Arabistan çöllerinde adeta bir Allah’ın kulu kalmamış tamamı Paris’e akın etmiş. Birden endişeye kapıldım haberim olmadan savaş mı çıktı? Bu savaş sonunda, Paris düştü, Araplar ilk kez bir savaş kazandı, buraları ele mi geçirdi diye... Parisliler için vah vah demeye başladım. Getti guzelim memleket kim bilir kaç can aldılar diye ağıt yakmaya bile başlayacaktım (!)
Merhaba sayın okurlarım... Ufuk Ötesi gazetesinde ilk kez yazıyorum, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak benim için onur olacak. Kısacık tanışma cümlesiyle girişi yaptıktan hemen sonra bana verilen bu köşeye konuşlanıyorum. Valla isteyene vermem gidin kendinize başka köşe bulun. Sizler için burada Türkiye gündemini takip edeceğim, siyasetin nabzını tutacağım ve arada da yaptığım seyahatlerden notlarımı paylaşacağım.
Ha seyahat demişken efendim ben geçen ay Fransa’nın başkenti Paris’teydim. Neler mi gördüm, tamam canım heyecan yapmayın anlatıyorum. Araplar Paris’i ele geçirmiş. Sonunda onların da herhalde güveni artmış ki bir hamle ile kendilerini taaaaa Şanzelize de bulmuşlar. Bu memlekete gitmeyenler Paris’in Şanzelize caddesini çok merak ederler. Bizden başkaları da meraklanmış ki alayının bu caddede olduğunu gördüm. Arap milleti mantar biter gibi Şanzelize’yi doldurmuş. Adeta ele geçirmiş. Kim kimi ele geçirmiş o da tartışılır ya, Şanzelize de yine küçük çekirdek ailemle birlikte hamburgercinin önünde oturuyoruz. Arabistan çöllerinde adeta bir Allah’ın kulu kalmamış tamamı Paris’e akın etmiş. Birden endişeye kapıldım haberim olmadan savaş mı çıktı? Bu savaş sonunda, Paris düştü, Araplar ilk kez bir savaş kazandı, buraları ele mi geçirdi diye... Parisliler için vah vah demeye başladım. Getti guzelim memleket kim bilir kaç can aldılar diye ağıt yakmaya bile başlayacaktım (!) Meğersem ben Şanzelize caddesinde oluk oluk insan seli şeklinde ki, bu milleti yanlış anlamışım. Bir de ağlamaya başlasaydım valla beni kimse susturamazdı, adamlar döviz akıtıyorlarmış daha da zenginleşsinler Fransızlar diye, ben de yanlış anlamış Araplar Fransa’yı ele geçirdi sanıyorum. Öyle değilmiş işin doğrusu, bu Arap milleti dediğimiz millet var ya alayı yazın Paris’e akın eder, dövizlerini oralara akıtırlarmış, yani anlayacağınız turistik gezi bunlarınki. Bendekiyse saflığın endişesi işte. Gündüzleri normal turist dediğimiz kesim Paris’in Şanzelize’sinin tarihi, turistik mekânlarını gezip de kültürüne kültür katarken, geceleri de Araplar buraları tavaf edermiş. Ne tavafı arkadaşlar geceye akıyorlar adeta, Paris’in Şanzelize’sinde. Bazı lüks mekânlarda demeyeyim tamamı lüks zaten, caddede bir fincan kahveyi 6 euroya içiyor, iki kişilik pizzayı 50 euroya yiyorsun, bilmem anlatabildim mi? Sen sık dişini, mevlam bilir işini misali, benim ancak ucuz yollu turlarla, kredi kartına 8 taksitle, (onu da sonrasında nasıl ödeyeceğim diye düşünmekten adam bin pişman olur gidip de gördüğüne) yanına aldığı konserveler ve peynir ekmek kompozisyonlu katıkla turu tamamlarken, elin Arabı oluk oluk akın edip 5’erli -10’arlı guruplarla girip yiyorlar pizzalarını pizza pino’ya, belli ki Arap kadınlarına Paris’te yedikleri yaramış, yağ ve kilo olarak karın ve kalça bölümlerine geri dönmüş. Kıskançlık yapma diyebilirsiniz, hayır kıskanmıyorum. Çöl sıcağının insanları kaypaklaştırdığına inanıyorum. Hoppala diyenleri duyar gibiyim bu kız da ne gel git akıllı diye... Yok yanlış anladınız. Güneş ve ışıkları tabi ki önemli benim için. Aşırısının insanları beeeeeyle yaptığını iddia ediyorum. Yanlışsam yanlış deyin canım bu da benim doğrum. Evet sayın okurum ben değil aslında kimse de unutmamalı bizim bizden başka dostumuz yok. Ne çabuk unuttunuz. Bu Arap milletinin birinci dünya savaşında gavur milletiyle iş birliği yaptığını. Halife kalksın fetva versin tüm İslam âlemine Osmanlı Padişahı Halife sıfatıyla 11 Kasım 1914'te "Cihad-ı Ekber " ilan ediyor ve Fetva yayınlıyor. Hiçbir Arap milletinin ipinde olmuyor, sanki gidin, İngilizlerin Fransızların yanında bizlere karşı savaşın demiş halife. Valla ben hazmedemiyorum. 600 sene adamların hem alfabesini kullan, benimse, yay, hem de aynı dine mensup ol, sonra kalksınlar senin en ihtiyacın olduğu dönemde başkalarıyla birlik olup seni sırtından hançerlesinler. Ha bağımsızlığınızı aldınız da başınız göğe mi erdi? Yok bizden aldınız gidip Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın boyunduruğu altına girdiniz. Yalan mı mı mı mı ? Bir ülkeye güçleri yetmemişti. Saddam’ı da yok ederek özgürleştirme bahanesiyle oraya da ele geçirdiler, kim yiyor sanıyorsunuz, Musul, Kerkük, Irak petrollerini. Sözüm davul zurna ile Amerikan askerlerine kucak açanlara ve dört gözle bizi de gelip özgürleştirsinler diyenlere. Bu kadar sinir ve Araplara sataşma yeter. Biz dönelim Şanzelize’ye, ben sinirleniyorum da ne oluyor ki zaten kimin ipinde, adamlar çekmişler jilet gibi en pahalısından takım elbiseleri, kadınlarınsa kimi çarşaf kimi yarı çarşaf kimileriyse açtıkça açmış bacağını, göğüs dekoltesini geziyor valla Şanzelize’de, Gülay kızıyormuş çok da iplerinde zaaaati. Bizim de Bağdat Caddesi var, küçük müçük, caddenin tamamı kendine prim yapmak isteyen doktor muayenehanesiyle dolu ama olsun idare eder. Sanki bu caddede muayenehane açınca bedava profesörlük veriyorlar adama. Gelin dövizlerinizi bize harcayın diyen beni kimsenin duyduğu yok tabi.
Efendim bu dünyaca ünlü caddenin tamamını baştan sona yürüyerek kaç kez geçtim saymadım. Ama iki elin parmak sayısını geçer. Bir iki eli yüzü düzgün insan göreydim içim gam yemeyecekti, yav olur mu, oluyormuş...
Sayın okurum gidip görenlere sözüm yok, onlar gidip görmüş fikir edinmişler bu şehirle ve caddeyle ilgili, ha görmediyseniz çok da bir şey kaybetmediniz. Bu caddenin bir başında Bonaparte anıtı dedikleri eski bir yapı, kemer şeklinde yolun tam ortasında durur, altından gelir geçersin, çok da resim çekmek istiyorsan 5 euro verip üstüne çıkıp, Şanzelize’yi kuş bakışı resim edersin. Anıtın ön yüzeyindeyse ayaklarına kapanan insanlarla birlikte kabartması oturtulmuş Napolyon var. Bu bilginin de kıymetini bilin gidip de görmeyenler için. Bak herkese yapmam. Caddenin sonuysa sizi Eyfel’e giden yola bağlar. Eyfel, Eyfel, dediğinizi duyar gibiyim, bildiğin demir yığını. Onu da bir sonraki yazımda. İlk gün fazla korkutmamak lazım kimseyi, bulmuşum köşeyi. Hepsini bu ayki sayıda yazarsam oooooo işimiz iş.
Not: Bu kız böyle anlatıp duruyor meraklandık, bir de biz gidelim görelim diyenlere; sakın araba falan kiralamayın, oralarda en kolay ulaşım aracı metro veya tabanvay. Bu iyiliğimi de unutmayın.