AKP iktidarı yeni dönemde önemli bir direnç noktasını, Çankaya’yı düşürmüş, rejimi değiştirme ve dönüştürmede önemli bir engeli bertaraf etmiştir. Anayasa değişikliği ile YÖK, yargı organları da siyasal iktidar karşısında denge unsuru ve rejim güvencesi olma konumundan çıkarılmak istenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri mevcut anayasa ve yasaların kendisine verdiği dayanaklardan yoksun bırakılarak pozisyonu bozulmak, gardı düşürülmek istenmektedir.
AKP iktidarınca hazırlatılan yeni Anayasa taslağına ilişkin tartışmalar sürüyor. AKP’nin yanında bazı meslek örgütlerinin anayasa girişimleri olduğunu duyuyoruz. Önceki yıllarda TBB ve TÜSİAD tarafından da tasarılar hazırlanmış, AKP milletvekili Prof. Zafer Üskül geçmişte hazırlatılan taslakların mutfağında yer almıştı. Üskül’ün bu komisyonlarda edindiği sivillik ve renksizlik deneyimlerinden AKP’nin fazlasıyla yararlanacağı anlaşılıyor.
Anayasa’dan Atatürk, Atatürk ilkeleri, ulus devlet duyarlılığı, devlet yapılanmasındaki güçler dengesi ve Türklüğe ilişkin motiflerin çıkarılmasının ne anlama geldiğini irdelemeden önce bir soruyu yanıtlayalım: Anayasa niçin değiştirilmek istenmektedir? Anayasa değişikliği toplumsal bir talepten mi kaynaklanmaktadır? Geçmişte TÜSİAD yeni anayasa tasarısıyla ulusumuzun demokratik istemlerini mi dile getirmiştir, yoksa Türkiyeli sermayenin küresel sermayeyle entegrasyonuna uygun bir düzenin anayasal omurgası mıdır istenen?
Yine sivil ve renksiz anayasa ile Türk ulusu ve ulus devlet tekilliği, sivillikten silikliğe, renksizlikten bin bir renkli alt kimliklere doğru yatay geçiş mi yapacaktır? Devlet yapılanmasının hukuksal omurgası, ana yazılımı olarak da nitelenebilecek anayasanın üniter, laik, demokratik, çağdaş özelliklere işaret eden yapısı çok kimlikli, çok dilli bir yapıya dikey geçiş mi yapacaktır?
Bu sorular kuşkusuz çoğaltılabilir. Yeni dönemde küresel sermayenin ve yanaşması Türkiyeli sermayenin, Vaşington ve Brüksel’in açık desteğini alan AKP, iktidarının ilk döneminde eksik kalan düzenlemeler için kolları sıvamıştır. İç ve dış sömürgenlerin arkalamasıyla, cesaretlendirmesiyle, hele de Çankaya’ya da çıktıktan sonra stratejik üstünlüğü ele geçirdiğini düşünmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri organize iç ve dış saldırılarla bunaltılmakta, faşizan eğilimli, darbeci, demokrasi karşıtı olarak suçlanmakta, küçük düşürülmekte, süreç içinde arkasındaki halk desteği psikolojik operasyonlarla kesilerek suçluluk duygusu içinde kışlasından çıkamaz hale getirilmek istenmektedir. AKP iktidarı, muhalefet yenilgi psikolojisinin tetiklediği parti içi kavgalarla boğuşurken, sermayenin medyası halkı uyuturken işi bitirmek istemektedir.
AKP iktidarı yeni dönemde önemli bir direnç noktasını, Çankaya’yı düşürmüş, rejimi değiştirme ve dönüştürmede önemli bir engeli bertaraf etmiştir. Anayasa değişikliği ile YÖK, yargı organları da siyasal iktidar karşısında denge unsuru ve rejim güvencesi olma konumundan çıkarılmak istenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri mevcut anayasa ve yasaların kendisine verdiği dayanaklardan yoksun bırakılarak pozisyonu bozulmak, gardı düşürülmek istenmektedir. AKP anayasasında sivillik ve demokrasi söylemiyle oluşturulacak statüde dar bir alana hapsedilecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri rolsüz bırakılmak istenmektedir.
AKP, bu süreçte ılımlı İslamcılarla, aynı kaynaklardan beslenen fonlu sivil toplumcuları da işi içine katarak, çağdaş ve sol kesimden (!) de destek alınmış ve toplumsal mutabakat sağlanmış görüntüsü vermeye çalışmaktadır. TESEV’ci profesörlerin, Atlantik ötesinden ve Brüksel’den fonlanan akademisyenlerin el, dil ve gönül birliğiyle kotardıkları Cumhuriyet ve Atatürk’le hesaplaşma anayasasının kısa fotoğrafı budur.
Küresel sermayenin, günümüz emperyalizminin komuta merkezleri ABD ve AB, sistemle uyum ve entegrasyonda pürüzler çıkaran, arada bir kısa devre yapan unsurların tasfiyesi için sivil ve renksiz bir anayasa gerektiğini, mevcut anayasada kısmen varlığını sürdüren kırmızı beyaz rengin ve Atatürk siluetinin görüntü kirliliği yarattığını söylüyorlar. Durumdan vazife çıkaran bizimkiler de, kırmızı-beyaz rengin ve Atatürk görüntüsünün silineceği sivil ve sefil, renksiz, kokusuz, milli dokusuz bir anayasa için kolları sıvamakta gecikmediler.
Entegrasyon ve uyum anayasası yolunda uyumlu çalışmalar çok koldan büyük bir hızla devam ediyor. Hadi hayırlısı…