Türkiye’nin geleceğine mayın döşenmiştir. Türkiye’nin bu mayınlı yollarda yürümesi istenmektedir. Terör örgütü yollarımıza mayın döşeyerek askerlerimizi şehit ederken, ABD ve AB de Türkiye’nin geleceğine mayın döşemektedir. Bu mayınlar basınımızda birçok köşeye ve televizyon programına da döşenmiştir. Psikolojik harbin metotları kullanılarak milletimize korku ve yıldırma politikaları uygulanmaktadır.
Ülkemiz 4,5 yıldır AKP iktidarı tarafından yönetilmektedir. Ama, bu 4,5 yılda ülkemizde, ciddi hiçbir gelişme kaydedilmemiş tam tersine, ülkemiz batının dayatmalarına teslim edilmiştir. Türkiye’nin dış politikası da, iç politikası da adeta stratejik ortak kabul edilen ABD ve AB’ye bırakılmıştır. Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin önüne koyduğu dayatmalarını listelemeye kalksak binlerce sayfa eder. Ama burada şu açıktır ki, Kıbrıs’ta Rum kesimi Kıbrıs’ın tek temsilcisi kabul edilecektir. Yapay azınlıklar oluşturulacak ve kendi kaderlerini tayin hakkı koşulsuz tanınacaktır. Sözde Ermeni soykırımı tanınacaktır. Karabağ’ın işgali kabul edilecektir. Türk askeri Kıbrıs’tan çıkacaktır, hava ve deniz limanlarımız Rumlara açılacaktır. Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerde AB ve bölge ülkeleri hassasiyetleri dikkate alınacaktır. Su kaynaklarımız uluslar arası denetim ve yönetime açılacaktır, millî menfaatlerin yasayla korunmasına son verilecektir. Türkiye, AB’nin ticarî çıkarına uygun davranacaktır. Türkiye tarım ve hayvancılık alanındaki kısıtlamaları ve dayatmaları kabul edecektir. ‘Avro’ millî para birimimiz ‘lira’nın yerine geçecektir. Türk işgücü Avrupa’da dolaşamayacaktır. Müzakerelerin ilerleyişini, sonucunu ve sonunu AB belirleyecektir. Sürecin ilerleyişi ve taviz seviyesi sürekli teftişe açık olacaktır. Süreç tam üyelikle sonuçlanmayacak, imtiyazlı ortaklık kabul edilecektir.
Bu maddeler müzakere sürecinde Türkiye’ye açık açık dayatılan maddelerdir. Tek tek madde başlıklarıyla vermedim. Ama buradaki fotoğrafta görünen odur ki, Türkiye’nin geleceğine mayın döşenmiştir. Türkiye’nin bu mayınlı yollarda yürümesi istenmektedir. Terör örgütü yollarımıza mayın döşeyerek askerlerimizi şehit ederken, ABD ve AB de Türkiye’nin geleceğine mayın döşemektedir. Bu mayınlar basınımızda birçok köşeye ve televizyon programına da döşenmiştir. Psikolojik harbin metotları kullanılarak milletimize korku ve yıldırma politikaları uygulanmaktadır. Ayrıca, bu mayınlı yollar basınımızda hararetle savunulmaktadır.
Ülkemizde bu 4,5 yıl boyunca AKP iktidarı tarafından adeta yıkım yasaları TBMM’den geçirilmiştir. Bunların içinde petrol yasası vardır, vakıflar yasası vardır, terörle mücadele yasası vardır. Yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele edeceğiz diyenler yolsuzluk batağında debelenmektedir. Terörle mücadele yasası adeta teröristleri korur hale getirilmiştir. Terör örgütleri şehir merkezlerine inmiş, terör örgütünün paçavraları bayrak diye sallanmaya başlanmıştır. Terör adeta şehirlerimizi teslim almış, terör örgütünün korkusuna bazı semtlere belediye otobüsü gönderilmeyerek kurtarılmış bölgelerin yolu bizzat iktidarın uygulamalarıyla açılmıştır. Terör örgütünün gösterilerine ses çıkarılmazken şehit cenazelerinde Türk bayrakları toplanmış, yüreği yanan insanlar attıkları sloganlar yüzünden gözaltına alınmışlardır.
Türkiye dünyada ve bölgesinde sözü geçen bir ülke iken, iki çete başının bile kafa tuttuğu bir ülke haline getirilmiştir. Türkiye’nin taviz üstüne taviz verdiğini gören batılı ülkeler, başta sözde Ermeni soykırımı olmak üzere her konuda Türkiye aleyhine kampanya başlatmışlardır. Bu ülkenin aciz bir iktidar tarafından yönetilmesinden kaynaklanmaktadır.
Ülkemiz kurtuluş savaşından bu yana hiç bu kadar tarihî bir dönemece gelmemişti. Ülkemizin insanları artık yol ayrımına getirilmiştir. Türk insanı bu seçimde tercihini yapmak zorundadır. İnsanımızın tercihini yönlendirmek ve toplumumuzu yanıltmak için medyamızın önemli bir kısmı tam bir beşinci kol faaliyeti yürütmektedir.
Şimdi karşımızda teslimiyetçi bir iktidar vardır. Destekçileri, Barzani, Talabani, Avrupa Birliği, ABD ve bölücü terör örgütünün yönetici ve üyeleri... Bunların hepsi AKP’nin yeniden iktidar olması için canla başla çalışmaktadırlar.
Türkiye’nin teslim alınamayacağını göstermek isteyen vatandaşlarımız, millî duruş ve kararlılığını her ortamda gösteren Türk milliyetçilerini iktidar yapmalıdır. Başka ülkelerden icazet almadan iktidar olunabileceğini hep birlikte göstermeliyiz. Bu ülkeyi patronlar kulübünün değil de yüce Türk milletinin yöneteceğini göstermenin tam zamanı. Evet şimdi mühür Türk milletinin elindedir.
Atatürk,“Bağımsızlık benim karakterimdir” demişti. Evet, bağımsızlık her Türkün karakteridir.
Bunu göstermek için hep birlikte sandık başına...