Atatürk’ün bir sözünü kendimize ilke edindik: “Ufku görmek yeterli değildir, Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir.” Milletimizden saklanan gerçekleri birer birer bu gazetenin sayfalarından kamuoyuna yansıtmaya çalıştık. İnandığımız her şeyi yazamadık belki ama inanmadığımız hiçbir şeyi de yazmadık. Bu gazetenin noktasına virgülüne kadar, her satırında milletimizin menfaatlerini hep birinci derecede tuttuk.
Ufuk Ötesi gazetesi bu sayısı ile 6. yıla merhaba diyor. Tamı tamına 5 yılı geride bıraktık. Bir grup idealist arkadaşla başladığımız bu kutlu yolda birçok güçlükleri birbirimize kenetlenerek aşmayı başardık. Çünkü biliyorduk ki, Ufuk Ötesi bir ailedir. Yazarıyla, çalışanıyla, okuruyla, dağıtıcısıyla büyük bir aile... Yine biliyorduk ki, bir zincirin gücü en zayıf halkasının gücü kadardır. Biz, bu zincirin bütün halkalarını güçlü kılmaya ve gücümüzü, sizlerden aldığımız güçle birleştirmeye çalıştık. Bunu ne derece başardık bilemiyorum, ama binlerce aboneye ulaşan Ufuk Ötesi, internet kanalıyla da dünyanın dört bir köşesinde okunan ve sevilen bir gazete oldu. Ayrıca yayınladığımız kitaplar vasıtasıyla da kütüphanelerimizde önemli bir köşeyi oluşturmuş olduk. Bizim en büyük mutluluğumuz budur. Gelecek nesillerimize bizden, bizim olan bir şeyleri bırakmak. Türk kültürünü oya oya işleyen, nakış nakış süsleyen yazarlarımızla önemli bir boşluğu doldurduğumuza inanıyoruz. Bu inanç bizi güçlü kılıyor. Bu inanç bizi daha büyük işler yapabilmek için biliyor. Atatürk, “Basın Milletin Müşterek Sesidir” demişti. Ama günümüzde gazetelerimiz, televizyonlarımız, radyolarımız belli tekellerin eline geçti. Artık, basınımız milletin müşterek sesi olmaktan çıktı, patronların veya AB’nin, ABD’nin sesi olmaya başladı. Televizyon kanallarımızı, gazetelerimizi birer birer elden çıkarır olduk. Bizi etnik gruplara ayırmak isteyenlerin fonladığı gazeteler aldı başını gitti, ama biz sadece ve sadece yüce milletimize dayandık. Ondan güç aldık. Onun sesi olmaya çalıştık. Cenab-ı Allah bizleri mahcup etmedi. Arkasında hiçbir yayın kuruluşu olmayan, hiçbir holding olmayan, sadece ve sadece milletten aldığı güçle yayınlanan bir gazete olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Yine Atatürk’ün bir sözünü kendimize ilke edindik: “Ufku görmek yeterli değildir, Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir.” Milletimizden saklanan gerçekleri birer birer bu gazetenin sayfalarından kamuoyuna yansıtmaya çalıştık. İnandığımız her şeyi yazamadık belki ama inanmadığımız hiçbir şeyi de yazmadık. Bu gazetenin noktasına virgülüne kadar, her satırında milletimizin menfaatlerini hep birinci derecede tuttuk. Onun içindir ki, arşivlerinizde bulunan 5 yıllık sayılarımızda ne yazmışsak, satırı satırına gerçekleşti. Birçoğunun gerçekleşmesini gerçekten istemezdik. Keşke yanılsak, keşke hatayı biz yapmış olsak diye de çok dua ettik ama gerçekler acıydı ve milletimizi kandırarak Cumhuriyetimiz boyunca gerçekleştirilen bütün kazanımlarımızı kaybettik. Her millî kuruluşumuz satılırken, basınımız bayram havası içersinde bu satışları duyururken bizim yüreğimiz yandı. Vatan toprağının her karışı satılırken bizler, bu topraklar için şehit olan binlerce vatan evladının ruhunun incindiğini hücrelerimize kadar hissettik. Millî direncin önemli bir kalesi olan Ufuk Ötesi, ülkemize karşı içerden ve dışardan yapılan bütün saldırıları deşifre etti. Etmeye de devam edecektir. Ülkemizin belki tarihinin en karanlık günlerini geçirdiği şu gülerde bir mum yakmayı tercih ettik. Karanlıktan şikâyet etmekle bir şeylerin düzelmeyeceğini bildiğimiz için yapabileceğimiz her şeyi yapma yolunda adımlar attık. Bu gazeteye abone olmakla, sizler de bu adımlarımıza destek verdiniz, güç verdiniz. Sizlerin sayesine adımlarımızı sıklaştırdık. Ama bunları asla yeterli görmüyoruz. Eğer sesinizin her köşeye ulaşmasını istiyorsanız Ufuk Ötesi’ne sahip çıkmak, onu yaymak gerekmektedir. Bu köşeden her sene bir çağrı yapıyoruz. Her Ufuk Ötesi okuru kendisi haricinde iki kişiyi abone yapsa bu tirajımızı üç katına çıkarır. Eğer nefesinizin teslimiyetçilerin ensesinde hissedilmesini istiyorsanız, bu işte hepimiz için bir fırsattır. Bir defa olsun bunu gerçekleştirmeniz, bu ülkeyi peşkeş çekenlere karşı ciddi bir uyarı olacaktır. Evet bir defa olsun hepinizin aboneliklerini yenilemenizi ve her kesin iki abone kazandırmasını istiyoruz. Bu herkesin ama herkesin rahatlıkla yapabileceği bir şeydir. İki abone deyip geçmeyin. Bir defaya mahsus olmak üzere herkesten bu fedakârlığı yapmasını istiyoruz.
Arkasında sizlerden başka hiçbir gücü olmayan bir yayını ayakta tutmak gerçekten zordur. Bunun şuuruyla hareket etmenizi bekliyor ve istiyoruz. Bizler milletimize en iyi hizmetin basın yoluyla yapılabileceğine inandığımız için bu konuda ısrar ediyoruz. Çünkü “Milleti kurtaracak bizatihi milletin kendisidir” ilkesini benimsiyoruz. Ama milletin kendisini kurtarabilmesi için içinde bulunduğu oyunları çözebilmesi ve bozabilmesi gerekir. Bunu ortaya koyacak da basınımızdır. Yani millî yayın yapan kuruluşlarımızdır.
Altı yılda ülkemizin nereden nereye geldiğine bakmanız bile gazetenize sahip çıkmak için yeterlidir. Çünkü bu dönem önemli bir göstergedir. Bu göstergeyi doğru okumak lazımdır. Türkiye’nin röntgenini doğru çekip teşhisi doğru koymak lazımdır. Bugün bu teşhisi doğru koyamazsak yarın çok geç olabilir. 2007 yılının çok sıkıntılı geçeceğini daha Ocak ayında belirtmiştik. O tarihten bu yana ülkemiz her geçen gün yeni bir oyunla, yeni bir komployla karşı karşıya kalıyor.
Evet, “Fırtınaya hazır olmak lazım” demiştik. Bizler tam kadromuzla bu hazırlığımızı yapıyoruz. Ama başarımız sizlerin omuz vermesiyle olacaktır.
Allah, yar ve yardımcımız olsun.