Model şişesi arayanlar ufuklara ün salacak tutum ve davranışları sergileme alışkanlığı kazanamayanlardır. Model şişesi aramaya alışmış olanları kudurtacak soygun incelikleri üreten tutumlar, hortumlamak için şatafatlı tuzak olan ortamlarda çalışmayı, bilmeyi gerektirir. Sinsi, aldatıcı ve kandırıcı model arama çabası model üretememe ve sorunları azıttırma amacından başka neye yarar ki?
Hazırcı, kolaycı ve çıkarcı yetkililerin çok kullandığı sözcüklerden biri de “model” sözcüğüdür. Bunlar modelsiz bir iş yapılamayacağına inanırlar. Tembel ve uyuşuk zihinlerinde üretmeye çalıştıkları bilimsi bilim için model peşindedirler. Modeli o model yapan kurallar eksik olursa model model olmaktan çıkar. Oysa atalarımız “Rakı şişede durduğu gibi durmaz” derler. Şişenin içindeki rakı, hiç de şişeyle ilişkili olmayan bir etkiye sahiptir. “Rakı şişesi” yerine “zehir şişesini” içen sarhoşun halini bir düşünün? Kim o sarhoş yerinde olmak ister? Model şişesinin içindeki zehir bilinmeden içildiğinde, zehirlenme olmayacağının garantisi nedir? Bu yüzden modelin ortaya çıkardığı ortam bilinmeden modeli kopya etme, taklit etme “sarhoşun kerameti” gibi bir durum ortaya çıkarır.
Model şişesi arayanlar ufuklara ün salacak tutum ve davranışları sergileme alışkanlığı kazanamayanlardır. Model şişesi aramaya alışmış olanları kudurtacak soygun incelikleri üreten tutumlar, hortumlamak için şatafatlı tuzak olan ortamlarda çalışmayı, bilmeyi gerektirir. Sinsi, aldatıcı ve kandırıcı model arama çabası model üretememe ve sorunları azıttırma amacından başka neye yarar ki? Milletimizde yeni buluşlar, keşifler ve icatlar yapacak zihinlere kıran mı girmiştir? Ancak hakları bağırta çağırta boğazlatıcı tutumlarla vicdanlarda kızılca kıyamet koparacak davranışlarla yalancılık ilmindeki rütbeleri tekelinde tutmak isteyenler elbette milleti kandırmak, tembelliklerini gizlemek amacıyla model şişesi arama yalanıyla milletimizi avutup durmaktadırlar. Eğitim, sağlık, ekonomi, imar planları, ulaşım vb. yaşamın her alanında yalan yayıcı yalancılarla model şişesi aramaktadırlar.
Ter, kan ve gözyaşı dökmeden soygunculuğun, yalancılığın inceliğini öğrenenlere saygı duyan bir millet olmamız istenmekte, para canlı olanların beş para etmez paracılıkları yüzünden model arama hastalığı gitgide yaygınlaşmakta, zihinlerden yampiri yampiri ilkeler, kurallar, kararlar, yargılar vermesi beklenmektedir. Saba Melikesinin ülkesindeki barajların kalaslarını kemiren kunduzlar gibi sarsak ve zigzag yürüyüşleriyle rasgele benzetmelerle ve kolay genellemelerle model aramayla vakit geçiren, yenilik getirici düşünceleri boğazlayanlarla milletimiz nereye götürülmek istenmektedir? Aksakal aklına değil moda olan salçalı akıl peşinden gitmemiz istenmektedir.
Model şişelerini bulanlar “aldat!, korkut!, şaşırt!, kaçırt! Ve soy!” yöntemleriyle esasen modellerini bulmuşlardır. Oysa para denilen cellât, cellâdı bile cellâda teslim edebilir. Etkili ve yetkili yerlerde ilkesiz önderlik modası da almış yürümüştür. Milletimizin milli ilerleyişimize yeni ufuklar açacak düşünce ve uygulamaları yapacak önderlere ihtiyacı varken, model şişesi arayanlar bu ihtiyacı bile kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı iyi becermektedirler. Model şişesi arayıcılarının havada uçuşan sütleyen tohumlarını yakalamaya çalışan çocuklardan farkı nedir ki? Sözleri işlerini, yasaları kitaplarını yalanlayan kişilerle milletler arası arenada nereye varılabilir? Kendi milletine hitap ederken gözlerini yumup başkalarına göz kırpanların model şişeleri de çabuk kırılır. Heyelan altında kalan kültürel değerlerimizin üzerindeki toprağı başka ülkelerin modelleriyle araştırırken nasıl kaldırabiliriz?
Yaratılış ve yaratıcılık mayası olmayan zihin ürünleriyle model taklidinden kurtulmamız mümkün müdür? Mevcut bilimsel zihniyetten geleceğin bilimine yönelik bilim biçiminden başka biçimleri bulup ortaya çıkaracak zihinler model şişesi arayan zihniyetle uyumlu olamaz. Yaratıcılık okyanusunda açılan kanallarla beslenecek zihinlere model şişesi arayanlar daima düşman olmuştur. Milletimiz acil zamanlarda kullandığı bilinçli iradesiyle model şişesi arayanların şişelerini bir gün kıracaktır. Yaratıcı zihinlere güvenmeyen, çözümleyici zihinleri önemsemeyen, hep model model deyip tutturan, kendi düşüncesiyle değil başkalarının düşüncelerini satarak geçinenlerden milletimiz üç yüz senedir şikâyet etmektedir ve bu gidişle ufukta bir umut ışığı da görülmemektedir. Yüzyılımız görev ve sorumlulukları başarıyla yerine getirenler çağı olarak anılırken model şişesi arayanlar dağlarda yağan yıldırımları gördükçe “meli, malı” kumkumalarıyla vakit öldürmeyi yeğlemektedirler. Milletimize tersine gidişi öven, destekleyen zihniyeti kurtuluş modeli olarak sunmaktadırlar.
İmanı, aklı ve izanı vurgunculuğa kul olan küreselleşme insanı model şişesi arayanların hayran olduğu insan tipidir. Bilimde, sanatta, kültürde, idarede, yönetimde her yerde hazır model şişesi bulup sorunların o şişenin içinde sihirli bir güç tarafından çözüleceğine inanan bu zihniyet yapmak ve üretmekten çok “miş gibi yapmak” davranışlarıyla temayüz ederler. Milletimiz sahipsizlikten yakındıkça, onlar sahipli millet modellerini sahneleyerek drama oynamaktan hoşlanırlar. Bir eylül ayında, sarı renklerin doğayı kuşattığı bu ayda, tarihimizi milletimizin başından geçen olayların kırkambarı olarak gösteren model şişesi arayıcılarının ilkesiz ve kuralsız önderliklerinde ki tarih yazılamalarına milletimiz güvenmemiş ve güvenmemektedir. Bunların hileleri, milletimizi debelene debelene tarih denen milletler mezarlığına götürücü niteliktedir. Milletimiz bu aylak böceklerin mutluluğuna “dur deme bilincini” acı tecrübeler sonunda kazanmıştır. Onlar modelleri sınıflaya dursun, milletimiz onların anlama, kavrama ve yorumlamalarını sağduyusuyla bilmektedir.
Model şişelerindeki maya insanımızın gönüllerinde yanan ateşi söndürücü ve milletimizi çöküşe götürücü bir mayadır. Alın teri ve çalışma hamallığını üstlenme şerefini taşımaktan korkan model şişesi arayıcılarının şişelerinin kırılma zamanıdır. Küresel egemenliğin zor kullanma eğilimini nasıl modellendireceklerini, bu modeli nerede bulacaklarını onlara sormak milletimizin büyüklerinin miraslarını nasıl ve nereye harcadıklarının hesabını vermelerini istemek onları en çok korkutan sorulardır. Milletimizin mahmuzlu çizmeleri giydiğinde neler yapabileceğini onlar gayet iyi bilmektedirler. Özetle milletimiz gerçekliği yalan sahnesinden göstermeye çalışanların uyguladığı tektik ve stratejilerle tüketim modellerini dayatan nu zihniyete kanmayacaktır. Milletimizi model koleksiyoncusu zannedenlerin niyetleri sorgulanmalı, dillerinin altındaki bakla çıkartılmalıdır.