Kasım 2008

Ö T E S İ

 

21.12.2024 



Göğe Merdiven

 
Aybars Fırat

Milli Eğitim Bakanlığı gafil mi hain mi?


Bugün sizlerle, bilen bilmeyen, birçok kişi, resmi ve özel kuruluşun, çeşitli yerlerde, bayağı bir şekilde kullandığı bir sözle (performans) ilgili duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Türk dliyle alakalı her adam evladının tüylerini ürperten ve kullanımı cinayete eşdeğer olan bu söz hakkında sizlerin de benim gibi düşündüğünü tahmin ediyorum. Yazmazsam vicdan azabı çekeceğim, çünkü evinin önünü süpürmeye çalışan, mesela can eriği sözü yerine papaz eriği yazdıkları için pazarcılarla kavga eden biriyim.

Ömrümüzü bünyemize böyle sokuşturulmuş bu kanser hücreleriyle boğuşmakla geçirecek gibiyiz.
MEB, yeni bir eğitim sistemine geçti biliyorsunuz. Bu sistemin yeni olmasından kaynaklanan sıkıntıları hepimiz yaşıyoruz. Olabilir, deyip geçiyoruz. Ama öyle bir uygulama var ki buna isyan etmemek elde değil. Türkçemizi koruması ve yeni nesillere bu bilinci vermesi gereken bir devlet kurumu, ders kitapları ve öğretmenleri eliyle bir cinayet işliyor: Evlatlarımızın ev ödevlerinin bir kısmının adının performans olarak değiştirildiğini, bunun bütün ilköğretim ve lise müfredatına, ders kitaplarına bu şekilde geçirildiğini öğrenince saçımı başımı yoldum!
Şimdi sokağa çıkıp yüz kişiye sorsanız, biri bile bu sözün doğru karşılığını söyleyemez. (Sokakta değil, seçkin bir kurumumuzda çalışan üniversite mezunlarına sorduğum için biliyorum.) Ama buna rağmen bu iğrenç söz, kişiler, resmi kurumlar, üniversiteler, basın organları, büyük – küçük işletmeler tarafından yerli yersiz kullanılıyor. Peki hangi alanlarda? Eğitim, sanat, spor, kurum, bilgisayar, bilişim, otomotiv, muhasebe, enerji, kişisel gelişim, cinsellik… Öncelikle söylemek lazım; bu dilimize yapılmış çok çirkin bir saldırıdır. Türkçeyi küçültmektir. Sıradan bir yabancı söz karşılığında aciz düşürülmesidir. Terbiyem müsait olmadığı için, bu sözü bu kadar birbiriyle ilgisiz alanda kullanarak yaygınlaştıranlara küfredemiyorum. Bilerek kullanan hainler var, bilmeden kullanan ahmaklar var. Allah’tan dileğim, yerli yersiz kullandığınız bu adi söz ağırlığınca başınıza taş düşsün emi! Bu çirkin sözü Türkiye’de ilk defa (özel televizyon kanallarından birinde) kullanan kişiyi ve yayılmasına vesile olanları da Allah kahretsin.
Ya bu saldırıya layıkıyla cevap vermesi gerekenlere ne demeli? Dilcilerimiz ne yapıyorlar? Türk Dil Kurumu? TDK’nın sanal Türkçe sözlüğünde (www.tdk.gov.tr) bu sözün Fransızca olduğu (performance) belirtiliyor ve Türkçe karşılığı olarak da başarım (1. Elde edilen bir başarı. 2. Herhangi bir olayı veya durumu başarma gücü. 3. Kişinin yapabileceği en iyi derece, takat sınırı, performans.) sözü veriliyor. Fransızca anlamı; başarım ya da verim gücü. Sıradan bir İngilizce sözlükte ise (Resimli Redhouse, s.408) bu sözün karşılığında, i. gösteri, temsil; eğlence programı, iş, fiil, amel; eser; huk. Yapma, uygulama, yerine getirme, çalışma, işleme, benefit performance yardım için yapılan gösteri veya temsil. first performance gala. put up a good performance başarmak anlamları verilmiş. (Performans sanatı diye bir sanat bile var! 1960'lı yıllarda ortaya çıkan, izleyicinin önünde canlı olarak icra edilen bir sanat biçimidir. Performans sanatı etkinlikleri bazen happening olarak da adlandırılır.)
Birçok alanda kullanılan bu yabancı söz için, Türkçe sözlükte bu kadar zayıf bir karşılık (başarım) konmasını doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Bu sözün karşılığı yüzlerce kelimemiz varken, neden böyle sıradan bir sözle ihtiyaç karşılandı bilmiyorum. Burnumuzun içindeki kılın hareketini bile bu sözle karşılayan vatan hainleri herhalde kıs kıs gülüyordur. Bu sözün kullanıldığı her alan için ayrı sözümüz vardır ve bu sözlerimiz kullanılmalı, kullanmayanlar dilcilerimizce aleme ibret için teşhir edilmelidir. Aksinin yapılması Türkçenin kısırlaştırılmasıdır. Türkçe olmayan sözlerin, Türkçe sözlükte yer almasının garipliği de ayrı bir bahis. Türkçeye sokuşturulan sözlerin ayrı bir sözlüğü yapılmalı diye düşünüyorum.
Bu sözün, sanatın her türündeki kullanımı ile diğer alanlardaki kullanımı arasında fark var. Biri en iyi gösteri, diğerlerinde ise genellikle verim, güç vb. anlamlarda kullanılıyor. Ama asıl gariplik şurada: hiçbir Türk, yaptığı bir işin adını asla bu sözle karşılamazken, basın, radyo ve televizyonlar, eğlence, sinema, tiyatro, dans ve benzeri alanların hakimleri dönmeler ve yabancı kültürler karşısında aşağılık duygusu içinde olan ahmaklar yüzünden, bu söz gittikçe yaygınlaşıyor. Ne hikmetse, MEB tarafından hazırlanan ders kitaplarına kadar giriyor ve çocuklarımıza küçük yaştan şırınga edilen bir kanser hücresi haline geliveriyor!
Çocuklarımız birçok alanda kobay olarak kullanılıyor ve ne yazık ki engelleyemiyoruz. (Mesela de-ha formüllü, ilk defa Türk çocuklarında denenen küpler!) Öncelikle MEB çocuklarımızı kültür emperyalizminin kobayı olarak kullanmamalıdır. Yabancı dille eğitimi kaldırması, ders kitaplarındaki bütün yabancı sözcükleri ayıklatması gereken bakanlık, bunları yapmadığı gibi ne olduğu belirsiz bir kelimeyi çocuklarımızın beynine sokmaktadır ve bunun adı cinayettir. Bu cinayeti işleyenler, gelecek yıl bu cinayete son verip, bu ödevin adını güzel Türkçemizdeki bir sözle değiştirmezlerse gafil değil, aynı zamanda hain olduklarını da tescillemiş olacaklardır. Ömrüm oldukça bu yabancı kültür ajanlığının karşısında duracağım. Kıyamet gününde de ellerim onların yakasında olacaktır. (Doktorlarımız Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a pankartlı itirafta bulundu: Performans adına devleti soyuyoruz dedi. Maliye Bakanlığınca 28 Şubat 2004 gün ve 25367 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan "Vergi Usul Kanunu" 329 sıra numaralı genel tebliğ ile "ticari, zirai ve mesleki kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi yükümlüleri ile kurumlar vergisi yükümlüleri için "performans derecelendirme bildirimi" verme zorunluluğu getirildi. Burada Sağlık ve Maliye bakanlıklarımızı da aynı şekilde uyarıyorum, bu aşağılık duygusunu süratle tamir etsinler. Belgelerdeki bu pisliği temizlesinler.)
aybarsfirat@yahoo.com


aybarsfirat@yahoo.com

Bu yazı toplam 4125 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002