Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Casper'ın yeni üretim tesislerinin açılış töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Bu tür yatırımların ülkenin kalkınması yolunda atılan en önemli adımlardan biri olduğunu, iletişim ve bilişim teknolojilerinin ekonomik hayatı yönlendirdiğini, göreve başladıklarında özellikle eğitimi ilk 4 temel taşlarından biri olarak ifade ettiklerini, bu nedenle Milli Eğitimin bütçesini milli bütçede birinci sıraya yerleştirdiklerini belirtti.
Bu açıklamaya kimin itirazı olabilirdi. Başbakan Erdoğan’ın daha sonra söylediği; “Eğitim noktasında Türkiye çok çok gerilerdeydi. Eğer gelişecekseniz, eğer dünyada ön sıralarda yer alacaksanız, her şeyden önce cehaletle savaşı kazanacaksınız. Cehaletle savaşta başarılı olamazsanız bu hedefleri bulmanız da mümkün değildir'” ifadeleri de insanın yüreğine su serpen açıklamalardı.
Ancak burada dikkatlerden kaçmaması gereken çok önemli bir husus daha vardı: O da cehaletle savaşmak için ülkedeki bireysel çalışma içersinde bulunan aydınların desteklenmesi. Cehaletin ortadan kalkması için ayrılan devlet bütçesinin nasıl ve nerelere kullanıldığı bilgimizin dışındadır. Ama bildiğimiz bir şey daha var ki o da cehaletten kurtulmak için iletişim teknolojisini kullanacak kadronun bilgi ve donanımının ülkenin milli kültürü, örfü, tarihi ile ne kadar beslenebildiğinin ciddi bir şekilde sorgulanabilmesinin gerekliliğidir. Çünkü iletişim argümanlarını yapanlar elbette ki kendi kültürlerini baz almaktadır. Bu cihaz ve malzemeyi kullanan kadrolar da rahatlıkla o kültürün bir kullanıcısı durumuna düşebilmektedirler. Bir diğeri husus da bireysel tecrübeleri, bilgi birikimleri ve siyaset üstü akademik çalışmaları ile ülkenin cehaletten kurtulması yolunda ciddi kilometre taşı olabilecek kimselerin desteklenmelerinin gerekliliği.
Bu kategoride yer alan birçok bilim adamımız, akademisyenimiz, özellikle kültür sanat ve edebiyat çalışmaları bulunan nice aydınımız, ülkenin cehalet karanlığından kurtulması anlamında nice başarılı çalışmalar içindedir. Ancak bu eserlerini ortaya çıkartmak için devlet imkânlarıyla kıyaslandığında gerçekten minik finansa ihtiyaçları vardır. Ancak kimseye seslerini duyuramamaktadırlar.
Bir şekilde medyatik olan, ekranlarda boy gösteren veya reklâmı yapılan kimselerin çalışmaları topluma mal olurken, bu tür bilim adamlarının çalışmaları loş evlerinin tozlu raflarında veya demode olmuş bilgisayarların minik hard disklerinde aydınlatılmayı beklemektedir.
Gerek değişik yayınevlerinde yayın editörlüğü yaptığım dönemlerde, gerek röportaj yaptığım aydınlarımızla görüşmelerimde nice ilim adamlarının, sanatçıların, araştırmacıların, akademisyenlerin bilgi ve birikimlerine oranla mağdur ve çalışmaları konusunda da imkânları kısıtlı yaşadıklarını görerek kahrolmuşumdur. Oysa bu insanlara yapılabilecek destek devlete asla yük olmayacak küçüklüktedir.
Örneğin ülkemizin geçmişte övünç duyduğu Mevlana’nın Mesnevi’si gibi, bir Kutad-gu Bilig’in günümüze tercümesi konusunda çalışmalar yürütmekte olan bir profesörün çalışmasından kimsenin haberi yok. Öte yandan örneğin İngilizce de dahil olmak üzere, Çincede, Rusçada, Fransızcada Türk dilinin etkisini araştıran ve bu konuda gerçekten geleceğin Türk Dili ve Edebiyatı öğrencilerine kaynak teşkil edecek çalışmalarda bulunan bir edebiyat doktoru, eserini yayınlatacak bir yayınevi bulamamaktadır. Devlet arşivlerinde Kanuni Sultan Süleyman döneminden günümüze kadar ortaya çıkmamış nice nizamname, kanun ve fetvaları günümüz Türkçesine çevirme bilgi birikimi olan araştırmacı yazarın, ikinci bir belediye otobüsüne bilet parası olmadığı için saatlerce durakta otobüs beklemekte ve evine -ki kirada oturmaktadır- saatler sonra gidebilmektedir. Böyle bir ülkede bilgisayarlar, yazılım tesisleri, ihalelerle çevrilmiş milli eğitim bütçeleri cehaletin ortadan kalkması için tek başına asla yeterli olmayacaktır.
Elinizde en gelişmiş bilgisayar da olsa, internete sınırsız erişim imkânınız da bulunsa, bu bilgiyi ülkenin cehaletten kurtulması yönünde kullanacak seviyede bilgili ve özellikle de beyni millî kültürle donanımlı insan olmadıktan sonra teknoloji neye yarayacaktır? Sayın Başbakan’ın, “Bizim medeniyetimiz, inancımız bize okumayı emrediyor. İlk emriyle...” sözlerindeki mükemmel mananın ne anlama geldiğini, bugün internette ithal bilgisayar oyunlarına boğulup kalan kaç genç bilmektedir? Kaç internet kullanıcısı, internette cehaletini gidermek anlamında bir arayış içersindedir? Bir konuda aranılan bilgi internette ne kadar vardır? Bütün bunların da gerçek anlamda sorgulanması gerekmektedir.
Dolayısıyla Sayın Başbakan’ın, Milli Eğitim veya Kültür bakanlıklarının bütçelerini ayarlayan komisyonlardan, böylesi bireysel araştırmacılara destek olacak şekilde düzenlemeler de yapmalarını istemesi, Casper’in açılışında yaptığı konuşmada arzu edilen amaca ulaşmada inanılmaz bir adım olacaktır.
Bu akademisyenlere ayrılacak fonun miktarı mı? Çok değil, birer öğretmen maaşı kadar finans. Eğer bu insanlara aylık bu kadar bir destek verilse bu insanlar her yıl bu ülkeye şaheserler kazandırır. Bu insanların sayısı toplasanız yüz kişiyi geçmez. Hadi iki yüz kişi olsun. Bir ülkenin, kültürünü, tarihini, dilini, dinini tarihten günümüze kadar gençliğin dikkatine sunacak iki yüz kişilik bireysel kadroya akademik çalışmasını rahat yürütebilmesi için ayda bir öğretmen maaşı kadar destek vermesi çok mu zordur?