Kasım 2008

Ö T E S İ

 

30.12.2024 



.

 
Nilgün Asil

Türk Müziğinin Altın Sesi


Profesyonel stüdyolar son teknolojiyle müzik dünyasına ayrı bir renk kattı. Dijital kayıt sistemi sayesinde, sesteki çatallaşmalar yok olup, detone sesler bir anda pürüzsüz bir hale geldi, kulaklarımızda yer etmeyi başardı. Albüm çıkarmak artık eskisi kadar zor değil... Bilgisayar sayesinde bir tuşla, efektlerle orkestranın eşliğinde söylenen şarkılar tercih edilir oldu.

Bunun yanı sıra artık eskisi gibi, iyi kötüyü ayıramaz hale gelen dinleyicileri gözardı etmemek lazım... Kimin sesi güzel, kimin sesi yok bilinemedi... Artık konserlerde bile playback yapılır hale geldiğini söylemeye gerek yok.
Ticari amaç güdüp albüm çıkaranlar bir soluktan öteye yol almadı. Bu nedenle bir sezonluk şarkılar hafızalardan silinip gitmeye mahkûm oldular.
Kaliteden ödün vermeyen, gecesini gündüzünü sanat ile bağlayan sanatçılar o kadar azaldı ki, belirli bir kitle peşinden koşar oldu. Çoğunluk televizyonda magazin programlarından gözünü ayıramaz durumda. Radyolar ise rack ve pop tarzında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Peki bunu halk mı istedi, yoksa televizyon kanalları bilemiyorum. Bildiğim tek şey hâlâ sanata ve sanatçıya âşık bir kitle var.
Geçenlerde, yaşayan bestekârlardan Gündoğdu Duran’ın konserine bir davet üzerine gittim. Erdem Özgen ve korosu sahne almıştı. Canan Koca’yı söylemeden geçmek haksızlık olur… Çok güzel bir konserdi, izleyicileri şarkılarla coşturdular. Ne playback, ne de sesleri pürüzsüz hale getiren kayıt düzeni… Canlı seslerin performansı ile büyülendik. Konserden sonra, Sayın Özgen ile hayatı, çalışmaları ve müzik dünyası hakkında konuştuk.

1-Biraz kendinizden bahseder misiniz? Müzik hayatına nasıl atıldınız?
İ.T.Ü Türk Müziği Devlet Konservatuarı mezunu, Kültür Bakanlığı ses sanatçısıyım. 12 yıldır Erdem Özgen Suadiye Sanat Merkezi adı altında müziğe hizmet amaçlı bir sanat merkezi çalıştırmaktayım. 9 yaşında Ankara Radyosu Çocuk Korosu ile müzik yaşantım başlamıştır. Profesyonel bazda lise sonrası İ.T.Ü Türk Müziği Devlet Konservatuarı sınavlarını kazanıp 2. sınıf öğrencisi iken önce radyo solistlik sınavı daha sonra Kültür Bakanlığı Devlet Korosu Ses Sanatçısı sınavlarını kazanarak müzik yaşantım devam ediyor...

2-Türk Sanat Müziğini seçmenizde en büyük etken ne oldu?
Türk Sanat Müziğini seçmemdeki en büyük etken tüm aile fertlerimin musikiye olan sevgi ve yakınlıklarıdır. Aynı zamanda sık sık yapılan aile meşkleri ile bu sevgim iyice pekişmiştir. Lise son sınıf öğrencisi iken Türk Müziği Derneği çalışmalarına katılmamın müzik hayatımı yönlendirmemde etkisi büyük olmuştur.

3-Sizi görsel ve yazılı basından takip ettiğimiz kadarıyla, sanat aşkıyla dolu olduğunuz gözleniyor… Bunun sebebi nedir?
Sanat aşkı öncelikle Allah vergisi bir duygudur. Daha sonra aile yönlendirmesi, sanata yönelik çalışmalar, müzik eğitimi ile doruğa ulaşır. İşte benim de şu anki sanat aşkım doruğa ulaşmış durumdadır.

4-1995 yılından itibaren kurduğunuz Erdem Özgen Suadiye Sanat Merkezi ile eğitim vermeye başlandınız. Kurulmasındaki amaç ne idi?
Sanat merkezleri ve musiki cemiyetleri amaçlarına uygun ve ehil ellerle çalıştırılırsa müziğe ve sanata önemli hizmetler vermektedir. Ben de 1995 yılından bugüne kadar başta Türk Müziği Korosu olmak üzere, bilim dalı olarak kabul ettiğimiz müziğin her dalında eğitim vermek amacıyla kurulmuş bir sanat merkezi çalıştırmaktayım.

5-Yusuf Nalkesen, Yıldırım Gürses, Selahattin İçli ve Suat Sayın gibi daha ismini sayamadığım değerli bestekârlarımızı maalesef kaybettik. Yeni neslin bu açığı doldurabileceğini düşünüyor musunuz?
Tabi bu isimleri zikredilen değerli bestekârlar, musikinin en parlak devrelerinde bulunmuş ve çok değerli eserler bizlere armağan etmiştir. İçinde bulunduğumuz dönem maalesef (gerek televizyon, gerek basın) yani kısaca medyanın Türk Müziğine teşvik edici hiçbir yaklaşım ve tanıtım programı gerçekleştirmediği için sıkıntılar içermektedir. Bu açıdan çok yetenekli bestekârlarımız geri planda kalmakta, ürettikleri eserleri yeterince tanıtamamaktadır. O açıdan karşılaştırmayı sağlıklı yapabileceğimi düşünmüyorum.

6-Güftenin besteyle buluşması ve bir uyum içinde olması zor zanaat, sizce bu uyumu sağlamak için nelere dikkat etmek lazım?
Öncelikle güftenin bestekârı etkileyici bir özelliği olması gerekmektedir. Güftede yaşanan duyguları prozodi ve kafiye kuralları içerisinde uygulamak en doğru yoldur.

7-Günümüzde sanattan ziyade ticarî amaçla müzik dünyasında birçok isim yer alıyor, bu konuda tavrınız ve düşünceniz nedir?
Günümüzde eğitimli, sağlam karakterli, sanatçı kimliğine sahip, topluma iyi örnek olabilecek düzeydeki sanatçılar maalesef geri plana itilmektedir. Eğitimsiz, fiziki görünüşleriyle prim yapan, toplumun örf ve adetlerine ters hareketleri olan, gündem yaratalım diye her türlü aykırılığı gerçekleştiren kişiler özellikle magazin sayfaları, gazetelerin birinci sayfaları, magazin programlarında boy göstermekte ve yoğun ilgi görmektedirler. Sanata hizmet ve halka ulaşmak günümüzde medya tarafından engellenmektedir. Tabi bazı dergi, gazete ve televizyon kanallarını bunun dışında tutabiliriz. Sanatçı adı ile lanse edilen bu kişiler tamamen ticarî amaç ile hareket ettirilmekte böylelikle sanata hizmetin önü kesilmeye çalışılmaktadır.


8-Bazı kişiler bir iki defa ders alıp bu işi yapacaklarını düşünerek albüm çıkarıyor ve kendilerini iyi bir sanatçı olarak gösteriyorlar. Sanat müziğinde yıllarca eğitim almış bir insan olarak, sizce yeterli midir?
Müzik bir bilim dalıdır. Ve uzun yıllar süren bir eğitim dönemi gerektirmektedir. Ama günümüzde özellikle hayata yeni atılan ve müzikten önemli beklentileri olan gençlerimiz son derece yanlış yönlendirilerek pop star, alaturka star adı altında düzenlenen sadece gençlerimizin temiz hayalleriyle oynayan ve hiçbir gelecek vaat etmeyen saçma sapan yarışmalarla kandırılmaktadır. Bu yarışmaları değerlendiren jüri üyelerinin büyük bölümünün müzik eğitimleri olmayıp sadece kendi reklâmlarını yaptırabilmek amacıyla ekranları kullanıp kendilerini müzik divası ilan etmektedirler. Bu yanlış yol düzeltilmediği sürece tutarsızlıklar devam edecektir.

9-Bildiğim kadarıyla Hasret adlı bir albümünüz var. Albüm çalışmalarına devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, Hasret isimli bir albümüm var. Birkaç teklifi değerlendirme ve repertuar seçme aşamasındayım.

10-Türk Sanat Müziğinin gelişmesi daha çok kitleye ulaşması için sanata katkılarınız nelerdir? İleriye dönük neler yapmak istiyorsunuz?
12 yıldır sanat merkezimizin Türk Müziği topluluğu ile verdiğimiz 150’yi aşkın konserle musikimizi yaşatmak ve unutturmamak adına birçok faaliyet gerçekleştirdim. Bu yıl özel günlerde (Sevgi şarkıları, Bahar şarkıları, İstanbul şarkıları gibi) bestelenmiş eserlerden oluşan konserler ve kaybettiğimiz Suat Sayın ve Selahattin İçli’yi Anma Konserleri, yaşayan bestekârlarımızdan Gündoğdu Duran’ı Anma Konseri gerçekleştirildi. Aynı zamanda Yardım Sevenler Derneği ve yaşlılar haftası nedeniyle Huzurevleri Konserleri yapıldı. 10 Mayıs 2007 tarihinde Zeki Müren’in seçme 12 eserini koromuz sanatçılarıyla seslendirdik. Bendeniz ayrıca Muzaffer Özpınar’ın sahneye hiç konmamış sadece Zeki Müren’in ölmeden önce plağa okuduğu Kahır Mektubu isimli (30 dakikalık) eserin icrasını gerçekleştirdim. Bu tarz konserlerle halkımızın Türk Sanat Müziği sevgisine bir nebze olsun çare olabiliyorsam ne mutlu bana… Aynı zamanda çeşitli kanallarda yaptığım istek programları ile daha geniş halk kitlelerine Türk Müziğinin en güzel eserlerini ulaştırabilmek için yoğun çaba harcamaktayım. Konserler, televizyon programları, radyo programları ve kaset çalışmaları ile Türk Müziğine hizmetim devam edecektir.


.

Bu yazı toplam 7263 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002