Meydan bu kadar boş bırakılırsa önce şımarıklığın arkadan ise şirretliğin gelmesi kadar doğal bir şey olamaz. Son dört yıldır başta Atatürk olmak üzere, Cumhuriyet’e Türklüğe ve kutsal saydığımız diğer dokunulmazlıklarımıza önce haddini aşan söylemler, son zamanlarda hakaret ve küfürler olmaya başladı.
En başta Meclis başkanı ve başvekili arkalarından da diğer gelenleri bu söylemlere destek olurken, tavırları ile de onlardan aşağı kalmadıklarını ispatladılar. Başvekil İstanbul şehremini iken dilinden düşürmediği üç söylemi vardı.
Bu ezberin bozulması lâzımdır.
Tartışmak zorundayız. Tartışarak bu konuları aşacağız ve doğruyu bulacağız.
Sivil itaatsizlik
Atilla Yayla örneğinde daha önce siyasilerin yaptığı bu söylemleri üniversite bazına çekildiğini ve öğrenciler başta olmak üzere tartışmayı ve tartışarak kendi doğrularını akılları sıra halka öğretmeyi istiyorlar. Bunu yaparken de demokrasi diyor, ifade özgürlüğü diyor, AB uyum yasaları diyor, hatta bunları demez isek bizi AB’ye almazlar dahi diyebilen cahiller de oluyor. Bu arada meydanın boşluğundan, hükümetin tavrından emin olarak şımarık konuşan Yayla iş kendisini savunmaya gelince şirretleşiyor.
Başlatılan bu tartışma ortamında her şey serbest. Nezaketi mümkün mertebe elden bırakmama gayreti güden gerçek vatanseverler, şirret yaylacılardan her türlü hakarete maruz kalıyorlar.
Herkes biliyor ki bu ilk tartışma değil. Bu güne kadar yapılan her tartışmadan sonra gerçek vatansever ve milliyetçilerle, kendilerini biz de sizin kadar “vatansever-milliyetçiyiz” (yalandan kim ölmüş ki) diyen şirretler arasında açılan uçurum biraz daha büyüdü. Sivil itaatsizliğin de bir hak olduğunu savunan şirretler aslında psikolojik olarak beyin yıkıyor ve yaptıkları ile saflarına eleman katmaya çalışarak “Devlete Karşı Sivil İtaatsizliği” örgütlüyorlar. Bunların bir sürü ortak yönleri vardır.
Cumhurbaşkanı Sezer’i hiç biri sevmez.
Türk ordusunun acilen küçülmesini, şöyle Monako Polis Gücü kadar bir şey kalmasını isterler.
Hak ve Özgürlük kavramına sığınarak PKK’ya ve bölücülüğe destek verirler. Bölgecilik yaparlar ve bunu körüklerler.
Anayasanın külliyen değişmesini yeni bir anayasanın hem de AB gözetiminde ve yönetiminde yapılmasını isterler.
Hepsi AB muhibbidirler.
Antisiyonistlerdir. İsrail’i yerden yere vururlar ama biri ağzını açıp da ABD için tek lâf etmez, edemez... Ne Irak’ı görürler ne de Afganistan’ı ne de diğerlerini…
İnsan Hakları onlara göre hapishanelerdeki teröristlere af, 301. maddenin kalkması, Şafaklara, Pamuklara küfür etme hakkı verilmesidir.
Bunlara benzer daha birçok şey… Mamafih, o “dahaları” siz de biliyorsunuz.
Sonuç olarak amaçları: Devlete karşı sivil itaatsizliği geniş kitlelere yaymak ve istedikleri rejimi demokrasi kuralları içinde getirmektir…