Kasım 2008

Ö T E S İ

 

16.04.2024 



.

 
Yard. Doç. Dr. Erdoğan Altınkaynak

Kırım – Karadeniz – Urumlar ve Yunanistan


Daha önceki yazılarımızdan hatırlayacaksınız. Hıristiyan Türkler Urumları… Bu yazımızın konusu da onlarla ilgilenenlerdir. Urum ve Rumeyler ile önceleri Ruslar ve İngilizler, daha sonraları da Yunanistan ilgilenmeye başlamıştır. Elbetteki Yunanistan bu işte taşerondur. Yunanistan bu iki toplumla çok eskiden beri ilgilenmektedir. Dışişlerimiz de herhalde bunun farkındadır.

Hatta bir rivayete göre, Gürcistan’daki Urumlar ile ilgili görüşmelerde bulunmak üzere giden Yunan büyükelçisine Türk meslektaşı tercümanlık da yaptı diye de bir duyum aldık. Tabiî bu bir rivayet.
1780’li yıllarda Hıristiyan nüfus Kırım’dan ayrıldıktan sonra geriye dönememiş, mevcut olanlar da çok küçük bir azınlık halinde dağınık olarak yaşamıştır. Buna rağmen Yunanlılar, Kırım Özerk Cumhuriyeti Başkenti olan Akmescit’te (Simferopol), Ploşad Lenina (Lenin Meydanı) yakınlarında, Puşkin Caddesi yolu üzerinde, Merkez Bankası yanında bir vakıf-federasyon ile buradaki Hıristiyan dinli Rumey ve Urumlara sahip çıkmaya, onları bir ve beraber tutmaya çalışmaktadır. Birkaç kere gitmemize rağmen bu vakfın yöneticileri ile görüşemedik. Buradaki çalışmaların organizasyonunu da Tavriya Üniversitesi’nden Rumey asıllı bir bilim adamı yapmaktadır. Senenin belirli zamanlarında ‘Güreş’ adıyla toplantılar da düzenlenmektedir.
Ukrayna’daki Rumey ve Urumlar hedeflenerek, Donetsk eyaletinin Mariupol şehrindeki federasyon marifeti ile bir de ‘Yunanistan-Ukrayna’ başlıklı uluslar arası konferans düzenlemiş, bu konferans tebliğlerini de 1999 yılında Mariupol’de yayınlamıştır. Federasyon’un başkanı Aleksandra Pacaci, aynı zamanda Mariupol şehri, Eski Kırım kasabası okul müdürüdür. Gerek kendi okulunda ve gerekse diğer Urum kasabalarında ‘Elenika’ adıyla Yunanca dersleri verilen bölümler kurdurmuştur ki, bu çalışmasını da Yunanistan desteklemektedir.
Kazakistan’ın Kentav şehrindeki birliğin başkanı Dimitri Karaközidi’dir. Bu kişi Kazakistan’dan Yunanistan’a seferler düzenleyen bir seyahat şirketinin ofisini çalıştırmaktadır.
Gürcistan’ın başkenti Tiflis’teki federasyonun başında Bir tıp doktorudur. Halkının büyük çoğunluğunun, özellikle gençlerinin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a göç ettiğinden, özellikle gençlerin gitmesinden sonra etrafta yaşlıların daha da zor durumda kaldığından bahsetmektedir. Federasyon üyelerinden Anastasya Purpuridi de, bölge halkını dil açısından ikiye ayırtmakta, bir grubu iki dilli, bir grubu da sadece Türk dilli olarak ayırtmaktadır. Tselka’dan göçerek Kırım’a yerleşen ve burada Kırım Özerk Cumhuriyeti meclisinde milletvekili ve Dışişleri komisyon üyesi olan Malgazi Arudov da, bu halkların tamamının iki dilli olduğunu iddia etmektedir.
Urum halkı Yunanca’dan bir şey anlamamaktadır. Hatta bazı Urum aydınları, kendilerine Yunanca öğretilmeye çalışılmasından oldukça rahatsızdır. Ne var ki, Urum halkı, özellikle gençler, Ukrayna’nın içinde bulunduğu ekonomik durumdan dolayı, yurt dışına çalışmaya çıkmak zorundadır ve bu durumdan da Yunanistan faydalanmakta, onların çalışmalarına Yunanistan’da imkan sağlamaktadır. Ancak, Ukrayna, Gürcistan ve Kazakistan’dan Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a çalışmaya giden Urumları yerli halk istememektedir. Yunanistan’ın gözünde Urumlar, kendi yaşadıkları yerde Grek ve ancak Yunanistan’a geldiklerinde yerli halk tarafından Türk ilan edilmektedirler. Çünkü onlar, eskiden olduğu gibi, günümüzde de tek kelime Yunanca bilmemekte, Yunan kültürüne de oldukça uzak yaşamaktadırlar. Urumlar ve Yunanlılar birbirleri için ‘öteki’dir.
Rusya, azınlıkları hâlâ kendisi etrafında toplamaya çalışmakta, bu konuda da başarı sağlamaktadır. Çünkü mevcut ekonomik durumdan Sovyetler Birliğini dağıtanlar sorumlu tutulmakta, Ukrayna, Azerbaycan ve Kazakistan suçlanmaktadır. İşsiz ve fakir halk geçmiş günlere karşı duyduğu özlemi her fırsatta dile getirmektedir. Rusya’nın hakimiyetini veya etkisini kırmak için gerek Gürcistan, gerek Kazakistan ve gerekse Ukrayna azınlıklara karşı duyarlı davranmakta, bu azınlıkların yönünü Rusya dışındaki ülkelere döndürmek için ellerinden gelen gayreti göstermektedirler. Bu durumdan da İsrail, Litvanya, Ermenistan, Türkiye, Yunanistan, İran ve Arabistan, Almanya, Fransa, Polonya, Çin, Amerika gibi ülkeler faydalanmaktadır.
Bizim şimdiki konumuza dönelim. Yunanlılar bütün bunları yaparken, bu dini farklı ama genetik ve kültürel olarak Türk olan topluma karşı Türkiye ne yapıyor?
Urumlar arasında iki yıldan fazla kaldık ve onlar ile ilgili çalışmalarda bulunduk. Bu çalışmalarımızın akabinde oluşan bilgilerle Gazi Üniversitesi’ne sunduğumuz bir taslak proje hazırladık. Proje uygulamaya konuldu. Urumlar arasına gönderilen araştırmacılardan hiçbirisi konunun uzmanı değildi.
Urum aydınları ve ileri gelenleri ile yaptığımız görüşmeler neticesinde, yine Urumların isteği doğrultusunda, Ukrayna Grek Federasyonu’nun muhalefetine rağmen, Urum köy okullarına Türkçe öğretmeni gönderilmesi kararına vardık. Türkiye’den istedikleri, sadece dört öğretmendi. Bu öğretmenler de Türkiye’den gitmeyecek, Kırım’daki, Kırım Devlet Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi’nden, TİKA Türkoloji projesi çerçevesinde kurulan Türkoloji Araştırmaları Merkezi mezunlarından Kırım Tatar Öğrencileri olacaktı. Urumlar, (-Biz bunların maaşlarını veremeyiz, ama onlara ev ve barınacak yer verebiliriz. Bunların maaşlarını da TİKA karşılasın.) diyordu. Bu dört öğretmenin toplam maaşı 400 dolardı. Durumu koordinatöre ilettik. Bu sayede hem Urumlar ile aktif diyalog kurulmuş olacak, hem TİKA Türkoloji projesinde eğitim almış insanlara iş kapısı açılacak ve hem de Urumlar ana dillerinde eğitim almış olacaklardı. Ne oldu ne bitti haberimiz yoktur.
Ukrayna Urumları, kendi dillerinde bir gazete çıkaracaktı. Hatta başlamışlardı da… Maddi imkansızlıklar nedeniyle akim kaldı. Yetkilileri uyarmamız ve çok küçük bir yardımla bu gazetenin devam ettirilebileceği, bunun için gerekli yardımı, Ukrayna’daki bir Türk iş adamının bile bir günlük masrafı dahi olmadığı, teşvik edilmesi gerektiği hususunda istemimiz hiç duyulmadı.
Dora Teyze, Urum Türkçesi alfabesi hazırlamıştı. Ayrıca her köye bir müze kurma girişimi vardı. Akim kaldı.
Urumların varlığı ve kültürel akraba olarak kendilerini Kırım Tatarlarını görmeleri, Kırım Tatar Türklerinin de menfaatine olacaktı. Bu konu ile ilgili olarak Kırım Tatar Türkleri Türkiye derneklerinden kişilerle görüştük ve fikirlerimizi ilettik. Acaba ne yaptılar ve ne yapmaktalar çok merak ediyoruz.
Gürcülü Köyü sakinleri rahmetli Kemal Sunal’ı çok iyi biliyor ve filimlerini de zevkle izliyorlarmış. Çünkü bu insanlarla Anadolu insanının nükte anlayışı da, komiklik unsur taşıyan jest ve mimikleri de aynı. Zevk ve estetikleri aynı olan bu insanların küfürleri de aynı. Bizden ricada bulundular ‘uydu antenimizi tamir ettirin’ diye. Yapamadık. Bu çanak anten sayesinde Türkiye ve Türkçe ile tek iletişimlerini ve kültürel bağlarını devam ettiriyorlardı. Bir çanak anten dediğiniz nedir ki?
Urum ileri gelenlerinden Valery Kör’ü, masrafları tarafımızdan karşılanarak Doğu Karadeniz bölgesine getirip gezdirdik. Giresun’u gördü, tanıdı, Giresunlular ile birlikte horon tepti, atma türkü söyledi, erkekler arası eğlenceye katıldı. İstanbul’da Türk Ortodoks Patrikliğine gittik ve Sevgi Erenerol Hanım ile tanıştırdık. 1475 yılında Kefe’den gelen Siyah Meryem İkonu hatırasına yaptırılan Kilisede fotograflar çekildi. Urum Türkçesiyle İncil hazırlanması ve din adamı yetiştirilmesi hususunda görüşler beyan edildi. Valery’nin geri dönüşte, memleketi Eski Kırım’daki Urumlara Türkiye’yi anlatışını görseydiniz şaşardınız.
Hoca Ahmed Yesevi Üniversitesi’ne, Kazakistan Urumları ile ilgili bir proje hazırlayıp takdim ettik. Yine bir sonuç çıkmadı. Gürcistan’a Anadolu’dan yapılan göçler üzerinde bir çalışma önerisini değişik kurumlara ilettik, bir sonuç çıkmadı. Velhasıl ne kadar uğraştıksa bir neticeye varamadık. Tamamen kişisel gayretlerimizle ve kaynaklarımızla yaptığımız geziler, çalışmalar ve araştırmalar, yayınlar; kurduğumuz iletişimler maddi olarak artık boyumuzu aşar oldu.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, misyonerlik ve lobicilik faaliyetlerinde Türkiye’nin kat etmesi gereken çok mesafesi vardır. Urumlar örneğinde olduğu gibi…


erdelel@yahoo.com

Bu yazı toplam 4277 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002