Tacikistan'da yaşanan olaylar genelde bölgecilik diye tanımlansa da ekonomik şartları göz önünde bulundurmak gerekir.
Bütün hâkim güçlerin Karadelik olarak adlandırdıkları bu bölgeye, çöreklenmeleri istenmiyorsa, Tacikistan'ın, Orta Asya barışında önemli bir yeri olduğunu ilk önce komşu ülkeler sonra da Türk Dünyasına yönelik planı olan ülkeler düşünmek zorundadır.
Türkiye’deki siyasi gelişmeleri medyanın yönlendirmesiyle takip etmekte olan sözde aydınlarımız, dünyanın merkezini Çankaya zannededursun, esasında “Türk Dünyası Coğrafyası”ndaki köşe kapmaca ve geleceğe yönelik yapılanmalar engin ve derinden sürüp gitmekte.
Yeni hükümet kuruldu ama ne hazindir ki Türkiye’nin dış politikasına yön veren bakan seçilirken, AB ile iyi geçinecek, onların dilini anlayacak, özetlemek gerekirse Türkiye’nin yönünü Batıya çevrik tutmaya devam edebilecek tarzda bir bakan olmasına özen gösterildi. Bu bugünkü iktidarın değil elli seneden beri gelen her iktidarın hedefi oldu.
Oysa Türkiye’nin dış politika stratejisi hükümetler üstü devlet politikası olarak sorgulamalıdır. Çünkü Türkiye cihanşümul bir devletin bakiyesidir. Biz tarihiyle, bulunduğu coğrafi konumla ve stratejik önemiyle sıradan bir devlet değiliz. Hele dağılmaya yüz tutmuş, dünün Osmanlı eyaletlerinden olan AB’nin gözüne girmeye çalışan bir öğrenci devlet hiç değiliz.
Dolayısıyla hükümetler nezdinde ve politik uygulamalarda en hafif deyimiyle bir yanlışlık varsa bu yanlışın boyutlarının görülmesi ve radikal kararlarla milli menfaatlerimize göre düzeltilmesi gerekmektedir.
Milli Güvenlik Kurullarında sadece terör mü konuşulmaktadır? Ülkenin iç politikası kadar ve hatta daha da önemli dış politikasındaki gidişat nasıl ele alınmaz? Bu politikaların milli menfaatlere uyup uymadığının takibi nasıl yapılmaz anlamak mümkün değildir.
***
Bu bağlamda Türkistan’a yönelik devlet politikalarımızı en az Batı’ya yönelik hamlelere eş hamlelerle sürdürmeliyiz. Dış politikada, Türk Dünyasına yönelik hedeflerimizi günübirlik heyecanlardan dolayı ihmal etmemeliyiz.
Bu arada, kimi aydınlarımızın Türk Dünyasından saymadığı, kimilerinin hâlâ önemini fark etmediği Tacikistan’ı dikkatlere sunmak istiyoruz.
***
Şu anda Amerika ve Rusya’ya rağmen İran, Tacikistan ile ikili ilişkileri en üst seviyeye çıkartmıştır. Çünkü Tacikistan, meşhur Fergana vadisi ile Afganistan-Pakistan-Çin sınırları arasında önemli bir yere sahiptir.
Ne yazık ki bugünkü Tacikistan [ve Özbekistan] da geleceğe yönelik gerçekçi yatırımlar planlayan aydın çevre olmadığı için, coğrafya insanı kısa vadeli sorunlarla uğraşmaktadır.
Orta ve uzun vadede uygulanması gereken stratejik konularda maalesef bölgeye dış güçlerin siyaseti hâkimdir.
***
Bu vizyonsuzluk sebebiyle bölgedeki yerel güçler, bir türlü bir araya gelip de sorunları uzun vadeli çözebilme istek ve kabiliyeti bulunmamaktadır.
Tacikistan'da yaşanan olaylar genelde bölgecilik diye tanımlansa da ekonomik şartları göz önünde bulundurmak gerekir.
Bütün hâkim güçlerin Karadelik olarak adlandırdıkları bu bölgeye, çöreklenmeleri istenmiyorsa, Tacikistan'ın, Orta Asya barışında önemli bir yeri olduğunu ilk önce komşu ülkeler sonra da Türk Dünyasına yönelik planı olan ülkeler düşünmek zorundadır.
***
Özellikle bölgenin istikrarı için büyük düşünmek, sorunlara uzun vadede milli menfaatler düşünülerek yaklaşmak ve Özbek-Tacik anlaşmazlığını yavaş yavaş ortadan kaldırmak gerekmektedir.
İran, ABD’ye inat Orta Asya devletlerinden Özbekistan ve Türkmenistan'la özel ilişkiler kumuştur. Tacikistan ile ilişkilerine kültürel yakınlığına paralel olarak ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarına varan öncelik tanımaktadır.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, İran ve Tacikistan'ı "iki canda bir ruh olarak" tanımlamış, İran'ın Tacikistan'a bakışını açıkça ortaya koymuştur. [İran'da da resmi dilin Farsça olması, devlet siyasetinde Fars diline verilen öncelik sebebiyle Tacikistan'la ilişkiler daha Sovyet döneminde iken de üst düzeydeydi.]
***
İran Tacikistan'ı Afganistan üzerinden İran'a bağlayacak karayolunun yapılması için de son derece ısrarlıdır. Bu konunda üçlü ve ikili görüşmelerde projeyle ilgili fikir alışverişi yapılmaktadır. Üç ülkeyi birleştirecek karayolunun, Afganistan ve Tacikistan'ın Basra Körfezi'ne çıkmasını, İran'ın ise Orta Asya'ya ulaşmasını kolaylaştıracağı düşünülmektedir.
Tacikistan Sünni ağırlıklı olduğu için İran ikili ilişkilerinde daha çok “dil birliğini” öne çıkartmaktadır. [Bizim ise o bölgeyle hem dil hem din birliğimizin olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu bölgede iş birliği için daha bir avantajdır.] İki ülke arasında mezhepsel farklılık bulunsa da İran Tacikistan'da Fars diline yatırım yapmıştır. Tacik öğretim görevlileri ve uzmanları eğitim kalitesinin artırılması için İran'da eğitim görmüştür. Tacikistan'ın birçok üniversitesinde Tacik Farsçası veya Farsça-Tacikçe eğitim verilmektedir. İran'ın, Tacikistan devlet yönetiminin çatısını oluşturan Kulab eyaleti ile ilişkilerini geliştirme çabaları da dikkat çekicidir.
***
Tacikistan Türkiye Cumhuriyeti açısından mutlak surette ikili ilişkilerin en üst seviyeye çıkartılması gereken bir coğrafya konumundadır.
Geleceğin Türk dünyasına yönelik atılacak temellerde Tacikistan’ın bulunması olmazsa olmazlardandır.