Düşünün ki bir şirket var elinizde, devletiniz de vereceğiniz hizmeti zorunlu kılmış ve çok da iyi ücreti var, yapacağınız tek şey adam yetiştirmek ve organize etmek. Bir gün gelir ve çalışanlarınız bir şirket kurarlar ve bu hizmeti bile karşılıksız elinizden alırlar. Siz olsanız ne yapardınız?
Buradaki bahsi geçen şirket Türkiye Denizcilik İşletmeleri, konu yer körfez, iş ise kılavuzluk. Seneler önce devletin yetkilileri bu işi yapamadılar ve gemiler kılavuz beklemekten dolayı çok para kaybettiği için hizmet aynı kılavuzların kurdukları firmaya devredildi. Devir esnasında ne ihale oldu ne de başka bir firmadan teklif alındı. Teşkilat aynı kılavuzlarla hizmetine devam etti. Artık gemiler beklemiyordu. İzmit Körfezi’nde bir sihirli değnekle her şey yoluna girmiş görünüyordu.
Kişisel olarak özelleştirmeye karşı değilim ancak zorunlu kamu hizmetlerinin özelleştirilmelerinde itina gösterilmesini, iyi denetlenmesini ve rekabete açık olmasını istiyorum. Hiçbir şirketin rekabete kapalı ortamda çalışmasına müsaade edilmemelidir ki, yasalarımız da zaten buna müsaade etmiyor.
Gelelim hikâyenin geri kalan kısmına, gelir çok büyük olunca paylaşmada sıkıntılar başladı ve kurulan ortak oluşum çatladı. Römorkörleri veren firma ile pilotları veren firma ayrı ayrı büyük indirimlerle hizmet vermeye başladı. Artık sıkı bir rekabet vardı ve %70 lere varan indirimler yaşanıyordu. Her iki firma da ek yatırımlar yaptı birisi kılavuz istihdamına başladı diğeri de römorkör alımına başladı. Buna da Denizcilik Müsteşarlığı göz yumdu. Kıt kaynaklarla yatırım yatırım diye bağıran bir memlekete reva mıdır bu gereksiz yatırımlar? Bu da konunun başka bir açıdan bakışı. Sermaye yenişemezse uzlaşır. Şimdilerde uzlaşma zamanı, rekabet kalktı indirimler kalktı. Pasta bütün olarak paylaşılmaya devam ediyor.
Gelelim olması gerekene; Devlet haklı olarak kamu yararı adına zorunlu kıldığı hizmetlerini vermeye devam etsin. Personel atamalarında liyakata ve ücrette de yapılan işin kalitesine önem verdiğinde özel bir firma nasıl hizmet veriyorsa devlette aynısını verecektir.
İstendiğinde bunun yapıldığını gördük. Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü, Botaş ve daha niceleri. Komplo teorisyeni olarak sorarsak acaba bir kamu hizmetine göz dikildiğinde hizmet aksamaya mı başlıyor? Acaba Türk Boğazları’nda kılavuzlu gemilerin beklemesi ile özelleştirilmesi istenmesi arasında bir ilişki var mıdır? Yeni kılavuz kaptan alımı ile iş yükleri azalacağı halde, neden en çok muhalefet edenler mevcut kılavuz kaptanlardır?
Milli çıkarlarımız adına yetkilileri uyarıyorum Türk Boğazları İzmit Körfezi gibi olmasın. Yaşam Yelkeniniz rüzgârla dolsun.