Kasım 2008

Ö T E S İ

 

6.10.2024 



TeknoVizyon

 
Nilüfer Yalçın

Rekabet ve Teknoloji


Rekabet insan doğasının gereği olup, ilerleme ve gelişme ile ilişkili olması nedeniyle yıkıcı değil, pozitif sonuçlara açık bir gelişme sürecidir. Bu nedenle rekabet insanoğlunun göçebelikten tarıma, kent yaşamına ve günümüzün sanayileşmiş toplumuna ulaşmasını sağlayan temel güçtür. Rekabetin, rekabetçiliğin özünde insanoğlunun daha iyiyi başarma arzusu yatar. Yaratıcılık, rekabet ve teknoloji iç içe girmiş ve birbirini pozitif olarak etkileyen kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yaratıcılık yeni teknolojilerin ortaya çıkmasına,  uygulanabilir yeni teknolojiler rekabet gücünün artmasına, rekabet gücü kârlılığın artmasına, kârlılığın artması ise yaratıcılığın artmasına neden olur. Bir bakıma yumurta tavuk ilişkisi vardır aralarında. O halde bu ilişkiyi Yaratıcılık-Rekabet-Teknoloji döngüsü olarak adlandırmak yanlış olmaz.


Bilim ve teknolojinin temelinde yaratıcılığın olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bir başka deyişle yaratıcılık olmadan bilim ve teknolojinin gelişmesi düşünülemez. Yaratıcılık yeni, uygun, faydalı, doğru ve değerli fikirleri belirli bir sonuca ulaştıran belirli işlemler yapılmadan, keşfe dayanan davranışlar yoluyla yaratılmasıyla sonuçlanan zihinsel süreçtir. Yaratıcılık zihnin bilinç alanındaki imgeleri, orijinal veya herhangi bir olgusal alanda işlevlere yol açacak biçimde yeniden düzenleme yeteneğidir. Yaratıcı bir eylem sonucunda bir yenilenme çıkışı ortaya çıkmaktadır. Bir heyecan ve duygu işidir aynı zamanda yaratıcılık. İnsanlar,  yaratıcılığı  destekleyen bir ortamda  fikirlerini ortaya koyabilmektedirler. Dolayısıyla, birbirini sürekli besleyen yaratıcılık, innovasyon ve teknoloji ancak özgür ortamlarda yeşerebilmektedir. İnsanlık tarihine göz atarsak, ilkel toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş insanoğlunun değişime uyum, sorun çözme ve yaratıcılık kapasitesinin sürekli geliştiğini göstermektedir. İnsanlık tarihinde sürekli değişimin varlığı yadsınamaz. Ancak daha yaratıcı olan bireyler, kurumlar, devletler ve uluslar diğerlerine göre her zaman önde olacaklardır. Çünkü rekabet yoğunlaştıkça, yaratıcı düşünceye, innovasyona, teknolojik yeniliklere olan ihtiyaç da artacaktır.


Rekabet gücünü belirleyen temel faktör Ar-Ge ve innovasyon kaynaklı yüksek ve sürdürülebilir verimlilik artışıdır. İnnovasyonu hızla üretim süreçlerinin ve ürünlerin iyileştirilmesi için yüksek eğitim düzeyine ve üstün beceriye sahip işgücüne ihtiyaç vardır. Günümüzde rekabet gücünün korunması ve geliştirilmesi, dünya devletlerinin en önemli fonksiyonlarından biri haline gelmiştir.


Günümüzde yaratıcılık sadece teknoloji üretmek anlamına gelmemektedir. Rekabet kavramı ile birlikte düşünüldüğünde, yaratıcılık piyasa tarafından kabul görecek teknolojileri geliştirebilmeyi ve zamanında pazara sokabilmeyi de içermektedir. Bir başka deyişle doğru teknoloji ve  doğru zamanlama çok önemlidir. Bugün bu konu, teknoloji üretmekten daha önemli hale gelmiştir. Geliştirilmiş olan teknolojilerin hepsi piyasada uygulama alanı bulamamaktadır. Teknoloji geliştirmek uzun zaman alan ve önemli miktarda kaynak gerektiren bir yolculuktur. Bugün küreselleşen dünyada, pazara zamanında ulaşmak konusunda en çok tartışılan konulardan biri: “Teknolojiyi dışardan mı satın alalım, yoksa kendimiz mi geliştirelim” ikilemidir. Lisans ortağının seçimi, teknolojinin yerel koşullara uyumu, uygulama kolaylığı, lisans koşullarının uygunluğu, sınaî mülkiyet haklarının korunması rekabet gücü açısından oldukça önemlidir. Özellikle, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde “teknoloji üretmeyen bir ülkenin ekonomik bağımsızlığı olamaz” sözünden hareketle oluşturulacak bir bilim teknoloji politikası çerçevesinde yaratıcılık-teknoloji-rekabet döngüsünü kurarken, teknoloji seçimi, lisans alma, teknoloji transferi, geliştirilen teknolojilerin mülkiyet haklarının korunması konularını da göz ardı etmemek lazım. Bir başka deyişle hangi teknolojiyi üreteceğimize, hangisini transfer edeceğimize doğru  karar vermemiz lazım. Böylece yaratıcılık, teknoloji ve rekabet döngüsü etkin bir boyuta ulaşacaktır.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam 5920 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002