Kasım 2008

Ö T E S İ

 

19.04.2024 



Geniş Açı

 
Ali Arif Esatgil

Don’t panic


Beyler, herkes borcunu savsaklamıştır. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin canı pahasına savunması gereken bir takım kavramlar, içerden ve dışardan hamlelerle yıpratılmıştır. Toprak deyince, konut yapı kooperatifi; bayrak deyince, üyesi olunan derneğin rozeti, ideal denilince, boy, pos ve kilo hatırlanır olmuştur. Yıllardır söylenmesi gereken sözü nihayet Taner söylemiştir: “Türkiye’nin bekle, gör, tavır al lüksü yoktur.”

İşin doğrusu, panik vakti. Fakat her şeyi bu Kenan Doğulu muhabbeti karıştırdı. Başbakan devr-i iktidarının son aylarında Irak’ın AB’den önemli olduğunu kavradı. Bush, ‘çuvalladıkları’nı itiraf etmesine rağmen, 4 bin askerini daha Bağdat’a yığdı. Baykal, sınır ötesi operasyona katkı yapacaklarını açıkladı. Saddam bir bayram sabahı ipe çekildi. İşçilerimizi taşıyan uçak, esrarengiz bir şekilde yere çakıldı.
MİT Müsteşarı Emre Taner’in “80. yıl açıklaması”nı da bunların üzerine ekleyin…
Panik için hayli malzeme var elde.
MİT Müsteşarı’nın açıklamasına ilişkin yorumlar bizi hayli şaşırttı. Öyle ki, herkes açıklamanın bir ucundan tuttu. Birbiriyle taban tabana zıt kalemler hemen açıklamayı sahiplendi. Kimilerine göre muhatap hükümet, kimilerine göre tüm Türk Milleti, kimilerine göre bizzat sistemin kendisi. Dünyadaki, bölgemizdeki gelişmeleri ortaya koyan tahlilleri bir kenara atanlar, açıklamayı yine kısır bir siyaset malzemesine dönüştürdü. Sanılıyor ki, AKP’nin defteri dürülünce her şey süt liman olacak. Aynı kişilere sormak gerekiyor, hariciyeyi hısım-akrabanın arpalığına çeviren bir takım bürokratlar bu noktaya gelinceye kadar ne yaptı? Daha birkaç gün önce yıllardır Dışişleri’ne uğramadan takır takır maaş alan kişilerin olduğu yansıdı basına… Haydi bunların bir kısmı ‘özel görevli’ diyelim… Görevi başında ‘görünen’ler ne iş yapar!
1980’li yıllardan bu yana Irak’taki Türkmenler’in durumunu iyi kötü takip ederim. Davaları uğruna ipe çekilenleri, işkenceden geçenleri, yerini yurdunu terk edenleri ve sonunda yüzüstü bırakılanları ‘monşer’ler sanki yeni keşfetti.
Tabi 25 yıl önce ‘Kerkük’ deyince yafta hazırdı: Faşist!
Bugün ateşin yalımları kokteyl salonlarını sarmaya başlayınca bir kısım monşere dank etti herhalde. Fakat gelin görün ki, yine de faturayı üstlenmekten yana değiller. Ortada bir şamar oğlanı var, adı iktidar! Çok sıkışınca at topu kurtul. Sanki bu ülke, bugün iktidarda olanların tapulu malı. Sanki millet yarın onlara seçim sandığında gerekli dersi verince, her şey mutlu sonla noktalanacak.
Beyler, herkes borcunu savsaklamıştır. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin canı pahasına savunması gereken bir takım kavramlar, içerden ve dışardan hamlelerle yıpratılmıştır. Toprak deyince, konut yapı kooperatifi; bayrak deyince, üyesi olunan derneğin rozeti, ideal denilince, boy, pos ve kilo hatırlanır olmuştur.
Yıllardır söylenmesi gereken sözü nihayet Taner söylemiştir: “Türkiye’nin bekle, gör, tavır al lüksü yoktur.” Heyhat, Ankara her daim yalan bir ‘barış’ masalının peşinde yıllarını heba etmiştir. Bu nasıl bir politikadır ki, hem bütün komşularımız düşmanımız, hem hepsiyle dostuz! Soğuk savaş döneminde öyle oldu, duvarlar yıkıldı öyle oldu, bugün yine öyle. Herkese zeytindalı!
Dal, elimizde kalmıştır. Panik gereklidir. Bir gün uyanacaktık, o gün, bugünmüş.
Bakmayın biz ‘dont’t panic diyorsak, o Kenan Doğulu’ya gösterilen tepkiler içindir.
Adam Türkçe söylemek istemiyormuş. Varsın söylemesin. Yok yere yaygara koparmayın. Oğlanın üstüne varmayın. Ha Türkçe söylemiş, ha İngilizce ne fark eder (!) Anadilde maharet olsaydı, ipe giden Saddam’ın şiiri Nobel alırdı. Durun durduğunuz yerde, panic yapmayın…
Çocuk olayı çözmüş falan yani… Küpesi onlardan, yemenisi bizden. Püskül yerli, jean evrensel… Harika bir sentez. Herc-ü merc durumları var. “Doğulu” gibi gösterdiğine bakmayın aynı zamanda Batılı… Kavşak muhabbeti yani… Hani Türkiye, Doğu ile Batı’nın arasında ya, o bakımdan.


aliarifesatgil@hotmail.com

Bu yazı toplam 5203 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002