Kasım 2008

Ö T E S İ

 

21.12.2024 



Tutanak

 
Hüseyin Özbek

Uyumdan uydulaşmaya hukuksal süreç


AKP iktidarı yeni dönemde önemli bir direnç noktasını, Çankaya’yı düşürmüş, rejimi değiştirme ve dönüştürmede önemli bir engeli bertaraf etmiştir. Anayasa değişikliği ile YÖK, yargı organları da siyasal iktidar karşısında denge unsuru ve rejim güvencesi olma konumundan çıkarılmak istenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri mevcut anayasa ve yasaların kendisine verdiği dayanaklardan yoksun bırakılarak pozisyonu bozulmak, gardı düşürülmek istenmektedir.

AKP iktidarınca hazırlatılan yeni Anayasa taslağına ilişkin tartışmalar sürüyor. AKP’nin yanında bazı meslek örgütlerinin anayasa girişimleri olduğunu duyuyoruz. Önceki yıllarda TBB ve TÜSİAD tarafından da tasarılar hazırlanmış, AKP milletvekili Prof. Zafer Üskül geçmişte hazırlatılan taslakların mutfağında yer almıştı. Üskül’ün bu komisyonlarda edindiği sivillik ve renksizlik deneyimlerinden AKP’nin fazlasıyla yararlanacağı anlaşılıyor.
Anayasa’dan Atatürk, Atatürk ilkeleri, ulus devlet duyarlılığı, devlet yapılanmasındaki güçler dengesi ve Türklüğe ilişkin motiflerin çıkarılmasının ne anlama geldiğini irdelemeden önce bir soruyu yanıtlayalım: Anayasa niçin değiştirilmek istenmektedir? Anayasa değişikliği toplumsal bir talepten mi kaynaklanmaktadır? Geçmişte TÜSİAD yeni anayasa tasarısıyla ulusumuzun demokratik istemlerini mi dile getirmiştir, yoksa Türkiyeli sermayenin küresel sermayeyle entegrasyonuna uygun bir düzenin anayasal omurgası mıdır istenen?
Yine sivil ve renksiz anayasa ile Türk ulusu ve ulus devlet tekilliği, sivillikten silikliğe, renksizlikten bin bir renkli alt kimliklere doğru yatay geçiş mi yapacaktır? Devlet yapılanmasının hukuksal omurgası, ana yazılımı olarak da nitelenebilecek anayasanın üniter, laik, demokratik, çağdaş özelliklere işaret eden yapısı çok kimlikli, çok dilli bir yapıya dikey geçiş mi yapacaktır?
Bu sorular kuşkusuz çoğaltılabilir. Yeni dönemde küresel sermayenin ve yanaşması Türkiyeli sermayenin, Vaşington ve Brüksel’in açık desteğini alan AKP, iktidarının ilk döneminde eksik kalan düzenlemeler için kolları sıvamıştır. İç ve dış sömürgenlerin arkalamasıyla, cesaretlendirmesiyle, hele de Çankaya’ya da çıktıktan sonra stratejik üstünlüğü ele geçirdiğini düşünmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri organize iç ve dış saldırılarla bunaltılmakta, faşizan eğilimli, darbeci, demokrasi karşıtı olarak suçlanmakta, küçük düşürülmekte, süreç içinde arkasındaki halk desteği psikolojik operasyonlarla kesilerek suçluluk duygusu içinde kışlasından çıkamaz hale getirilmek istenmektedir. AKP iktidarı, muhalefet yenilgi psikolojisinin tetiklediği parti içi kavgalarla boğuşurken, sermayenin medyası halkı uyuturken işi bitirmek istemektedir.
AKP iktidarı yeni dönemde önemli bir direnç noktasını, Çankaya’yı düşürmüş, rejimi değiştirme ve dönüştürmede önemli bir engeli bertaraf etmiştir. Anayasa değişikliği ile YÖK, yargı organları da siyasal iktidar karşısında denge unsuru ve rejim güvencesi olma konumundan çıkarılmak istenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri mevcut anayasa ve yasaların kendisine verdiği dayanaklardan yoksun bırakılarak pozisyonu bozulmak, gardı düşürülmek istenmektedir. AKP anayasasında sivillik ve demokrasi söylemiyle oluşturulacak statüde dar bir alana hapsedilecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri rolsüz bırakılmak istenmektedir.
AKP, bu süreçte ılımlı İslamcılarla, aynı kaynaklardan beslenen fonlu sivil toplumcuları da işi içine katarak, çağdaş ve sol kesimden (!) de destek alınmış ve toplumsal mutabakat sağlanmış görüntüsü vermeye çalışmaktadır. TESEV’ci profesörlerin, Atlantik ötesinden ve Brüksel’den fonlanan akademisyenlerin el, dil ve gönül birliğiyle kotardıkları Cumhuriyet ve Atatürk’le hesaplaşma anayasasının kısa fotoğrafı budur.
Küresel sermayenin, günümüz emperyalizminin komuta merkezleri ABD ve AB, sistemle uyum ve entegrasyonda pürüzler çıkaran, arada bir kısa devre yapan unsurların tasfiyesi için sivil ve renksiz bir anayasa gerektiğini, mevcut anayasada kısmen varlığını sürdüren kırmızı beyaz rengin ve Atatürk siluetinin görüntü kirliliği yarattığını söylüyorlar. Durumdan vazife çıkaran bizimkiler de, kırmızı-beyaz rengin ve Atatürk görüntüsünün silineceği sivil ve sefil, renksiz, kokusuz, milli dokusuz bir anayasa için kolları sıvamakta gecikmediler.
Entegrasyon ve uyum anayasası yolunda uyumlu çalışmalar çok koldan büyük bir hızla devam ediyor. Hadi hayırlısı…


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3118 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002