Son bir yıldır susuzluk tehlikesinden söz ediliyor. İstanbul ve Ankara’nın AKP’li belediye başkanları niçin hiçbir ciddi tedbir almadı?
“Efendim, hiç böyle kuraklık olmadı, ne yapsınlar?” deniyor. Yöneticilikte asıl başarı olan sorunları çözmektir. Yağmur yağsa, kuraklık olmasa zaten sorun yoktu. Bir yıldır kuraklıktan bahsediliyor, buna rağmen tedbir almamak en büyük dirayetsizliktir.
Son bir yıldır Türkiye’yi büyük bir kuraklığın beklediği söylendi. Kuraklık, adeta davul zurnadan daha gür ses çıkararak geliyorum diye haber verdi. Kimisi su kesilecek korkusuyla bidon almaya koştu, kimisi depo yaptırdı. Hiçbir şey yapamayan garibanlar da “inşallah kuraklık gelmez” diye dua etti. Bu sesi herkes duydu. Bir tek çözüm makamındaki yetkililer bu sesi duymadı. Veya duymazdan geldi.
Beklenen kuraklık geldi. Ankara kurudu, İstanbul kurumak üzere…
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, adamlarını salmış, park ve bahçeleri sulayan bekçileri kovalıyor. Sokakta halı veya araba yıkayanlara ceza yazdırıyor. Amaç su tasarrufu!
İstanbul’da da benzer manzara var. Halı ve araba yıkamak yasak… Yakalarlarsa ceza yazıyorlar… Bir de su tasarrufunu özendirmek için her tarafı afişlerle donatmışlar, internette yayın yapıyorlar.
Kuraklık, “geliyorum” diye bangır bangır bağırıyor, Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinin aldığı tedbirler bunlar… Bir de haklarını yememek lâzım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre, birkaç yerde kuyu açma çalışması var. Eğer suya rastlarlarsa sorun çözülecek! Ve tabii ne hikmetse bir türlü bitmek bilmeyen Melen suyu projesi… İki yıl önce bitmesi gerekiyordu, ama hâlâ devam ediyor. Güya 20 Ekim’de bitecek…
Son bir yıldır susuzluk tehlikesinden söz ediliyor. İstanbul ve Ankara’nın AKP’li belediye başkanları niçin hiçbir ciddi tedbir almadı?
“Efendim, hiç böyle kuraklık olmadı, ne yapsınlar?” deniyor. Yöneticilikte asıl başarı olan sorunları çözmektir. Yağmur yağsa, kuraklık olmasa zaten sorun yoktu. Bir yıldır kuraklıktan bahsediliyor, buna rağmen tedbir almamak en büyük dirayetsizliktir.
İstanbul’un eski Belediye Başkanı Nurettin Sözen zamanında da kuraklık vardı. Bu sebeple Sözen koltuğundan oldu. Kadir Topbaş’ın Sözen’den ne farkı var? Tek fark AKP’li olması mı? İstanbul ve Ankara’yı son 14 yıldır AKP ve onların içinde bulunduğu partiler yönetmiyor mu? Başarı olunca AKP’nin hanesine yazacaksınız, (Hoş pek başarı yok ortada ama) kuraklık olunca da “Allah’tan, biz ne yapalım” diyeceksiniz…
El insaf…
Halka sürekli tasarruf yapın çağrıları yapılıyor. Halk ne kadar tasarruf yaparsa yapsın, barajlara yeni su ilave edilmedikçe su kesintileri yine olacak. Önemli olan yeni su kaynakları bulup barajlara akıtmaktır, tasarruf edebiyatıyla sorun çözülmüyor.
Bir de tasarrufu teşvik etmek için komik duruma düşüyorlar. Her tarafı afişlerle donatmışlar. 4 kişilik bir aile, yılda 140 ton su tasarrufu yapabilirmiş… Duy da inanma… Biz de 4 kişilik bir aileyiz. Merak ettim, bütün faturaları kontrol ettim. Son bir yılda 140 ton su zaten tüketmemişiz… Nasıl 140 ton su tasarrufu yapabiliriz?
Sadece diş fırçalarken ve tıraş olurken 48 ton su tasarrufu yapılabilirmiş... Türkiye’de çoğu insan zaten dişini hiç fırçalamayarak tasarruf yapıyor! Afişlerde bari biraz inandırıcı olun da halk da sizi ciddiye alsın…
Kaldı ki, o afişler için yaptığınız harcamayla İstanbul’a su için yatırım yapmış olsanız daha çok hayır işlerdiniz…
Seçim öncesinde işini gücünü bırakıp kanal kanal dolaşarak AKP’nin propagandasını yapan Melih Gökçek, seçimin hemen akabinde su kesintilerine başladı…
Niye seçim öncesi su kesintisi yapmadın diye sormuyorum. AKP’li Gökçek’ten başka türlüsü beklenmezdi zaten…
Hele hele Gökçek’in çözüm için okulların geç açılmasını önermesini ayakta alkışladım! Ben çözüm diye buna derim!