Atalarımız “Bugünün işini yarına bırakma” demişler ama biz yarını düşünmeden bugünü yaşıyoruz, dünü de hiç hatırlamıyoruz… O sebeple olacak ki, “Dün dündür, bugün bugündür” diyebilme cesaretini gösteren bir siyasetçi, ülkemizde 40 yıl siyaset yapabildi. Üstelik 7 kez gitti, 8 kez geldi. Hatta dokuzuncu kez gelmeye çok hevesliydi de olmadı…
Bütün bunları niçin mi anlatıyorum?
Son günlerde gazete ve televizyonlarda, çalışan veya işyeri sahibi emeklilerin maaşlarının kesileceğine yönelik haberler çok sık çıkmaya başladı. Bilindiği gibi, yılbaşından itibaren çalışan veya işyeri sahibi emekliler, en az asgari ücretin (brüt üzerinden) 3’te biri oranında “emeklilik destek primi”, yani ayda en az 180 YTL ödeyecek… Gazete ve televizyonlar da bunu haber yapıyor.
Asıl üzerinde durmak istediğim husus; bu kanun, yani Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 16 Haziran 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. 1 Ocak 2007 tarihinde de yürürlüğe gireceği kesinleşti.
Daha da acı olanı bu kanun, 2005’ten beri gündemde…
Bu kanunun kabul edilmesi aşamasında sesini çıkarmayanlar, hatta “Sosyal güvenlikte büyük reform” diye alkış tutanlar, “Emeklilerin maaşı artacak” diye iktidara methiyeler düzenler, bugün emeklilerin kandırıldığını söylüyor…
O zaman nerdeydiniz? Niçin bu kanun çıkmadan, emeklilere yapılan haksızlıkları gündeme getirmediniz? Kanunun yürürlüğe girmesine 15-20 gün kala mı emekliler aklınıza geldi?
O sebeple diyorum, yarını düşünmüyoruz diye… Eğer yarını düşünmüş olsaydık, emeklilere yapılan bu haksızlığı o dönemde haykırır, binlerce kişi meydanları doldurur ve iktidarı protesto ederdi. O zaman belki iktidar böyle bir uygulamadan vazgeçerdi.
Yılbaşından itibaren yürürlüğe girecek olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, daha birçok çarpıklığı da beraberinde getirecek… Unutmayın, 2007 tarihinden itibaren sigortalı olacaklar için emeklilik hayal olacak… Emeklilik yaşı kadınlarda ve erkeklerde kademeli olarak 65 oluyor, emeklilik gün sayısı da yine kademeli olarak 9 bin… Bu kadar ağır şartlarda, işsizliğin yüzde 20’lere dayandığı Türkiye’de hiç kimse emekli olamaz…
Hiç kimse “Nasıl olsa beni etkilemiyor” diye susup oturmasın. Zararın neresinden dönülürse kârdır. En azından bugünden itibaren sesimizi yükseltelim ve demokratik tepkimizi gösterelim. Bugüne kadar seslerini çıkarmayan sendikalar da gerçekleri görsün. Alakasız konularda işi yavaşlatıp meydanlara ineceklerine, bu büyük haksızlığın giderilmesi için meydanları doldursunlar…
Yoksa yarın mezarda emekliliği bile çok gördüğümüz çocuklarımıza bu durumu açıklayamayız…