Eski Türkçe de “Erkek” “güç” ve “kuvvet” demektir. “Erk Türkleriniz” veya “Erkek Türkler” gibi... Türk sözü, yani “güçlü” karşılığıdır. “Olgunluk” da “Türklük” idi.
Alpaslan, Türklük şuuru tam olarak “Türk adını Ulu Tanrı vermiştir” dedi. Anadolu’nun içlerine yayılan Türkler’in hepsine birden, yalnızca “TÜRK” demişlerdi. 1071 Malazgirt savaşında Anadolu’ya girmişlerdi. Anadolu’nun tamamını Türkleştirerek sağlama almışlardır.
Türklerin oturduğu memlekete “Türk Yurdu” veya Türkiye denir. Marko Polo Anadolu’dan geçerken Anadolu’ya “Turcia Minar” yani “Küçük Türkiye” Araplar da “Türk Dünyası” için Arz-ü Türk demişlerdi. Türklerin Anadolu’yu yurt edinmesinde devletçilik anlayışı önemli yer tutmaktadır. Metehan’ın tarihin derin sayfalarından günümüze kadar gelen şu sözü bize ışık tutmaktadır: “Eşimi, atımı verdim, çünkü benimdir! Toprak verilmez çünkü devletindir.”
Dünya tarihinde savaş sahnelerinin başrollerini genelde Türk’ler oynamıştır. Malazgirt savaşı döneminden bir vesikada; “Bir kimse kendi takımından ayrılıp da onlara ‘’Türkler’e sığınacak olursa o takımın korkusundan kurtulur. O adamla birlikte başkaları da Türklere sığınabilir.”
And içerek söylüyorum:
Ben Buhara’nın sözüne güvenilir imamlarından birinden ve ayrıca Nişaburlu bir imamdan işittim ikisi de senetleriyle bildiriyor ki Peygamberimiz kıyamet belgelerini, ahir zaman karşılıklarından (söz açarken) Oğuz Türklerinin ortaya çıkaracaklarını söylediği sırada “Türk dilini öğreniniz çünkü onlar için uzun sürecek devlet hâkimiyeti vardır!” Buyurmuştur. Bu söz yani hadis doğru ise “vebali kendilerinin üzerine olsun” Türk dilini öğrenmek çok gerekli (vacip) bir iş olur. Yok bu söz (hadis) doğru değilse, akıl da bunu emreder.
Türklerin savaşlarda başarılarını incelediğimizde birçok nedeni görebilirsiniz. Bunlardan en önemlisi kendilerini sürekli savaşa hazır tutmalarıdır. Yaptıkları spor çalışmaları tamamen askerleri dinç tutmak içindir.