Türkiye, rotasını bilmediği bir yolda hızla ilerlemektedir. Yönünü, hedefini ve vizyonunu belirleyememiş olan yöneticiler Avrupa Birliği’ne teslimiyette karar kılmışlar, ama AB taviz üstüne taviz verilmesine rağmen yine de Türkiye’ye en ufak bir umut vermemiştir. Nasıl olsa ucu açık olan müzakereler boyunca daha koparacağı çok taviz vardır. Bunlardan asla vazgeçme niyetinde değildir.
Türkiye’nin gündemi her zaman dopdolu... Papa’nın gelmesi de gitmesi de olay oldu. Milyonlarca insana Papa işkencesi çektirildi. Papa ilgili kişi ve kuruluşlarla görüşerek kendisini yönetenlerin çizdiği yol haritasını harfiyen uyguladı. Papa’nın Türkiye’deki faaliyetleri, Türkiye’nin Avrupa Birliği tarafından sürekli sıkıştırılması, Kıbrıs Rum kesiminin zorla Türkiye’ye tanıtılma çabaları geçtiğimiz ayda en yoğun bir şekilde gündeme getirildi. Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanının ani bir kararla, Rum kesimine liman açılabileceğini Avrupa Birliği’ne bildirmesi Türkiye’de bir skandalın oluşmasına sebep oldu. Çünkü devletin Kıbrıs politikası kökünden değiştiriliyor ama bu konuda devletin birimlerine en ufak bilgi bile verilmiyordu. Gazetelerimiz, “Altın Gol”, “Avrupa’ya ters köşe” gibi başlıklar attılar. Ama altın golü kendi kalemize attığımızın farkına geç varıldı.
Türkiye, rotasını bilmediği bir yolda hızla ilerlemektedir. Yönünü, hedefini ve vizyonunu belirleyememiş olan yöneticiler Avrupa Birliği’ne teslimiyette karar kılmışlar, ama AB taviz üstüne taviz verilmesine rağmen yine de Türkiye’ye en ufak bir umut vermemiştir. Nasıl olsa ucu açık olan müzakereler boyunca daha koparacağı çok taviz vardır. Bunlardan asla vazgeçme niyetinde değildir. Ama Türkiye kendi başına da bırakılmamakta, Türk hükümeti tavizlerin fazla olduğunu yüksek sesle dile getirmeye başladığında geri adım atarak Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden kopması da engellenmektedir. Türkiye Avrupa Birliği yöneticilerinin tabiriyle “Eşikte tutulmalıdır”
Eşikteki Türkiye hiçbir zaman Avrupa Birliği’ne alınmayacaktır. Ama yüzüne de kapı kapatılmayacak, burada kapıya bağlanacaktır.
Ben hiçbir zaman Avrupa Birliği yöneticilerine kızmıyorum. Çünkü onlar çıkarlarının gereğini yapmaktadırlar. Benim kızdığım nokta bu kadar stratejik hareket eden Avrupa Birliği’ne karşı teslim olmuş yöneticilerimizdir. İnanın Türk halkı bile AB gerçeğini görmüş, Avrupa Birliği’ni isteyenlerin sayısı önemli ölçüde azalmıştır. Türkiye’de bir referandum yapılsa AB’yi isteyenler hezimete uğrayacaklardır. Medyanın bütün yönlendirmelerine rağmen arif olan Türk milleti gerçeği görmüş ve Avrupa Birliği’ni destekleyenlere desteğini çekmiştir.
Ufuksuz hükümet yöneticileri, Avrupa Birliği karşısında hata üstüne hata yaparken bunları ortaya koyan Kıbrıs’ın kahraman önderi Rauf Denktaş’a, “Git ülkende konuş” diyebilecek kadar da politikayı basitleştirmektedirler. Çünkü, sayın Denktaş’ın bu konuda söyledikleri bir bir ortaya çıkmakta, başbakan bunu itiraf etme yerine kandırıldım diyebilmektedir.
Kandırılmamak için Yunan-Rum ikilisinin bütün oyunlarını bilen bilge lidere kulak verme yerine hıncını ondan almaya çalışmaktadır. Türk milletinin kahraman Denktaş’a sahip çıkması başbakanı çılgına çevirmektedir.
Avrupa Birliği verilen bütün tavizlere rağmen 8 başlıkta müzakereleri askıya aldı. Avrupa Birliği adeta bir tiyatro oynuyor. Figüranı da maalesef Türkiye... Başbakan Erdoğan AB’nin bu kararı üzerine “AB’nin vizyonu yok” diyebilmektedir. Şunu açık ve net bir şekilde ortaya koymak lazımdır: Avrupa Birliği vizyonunu belirlemiş, rotasını çizmiş, emin adımlarla ilerliyor. Asıl vizyonu olmayan Türkiye Cumhuriyeti’ni şu anda yönetenler... Avrupa Birliğiyle devam mı edecek yoksa başka bir rotamı çizecek kendisine bunu dahi belirleyememiş bir ülkeyiz maalesef. Basınımızın yazdığı, başbakanımızın söylediği sözleri tersten okumak lazımdır diye düşünüyorum. Çünkü, “Altın gol” deniyor. Golü kendimize atıyoruz. “Vizyonsunlar” dediğimiz AB’nin politikaları net... Türkiye’ye her türlü tavizi kabul ettirerek yoluna devam ediyor. Demek ki burada, vizyonsuz olan bizim başbakanımız ve dışişleri bakanımız... Bu ikili daha Türkiye’yi ne gibi sorumluluklar altına sokacaklar? Başka ne gibi ek protokoller imzalayarak, Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alacaklar?
Evet artık, Türkiye’nin vizyonunu ve rotasını net bir şekilde ortaya koyması lazımdır. Türkiye Avrupa Birliği’yle yola devam edemeyecektir. Bu net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Şimdi yeni rotamızı ve vizyonumuzu ortaya koyacak devlet adamlarını seçmek de Türk milletine düşmektedir.