Türkiye'yi güçsüz, çaresiz bıraktığınızda İslam alemini teslim almak kadar kolay bir şey yoktur. İslam aleminin büyük çoğunluğu zaten Amerika'ya teslim olmuş durumdadır. Bunun için 'Hedefteki Türkiye'ye yönelik her türlü saldırı için düğmeye basılmıştır. Fransa'nın düşünce özgürlüğünü yasaklayan ve yalanları yasalaştıran kararı bir tesadüf değildir. Tarih yapmak ve yazmak parlamentoların işi değildir.
Artık dünyada savaşların şekli değişti. Günümüzde savaşların büyük çoğunluğu topla, tüfekle, füzeyle değil, kültürel, siyasi ve ekonomik şekilde yapılmaktadır. Ayrıca iletişim araçlarıyla da bu savaşlar sürdürülmektedir.
Türkiye'ye karşı yeni bir Haçlı seferi başlatılmıştır. Bu seferi dört bir koldan başarıya ulaştırmak isteyen Batılılar her türlü argümanı kullanmaktadırlar. 16. Benediktus isimli papanın Peygamberimize ve İslam alemine hakaret etmesiyle, bu Haçlı ruhu iyice alevlenmiştir. Biliyorsunuz daha önce Danimarka'da iğrenç karikatürler yapılmıştı. Amerika'nın Irak'ta ve Afganistan'da yaptığı katliamlar açıkça ortadadır. Lübnan'daki gelişmeleri ve İsrail'in katliamlarını bütün dünya izledi. Ama bu saldırıların merkezinde Türkiye vardır. Türkiye'yi güçsüz, çaresiz bıraktığınızda İslam alemini teslim almak kadar kolay bir şey yoktur. İslam aleminin büyük çoğunluğu zaten Amerika'ya teslim olmuş durumdadır. Bunun için 'Hedefteki Türkiye'ye yönelik her türlü saldırı için düğmeye basılmıştır. Fransa'nın düşünce özgürlüğünü yasaklayan ve yalanları yasalaştıran kararı bir tesadüf değildir. Tarih yapmak ve yazmak parlamentoların işi değildir. Ama konu Türkiye olunca bunun hiç bir önemi yoktur. Her türlü kararı alabilirsiniz. Bunu dünyadan da tepki gelmez. Çünkü Haçlı ruhu hortlamıştır. Bunu zaten Bush da 11 Eylül saldırılarının hemen ardından açıklamamış mıydı?
Burada mühim olan Ermenilere soykırım uygulanıp uygulanması değildir. Önemli olan Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaktır. Yoksa bizim Ermenilere soykırım uygulamadığımızı dünya alem biliyor. Bütün namuslu tarihçiler de bunu kabul ediyor. Ama sorun o değil. İlerde, Pontus soykırımı, Süryani soykırımı gündeme gelecektir. Kürt soykırımı diye de bir çalışma yapılmaktadır. Avrupa'nın tıyneti budur. Kendi yaptıkları soykırımların hiç birisini gündeme getirmezler. Ama olmamış olayları olmuş gibi gösterip bir de kanunlaştırırlar. Bizim artık Fransa'nın olduğu uluslar arası toplantılarda dünyanın gündemine Fransa'da fikir özgürlüğü olmadığı, bu ülkedeki uluslar arası toplantıları protesto etmemiz gerekmektedir. Hatta Fransa'nın akademik dergilerinde yayınlanan makaleleri üniversitelerimiz bu ülkede fikir özgürlüğü olmadığı için kabul etmemelidir.
Birleşmiş Milletlerde Fransa'nın veto hakkının bulunmasını da dünyanın gündemine getirmeliyiz. Ayrıca Birleşmiş Milletlerin Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO'nun merkezi Paris'tir. Bu ülkede fikir özgürlüğü olmadığı, UNESCO'da özgür tartışmaların yapılamayacağı için merkezin değiştirilmesi gerektiğini Türkiye gündeme getirmelidir.
Ayrıca Fransa'nın Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ bölgesinde arabuluculuk üstlenen AGİT Minsk Gurubu eş başkanlığından derhal çıkarılması gerekmektedir. Çünkü Fransa taraflı bir ülkedir artık.
Haçlı seferi çok yönlü devam etmektedir. Orhan Pamuk'a Nobel verilmesi de bu savaşın ayrı bir safhasıdır. Bu ödül Orhan Pamuk'un edebiyatçılığına verilmemiş, siyasi olarak söylediği, 'Türkler 1 milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürt'ü öldürdü' dediği için kendisine verilmiştir. Bu ödüller ne ilk, ne de son olacaktır. Bir ödül de Hrant Dink'e verildi. Norveç Edebiyat ve ifade Özgürlüğü Akademisi (!), Hrant Dink'e Jörnson Ödülü verdi. Hatırlayın Dink ne demişti Agos gazetesinde yazdığı yazıda: 'Türkten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeninin Ermenistanla kuracağı asil damarında mevcuttur' Ödül sırası Elif Şafak'ta. Ona da yakın zamanda iki üç ödül gelir.
Bakınız bütün Avrupa ülkelerinde ve ABD'de bu faaliyet sürmektedir. Artık bu Haçlı seferini göreceksiniz. Televizyonlarımızı birer birer satın alıyorlar. Dizilerimizde Türk kültürünü aşağılıyorlar. Artık kendi basın yayın organlarımızın bir çok yazarı ve sahipleri satın alınmış durumda...
Topyekün başlatılan bu saldırıda artık Atatürk'ün ifade ettiği 'Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.'
Düşmana düşmanlık yaptı diye kızmak yerine artık aklımızı başımıza toplayıp Avrupa'ya teslimiyetçiliğe son verelim. Şu sözlere de asla aldanmayalım. Fransa 350 bin Ermeni seçmen uğruna bu kanunu çıkarttı deniyor. Allah aşkına bu 70 ülkede kabul edildi. Hangisinde Ermeni seçmen var. Bu tamamen Türk düşmanlığından kaynaklanan bir karardır. Hiçbir Ermeni seçmen bile olmasa, Fransa bu kararı yine kabul ederdi.
Evet, artık Haçlı saldırılarına topyekün direnelim. Yoksa itibarsız bir millet olarak yaşayacağız ki, bunu hiç bir Türk kabul edemez.