Kasım 2008

Ö T E S İ

 

3.12.2024 



Sözün Özü

 
Alptekin Cevherli

Dikkat zihniniz kontrol altında olabilir…


Televizyonların ana haber bültenlerini seyrederken sizler de benim gibi sinir olup, bu kadar da olur mu, diyorsanız; bu yazıyı mutlaka okumalısınız…Hele, “Bir toplum bu kadar mı bozulabilir?”, “Nerede benim küçüklüğümdeki güven, saygı ve ahlâk anlayışı?” diyorsanız hâlâ belirli değerlere sahipsiniz demektir ki; kendinize mukayyet olun. Çünkü dünyada sizin gibi insanlar epey azaldı…

Fakat “Amaaan, yok canım daha neler? Yine komplo teorileri…” düşüncesi aklınızdan geçtiyse lütfen elinizdeki gazeteyi hemen bir kenara koyup, onun yerine en yakın gazete bayiine bir uğrayın ve en renkli, açık saçık hangi gazete varsa onu alın. Nasıl olsa zihniniz kilitlenmiş demektir. Boşuna yorulmayın bari…
Tarih, 1 Haziran 1951. SSCB’nin “bireylerin zihnine müdahale” konusundaki çalışmalarından endişe duyan ABD, Kanada ve İngiltere’nin istihbarat birimleri Montreal’deki Ritz Carlton Oteli’nde gizli bir toplantı düzenlerler. O günlerde Sovyetler, tanınmış bir Macar karşıt-komünist olan Kardinal Joszef Mindszenty’e casusluk suçunu itiraf ettirmekle kalmamış, kitlelerin düşüncelerini kontrol etmekte önemli başarılar sağlamışlardı. Dünyada KGB’nin desteğindeki sol anarşi ve terör hareketleri önemli noktalara gelmişti. Araştırmacılara göre, komünistlerin bu ilerlemesi karanlık bir bilimsel buluşun sonuçlarından kaynaklanıyordu.
ABD’li bilim adamları, Kuzey Kore’deki esir Amerikan askerlerinin beyinlerinin yıkandığı konusundaki rapordan yola çıkarak, davranış değiştirme konusunda acil ve çok gizli bir araştırma programı önerdiler. Gerçi aynı konu daha sonra Vietnam’da esir düşen ABD askerlerinin ülkelerine döndüklerinde gönüllü birer KGB ve Çin ajanı olarak çalıştıklarının ortaya çıkmasıyla da gündeme gelmişti… ABD’nin zihin kontrolünde Sovyetlerle arasındaki farkı kapatmak amacıyla başlattığı çalışmaların bir parçası olarak ilaçlar, hipnoz, elektroşok ve lobotomi incelenecekti. Ancak konu radyo aktif ilaçları da içeriyordu…
Gerçi Vietnam’da Çinliler çok daha basit bir yöntem kullanmışlardı. “Sürekli uyarı yöntemi” ya da “Algıda tekillik” olarak tanımlayabileceğimiz bir yöntemdi bu.
Şöyle ki esir ABD askerlerinin kaldıkları koğuşlara İngilizce sözleri olan (kendi ana dillerinde) komünist propaganda şarkıları yüksek sesle yayınlanıyordu. Okunacak yayın olarak da yine sadece komünist propaganda broşürleri ve Vietnam’da basılan İngilizce gazeteler veriliyordu. Amerikalı askerlerin önceleri okumayı ret ettikleri bu yayınlara bir süre sonra, okunacak başka bir şey olmaması sebebiyle isteksiz de olsa şöyle bir göz atmaya başladıkları ve daha sonra da zaman içinde bu yayınları okuyup birbirleriyle tartışır hale geldikleri gözlemlenmişti. Ardından da bu askerlerin katıksız birer komünist haline geldikleri biliniyordu. Hatta öyle ki savaş bitip de ABD’ye geri döndüklerinde bu eski askerlerin bir kısmının çeşitli anarşik olaylara katıldıkları, bir kısmının da ABD’de yasadışı olan komünist partiye üye oldukları tespit edilmişti. (Türkiye’de de üniversitede okurken eline silah alıp terör örgütüne katılan gençlere benziyor değil mi?)
Neyse, konumuza dönelim:
ABD’de toksin kimyasal maddeler, davranışları etkileyerek zihinsel değişiklik yaratan ilaçlar, elektroşok tedavileri (!) ile diğer askerî ve CIA kaynaklı deneylerden ötürü, hayatları mahvolanlar, yaklaşık 20 yıldır bilinmekte.
CIA, tarafından yapılan en tüyler ürpertici deneylerden birisi, Washington yönetimine karşı bir dava ile sonuçlanan az sayıdaki denemelerden birisiydi. Dr. D. Ewen Cameron adında bir Kanadalı psikologun çalışmasıydı bu. Cameron, 1950’li yıllardan beri şöyle bir uygulama yapmıştı: Psikozlu insanları tedavi etmek için “alışkanlık çözme” ve “psişik güdüm” diye adlandırdığı bir yöntem geliştirmişti. Uygulama ise şöyleydi:
Belirli ve güçlü bir elektroşok yükleyerek, bir hastanın davranış alışkanlıklarını yıkma (alışkanlık çözme) ve bazı vakalarda sürekli LSD (düşük miktarda uyuşturucu) verme. Bunların ardından, deneğe sürekli olarak tekrarlanan (haftanın 6-7 gününde, günde 16 saat) bir teyp kayıt mesajı dinletiliyor ve bu arada duyusal algılamadan kısmen mahrum bırakılıyordu.
Cameron’ın uygulaması, “hastayı etkisiz hale getirmek” üzerine yeni bir teknikti ve bir felç ilacı dahil, çeşitli yeni ilaçların denenmesini amaçlıyordu. IEAD aracılığı ile Cameron’a 60.000 dolarlık bir bağış sağlayan CIA’ye göre bunların beyin yıkama ile benzerliği çok açıktı. Depresyon, alkolizm ve başka sorunların tedavisi için Cameron’ın müdür olduğu McGill Üniversitesi’ndeki Allan Memorial Enstitüsü’ne başvuran 9 hasta, 1979’da CIA’e karşı bir dava açtılar. Hastalardan Rita Zimmerman, 30 elektroşok oturumu ve ardından ilaçla sağlanan tam 56 günlük bir uyku ile “alışkanlık çözümü”ne maruz kaldığını söyledi. Zimmerman pasif ve irade dışı bir duruma girmişti.
Öteki hastalarda da kalıcı beyin hasarları oluşmuştu ve bu yüzden işlerinden dahi çıkarılmışlardı. Ayrıca başka sıkıntılar ve olumsuzluklar da yaşamışlardı. Sonuçta ABD Hükümeti, 750.000 dolar tutarında bir tazminat ödedi…
Şimdi düşünün bakalım:
Tekelleşmiş medya, genetik yapısı ile oynanmış ve içine yüzlerce kimyasal madde katılmış ve hatta hormonlu gıda, elektro olmasa da toplumsal ve bireysel olarak yaşadığımız şoklar ve en önemlisi de istemeseniz dahi her akşam televizyonu açtığınızda karşınıza çıkan rutin psikolojik harekât unsurları (hani meşhur “Nerede bu devlet, nerede bu millet” cıngıllı gibi ya da ağa filmleri, gayri meşru ilişkiler, Türk Millî benliğine saldırı dolu sözüm ona TV dizileri)…
Evet, cevabı kendinize verin:
Zihninizin ne kadarı bağımsız?


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 3704 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002