Kasım 2008

Ö T E S İ

 

26.12.2024 



Bamteli

 
Aydil Erol

Ödüllere lâyık şaheser


Geçen günlerde “hörük” kelimesini merak ettik. Evdeki sözlüklerin hiç biri sadra şifa olmadı, olamadı. Acaba dedik, yalnız Tirebolu’da Alayunt adında beş köy varken, “Benim bildiğime göre Alayunt Kütahya’ya bağlı bir köydür.” buyuran galaksiler çapında ünlü prof. dr. Hasan Eren üstaza başvursak, “yanıt” vermek lutfunda bulurlar mı demekten de kendimizi alamadık.

Dünyanın nabzı, Türklüğün avuçlarında atmalıdır.
Selçuk Uysal

Yıllar önce uyanık bir gazeteci (Hoş uyanık olmayanı da pek yoktur yaa!..) şöyle bir cevher yumurtlamış, biz de kahkahalarımızı tutmak için epeyce zorlanmıştık.
-Dünyada en kolay iş sözlük hazırlamaktır.
-Öyle mi?
-Evet, aynen öyle!
-Neden?
-Neden olacak, kelimeleri sıraya koyar, sonra da dizgiye verirsin.
-Peki söz gelimi: (paşa) kelimesini ne yapacaksın?
-Paşa, yerinde paşa paşa oturuyor; ne sana bir şey diyor, ne de bana!
-Sözlükte öyle söylemiyor!
-Ya ne diyor?
-Birisi diyor ki: “Paşa, pâdişahtan gelir.”, ötekisi: “Baş ağadan gelir.”, üçüncüsü: “Paşanın aslı beşedir.”, bir başkası: “Baş ahi>baş ağa>beşe…” diyor. Bunların hangisini alacaksın?
Bizim uyanık, M.Z. Pakalın gibi yapar, hepsini sıralarım, demek uyanıklığını gösteremedi.
***
Hani bir Rumeli türküsü vardır; o da bütün serhat türküler gibi yanıktır, dertlidir, içlidir…
Aksadeler giyer boylu boyunca
Düğmeler takıyor gerdana varınca
Nasıl sabrederim ta sabah olunca…
Türkünün ilk kelimesi olan “aksadeler” nedir diye yıllardır pek çok sözlüğe, bu arada Reşat Ekrem Koçu’nun Türk Giyim Kuşam Sözlüğü’ne de göz atmaktan geri kalmadık. (Karıştırmadığımız bir tek, “bazı kütüphanelere girmesi yasak olan” Parsek Tuğlacıyan’ın (yapıtı) kaldı.)
Geçen günlerde “hörük” kelimesini merak ettik. Evdeki sözlüklerin hiç biri sadra şifa olmadı, olamadı. Acaba dedik, yalnız Tirebolu’da Alayunt adında beş köy varken, “Benim bildiğime göre Alayunt Kütahya’ya bağlı bir köydür.” buyuran galaksiler çapında ünlü prof. dr. Hasan Eren üstaza başvursak, “yanıt” vermek lutfunda bulurlar mı demekten de kendimizi alamadık.
Son çare olarak Yaşar Çağbayır’a bir bakalım dedik. Şimdi gayet tabiî sorulabilir: Yaşar Çağbayır kimdir?..
Sağ olsun, var olsun Çağbayır, iki müşkülümüzü de halletti. Biz de sıkıntılardan kurtulduk.
Bir vesileyle kanatın (15), dönmek’in (14), sürmenin (8) anlamını bulmuştuk. Çağbayır’da ise kanat (23), dönmek (20), sürme (10) karşılık buluyor.
Gelelim şimdi Yaşar Çağbayır’a… kendisini eserinden, daha doğrusu şaheserinden tanıyoruz. Emekli bir öğretmen. Tam 38 yılını sözlük yapmak uğrunda harcayan, bir fedai. 38 yıl bu; dile kolay. Dedem Korkut’un deyişiyle: “Gelimli gidimli dünya/Son ucu ölümlü dünya”da o kadar yaşayamayan bile var. Sözlük hazırlamanın ne ömür törpüsü olduğunu bilmek için meslekten dilci-milci olmaya hiç de gerek yoktur. Bu işlerin ucundan kenarından bakanlar, bu hakkı derhal teslim ederler.
Çağbayır, Şeriye Sicillerinden Atabetül Hakayık’a, Orkun Yazıtları’na uzanır. 17 bin eseri inceler. Bilgisini, görgüsünü, birikimini, emeğini sabır gergefinde ilmek ilmek dokur; nakış nakış işler, oya oya süsler, 246 bin kelimelik 5 ciltlik bir sözlük (Türkçenin En Büyük Sözlüğü) bütün bunların üstüne bir de Ötüken’in özeni eklenince ortaya gerçek bir şah eser çıkar… Gerek sayfa düzeniyle, gerek hurufatıyla, gerek kâğıdıyla bir şah eserdir… Görenler hayranlıklarını belirtmeden edemez; “Tam Ötüken’e yaraşır bir eser”, “Ötüken yaparsa en iyisini yapar”, “Ödüllere lâyık şaheser”,, “Ölmek istemiyorsanız ölümsüz eser bırakınız” diyenler de haklıdır, “Ötüken Türklerin ilk başkentiydi, bu gün de yayıncılığın başkenti” demekten kendilerini alamadılar.
***
“Parti pırtı dalaşmaları”, “siyasî cambazlıklar”, “Al ananı git” densizlikleri, “Genelkurmayı 5 kişiyle basarım” tafraları, “Apo’ya af” yırtınmaları gelip geçecek. Yarına böyle temel eserler kalacak. Yarınımızı, geleceğimizi, gençliğimizi, varlığımızı böylesine ciddî eserler aydınlatacak.
“Kamus namustur” diyenler de haklıdır, “Çağbayır heykeli dikilecek insandır” diyenler de haklıdır; “Ölmek istemiyorsanız ölmeyecek eser bırakınız” diyenler de haklıdır, Ötüken alkışlanmalara sezadır” diyenler de.


Mâniler

Arzu eden çayıra
İsteyen dağ bayıra…
Alkış üstüne alkış
Yaşar’a, Çağbayır’a
*
Acayip hâl eyledik
Çaputu şal eyledik
Derdi bitmez dünyanın
Acıyı bal eyledik
*
Varsa ağzında şayet
Herifin diyaresi
Her gün bin yâve saçar
Ciğerimin pâresi!
*
Dediklerim gerçektir
Olmaz asla itiraz
Dokuz düşün bir söyle
Dokuz boğumdur boğaz
*
Boğaz’da mı oturur
Hem kışlı hem de yazlı
Güzel dansöz oynatır
Bak AKP’li Nazlı!..


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3704 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002