Dünya ülkelerinde evet özel kılavuzluk var ve rekabete kapalı. Ancak kılavuzluk şirketleri de bizzat kılavuz kaptanların elinde.
İlk plan Gemi Trafik Hizmetleri’nin devlet elinde olsa da bir şirkete devri idi. Bunu yaptılar, hem de milliyetçilerin iktidarında, ikinci basamak kılavuzluk teşkilatının Türkiye Denizcilik İşletmelerinden alınıp Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne devri, bunu da yakında duyarsınız ve bitiş Kıyı Emniyetinin özelleştirilmesi.
Türk Boğazları ile ilgili gazetemizde daha önce bazı öngörülerde bulunmuştum. Sanırım saldırı başladı. Arka arkaya savcılıklara suç duyuruları ile başladı ilk savlolar, şimdi soruşturmalarla devam ediyor. Gelin bunun arkasını kurcalayalım biraz.
Sene 1999 boğazlarımızla ilgili ilk kıpırdanmalar başlar. Boğazların bir komisyon tarafından idare edilmesi ile ilgili demeçler verilir, piyasa yoklanır, kamuoyu sert tepki verir. Daha sonra ulusalcı ve milliyetçilerin iktidarında bu söylemler dondurulur ta ki zamanı gelinceye kadar. Sanırım zamanı geldi diye düşünüyorlar. Kılavuzluk teşkilatları bir bir özelleştirilirken en ballı pasta olan Türk Boğazları ağızları sulandırmaya devam ediyor.
Dünya ülkelerinde evet özel kılavuzluk var ve rekabete kapalı. Ancak kılavuzluk şirketleri de bizzat kılavuz kaptanların elinde.
İlk plan Gemi Trafik Hizmetleri’nin devlet elinde olsa da bir şirkete devri idi. Bunu yaptılar, hem de milliyetçilerin iktidarında, ikinci basamak kılavuzluk teşkilatının Türkiye Denizcilik İşletmelerinden alınıp Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne devri, bunu da yakında duyarsınız ve bitiş Kıyı Emniyetinin özelleştirilmesi.
Bu plan uzun yıllara yayılarak ağır ağır ilerlemektedir. Ancak tek sorun vardır; ‘Kılavuz Kaptanlar’. Bu kaptanlar İzmit Körfezi özelleştirilmesinde şirket kurarak ortak olmuşlar ve pastayı bin parçaya bölmüşlerdi. Bunlara bir ders vermek gerekiyordu ki akıllarına bile gelmesin ve bununla uğraşırken özelleştirme pişirilsin.
Yüzyıldan beri oluşan bir gelenek vardı ki denizciler geleneklerine düşkündür, beyaz denilen geminin geçişi bilgilerini gösteren bir evrak Kılavuz Kaptanlar Derneği tarafından acentelere verilirdi. Bunun karşılığında da kimsenin bir beklentisi olmazdı. İşte bu bilgi kâğıdını faturaymış gibi ve sanki yeni keşfedilmiş gibi kendilerine yakın internet siteleri aracılığı ile piyasaya sürdüler, arkasından yalan ve iftira dolu dilekçelerle savcılıklara suç duyurusunda bulundular. Bu bir çamur at izi kalsın operasyonu idi ve başarılı oldular. Gemi Kaptanlarının ikram olarak verdikleri üç kuruşluk hediyeleri milyon dolarlar olarak sundular. Ne adam kaçırmadıkları kaldı ne kara para operasyonları. Şimdi Kılavuz Kaptanlar mağdur durumdalar, bu onurlu, zor mesleğin emekçileri hiç hak etmedikleri bir itham altındalar, sebebi de, özelleştirme garanti ama Kılavuz Kaptanlar olmadan gerçekleşsin diye.
2000 yılında beni dolandıran bir avukata ‘paramı vermezsen seni dava edeceğim’ dediğim için 2 yıl ‘şartlı tehdit’ ile yargılandım. İkinci sene sonunda davam devam ederken bu suçla sanık olarak çıkmaktan utandığım için, devam eden ticari davamızdan vazgeçtim. Tabi benim için çok önemli bir rakam olan paradan da vazgeçtim. Bu arada benim dava da delil yetersizliğinden düştü.
Şimdi kıssadan hisse, bu iğrenç iftiraları Türk hâkimlerine bırakıp boğazlarımızı el birliği ile bu kumpastan kurtarmaya bakalım. Bunu her ortamda anlatalım lobi oluşturalım.
Türk Boğazları Kılavuzluk Hizmetleri özeleşmemeli, ne kılavuz kaptanlarla birlikte ne de onlarsız.
Millî çıkarlarımıza aykırı olduğunu düşündüğüm özelleştirme için enerjimizi boşuna tüketmek yerine Kılavuz Kaptanları’nın hak ettikleri gelire kavuşması , mevcudun insanca çalışmalarına yetecek sayıya eriştirilmesine uğraşmamız gerekmektedir.
Sağlıcakla kalın...