İktidar partisinin bu seçimlerde çok önemli bir şekilde kan kaybetmesi milletin artık bu iktidarı istemediğinin belgesi olacaktır. Çünkü millet patlama noktasına gelmiştir. Milleti kutuplara ayırmak ve toplumu germek kimsenin işine yaramamaktadır. O zaman seçim bunun en iyi ilacıdır. Millet iradesinin meclise yansıması sonucunda gerginlikler azalacaktır. Ülkedeki gerginliğin ana sebebi millet iradesinin şu anda meclise yansımamasındandır.
Türkiye seçim havasına öylesine çabuk girdi ki anlatamam. Çünkü bu seçim hayati önem taşıyor. Türkiye’yi yol ayırımına getiren bu seçimde milletimiz, ya teslimiyetçileri ya da milliyetçileri seçecek. Seçimin bu kadar ciddi bir aşamaya getirdiği Türkiye’de de gerginlikler hızla artırılmaya çalışılıyor. Türkiye’yi laik, anti laik çizgiye çekmeye çalışan iktidara karşılık, halk bu seçimi milli, gayri milli ayırımında değerlendiriyor. Bize göre de doğru olan budur. Türkiye bu seçimde milli olanla, gayri milli olanların tercihini yapmak zorunda...
Yine bu seçimde, ya Avrupa Birliği’nin her istediğini kabul eden, teslimiyetçi bir iktidar, ya da milli onurumuzu çiğnetmeyecek milliyetçi bir iktidar seçilecek… Bunu en güzel ifade eden bir sloganı burada belirtmek istiyorum, “ Ya teslimiyetçilik, ya milliyetçilik” Asırlarca hiç esir olmamış bir milletin evlatları asla ve asla teslimiyetçiliğe evet demeyecektir. Bundan zerre kadar kuşkum yok. Bu seçimde Milliyetçi Hareket Partisi her seçimden daha şanslı bir konumdadır. Bir kere diri, seçime hazır bir kitlesi var. İkincisi MHP bu seçimde Sivil Toplum Kuruluşlarını harekete geçirmiştir. Her sahadaki sivil toplum örgütleri MHP’yi bu seçimde desteklemektedirler. Bana göre MHP’nin en önemli kaynağı da bu milliyetçi sivil toplum kuruluşlarıdır. Küçük derecikler gibi birleşen bu güçler, ortaya muhteşem akan bir ırmak çıkaracaktır.
MHP İstanbul İl Teşkilatı’nın Eresin Oteli’nde Sivil Toplum örgütleriyle yaptığı bir toplantıya katıldım. 600’ün üzerinde sivil toplum örgütünün başkan veya yardımcıları bu toplantıya iştirak etmişlerdi. Otel hınca hınç dolmuş hatta koridorlara kadar taşmıştı. Bu da MHP’ye olan ilgiyi çok açık bir şekilde ortaya koyuyordu. GÜCÜNÜ MİLLETTEN ALAN HAREKET
Milliyetçilik zaten millete dayanan bir harekettir. İşte MHP, Türk milletine dayanarak, ABD ve AB’den değil Türk milletinden güç alarak bu seçimlere hazırlanıyor. Toplum önderlerinin büyük çoğunluğu şimdiden MHP saflarında yerini almış bile… Milliyetçi Hareket Partisi bu ivmeyi yakalamışken çok iyi bir şekilde aday tespiti yaparsa işte o zaman iktidarı göğüslememesi için hiçbir sebep yok. Yeter ki, toplumun sevilen sayılan sahasında başarılı insanları iyi değerlendirebilsin. Sivil Toplum Kuruluşlarının sıkıntılarına çare olacak politikaları geliştirebilsin. Toplumun doğru bir şekilde motive edebilecek ve yönlendirebilecek adaylara saflarında yer versin.
Milliyetçi Hareket Partisi şu anda Türk milletinin ve Türk Dünyası’nın umudu olmuştur. Bu umudun boşa çıkarılmaması için MHP Genel Merkezi’ne İl ve ilçe teşkilatlarına, milliyetçi kuruluşlara ve dahası şu anda aday adayı olan daha sonra da aday olacak insanlara çok büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.
Türkiye’nin bölgede ve dünyada ki etkisi de seçimden sonra net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Türkiye çok büyük bir ülkedir ama iyi yönetilmediği için büyüklüğü ve gücü hissettirilememektedir. SEÇİM GERGİNLİKLERİ ÖNLER
İktidar partisinin bu seçimlerde çok önemli bir şekilde kan kaybetmesi milletin artık bu iktidarı istemediğinin belgesi olacaktır. Çünkü millet patlama noktasına gelmiştir. Milleti kutuplara ayırmak ve toplumu germek kimsenin işine yaramamaktadır. O zaman seçim bunun en iyi ilacıdır. Millet iradesinin meclise yansıması sonucunda gerginlikler azalacaktır. Ülkedeki gerginliğin ana sebebi millet iradesinin şu anda meclise yansımamasındandır. İktidar partisi 34’lük bir oy oranıyla yüzde 66 sandalyeye sahiptir ki, sıkıntının ana kaynağı budur.
Tabiî ki şunu da göz ardı etmemek gerekir. Seçilecek partiyi güllük gülistanlık bir manzara beklememektedir. Bugün ekonomi çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Türkiye’nin bütün önemli birimleri satılmış, dış borç had safhaya ulaşmıştır. Ekonomimiz ve borsamız yabancı sermayenin eline geçmiştir. Yabancı sermayenin ülkemizde ciddi krizler oluşturabilecek gücü erişmiş olması ciddi bir tehlikedir.
Bankalarımızdan, topraklarımıza, madenlerimizden, petrol kaynaklarımıza kadar, basınımıza kadar bütün stratejik kuruluşlarımız yabancılara satılmıştır demiyorum, peşkeş çekilmiştir. İşte yeni gelecek iktidar böyle bir manzarayla karşı karşıyadır. KIRMIZIÇİZGİLERİMİZ KALMADI
Kırmızıçizgilerimiz çiğnenmiş, Türkiye bölgede güç olmaktan çıkarılmış ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin piyonu haline getirilmiştir. Böyle bir projeye eş başkanlık yapanlar bu ülkenin zemininin de kaymasına sebep olmuşlardır. Bölücülük bütün gücüyle teşvik edilmiş, çete liderleri Türkiye’ye kafa tutar hale gelmişlerdir. Arkalarındaki küresel güçten cesaret alan bu eşkıya çeteleri maalesef Türkiye’ye ciddi sorunlar oluşturmaya başlamışlardır.
Uluslar arası politikada Türkiye etkisini kaybetmiştir. Yüzde yüz haklı olduğumuz konularda başta Kıbrıs meselesi ve Ermeni meselesi olmak üzere geri adım atılmıştır.
Türkiye’de seçimin galibi çıkacak olan partiyi (ben burada en çok MHP’yi şanslı görüyorum) çok ciddi meseleler beklemektedir. Yetişmiş kadrolarla bu işin altından kalkmak mümkündür ama kolayda değildir.