüm olacak; Hrant Dink’in katillerine gösterdiğiniz tepkinin bari onda birini askerlerimizi şehit eden PKK’lı teröristlere de gösterin…
Şehit cenazelerini gördüğünüz zaman hiç yüzünüz kızarmıyor mu?