Mayıs ayının ikinci haftasında dolar yükseldi, borsa düştü, ekonomik parametrelerde dengesizlik oluştu. Kamuoyunda bu ani ekonomik değişim devalüasyon mu oluyor şeklinde söylemlere sebep oldu. Az zaman sonra yapılan resmi açıklamalarda, dalgalanmanın iç sebeplerden değil daha çok dış sebeplerden kaynaklandığı söylendi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın dediği gibi piyasalar dalgalandı, duvara çarptı ve geri geldi.
Piyasaların eski dengesine ulaştığı bir anda Danıştay’da bir terörist eylem gerçekleşti. Saldırı sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetti, 4 Danıştay üyesi de yaralandı.
Saldırıyı gerçekleştiren Alparslan Aslan adında bir avukat. Avukatlık kanununa göre ağır cezalık suç halleri dışında avukatların üstü aranamıyor. Cinayet silahı Glock marka tabanca. Bu silahın gövdesi polimer maddesinden ve tetik, namlu, iğne, sürgü ve tırnak kısmı tamamen çelikten yapılıyor. Silahın bu haliyle X-Ray cihazından sinyal verdirmeden geçmesi mümkün değil. Emniyet istihbarat kaynaklarına göre yasadışı yollarla daha çok kuzey Irak sınırından yurda sokulan bu silahlar PKK ve DHKPC gibi suç örgütlerinin gözdesi. Bu silahlar aynı zamanda Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet ve Genelkurmay’a bağlı görevlilerce elçilik veya konsolosluklarda çalışanlar tarafından da resmi yollarla yurda sokulabiliyor.
Görgü tanıklarına göre Aslan, cinayeti işledikten sonra ‘Allahuekber’ ve ‘Allah’ın gazabı üzerinize olsun’ diye bağırdı.
Cinayet bu silahla işlendi. Peki cinayetin işlendiği mekan olan Danıştay ikinci dairesinin kameraları o anda olayı kaydedebildi mi? Olayın ardından kamera görüntülerini incelemek isteyen polis yetkilileri kameraların hiç görüntü yapamadığını öğrenince şaşkınlığını gizleyemedi. Çünkü bozulan kameralar tamir için OYAK’ın güvenlik şirketine cinayetten önce gönderilmiş.
Kameraların tamirde olduğu bir günde cinayet gerçekleşiyor. Belki tesadüf belki planın bir parçasıdır bu.
Ekonomik dalgalanmanın yaşanması, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, sonrasında bu cinayetin işlenmesi aynı hafta içinde yaşanıyor. Her biri siyasi ve ekonomik dengeleri altüst edebilecek bu olayların ardı ardına yaşanması tesadüf müdür? Bilinmez.
Kurtlar Vadisi ve Şubat Soğuğu dizilerini bilirsiniz. Kurtlar Vadisi bitti ama kurtlar vadisinde olaylar devam ediyor gibi. Yaşananlar Şubat soğuğu senaristlerinin bile dudağını uçuklatıyordur herhalde.
Saldırıya uğrayan Danıştay üyeleri öğretmen Aytaç Kılınç davasını sonuçlandıran üyeler. Danıştay, Aytaç öğretmenin sokakta da başörtü takamayacağına dair bir karar vermişti. Diğer davalar için emsal teşkil edebilecek olan, aynı zamanda kamusal alan kavramını genişleten bu karar toplumun birçok kesiminden tepki almıştı.
Milliyetten Hasan Cemal (12 Şubat), Taha Akyol (15 Şubat), Sabah’tan Ergun Babahan (10 Şubat), Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök (10 Şubat), Radikal’den İsmet Berkan (10 Şubat), Yeni Şafak’tan Ali Bayramoğlu (11 Şubat) ve daha nice yazar köşelerinde Danıştay’ın Aytaç öğretmen kararını eleştirmişlerdi.
Cinayet sonrası yayınlarını keserek ‘son dakika’ haberi olarak veren bazı televizyon kanalları 2 ölü olduğunu duyurmuş, sonra sayıyı 1 olarak değiştirmişti. Bir kısım kanal ise cinayetin pompalı tüfekle gerçekleştiğini haber olarak sunmuştu. Olayı ‘‘Türban Saldırısı’’ olarak sunan bir kanal ise sonra bunu değiştirip ‘’Danıştay’a Silahlı Saldırı’’ olarak haberi servis yaptı bütün Türkiye’ye.
Neyse,
Hiçbir cinayetin sebebi olamaz. Danıştay üyelerine yapılan saldırı terörist bir eylemdir. Türkiye ne zaman düz yola girse kriz ortamından nemalanan gruplar bir şekilde ortaya çıkıyor. Yakında Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.Ardından genel seçimler yapılacak.Genel seçimlerin erken seçim şeklinde yapılarak cumhurbaşkanlığı seçimini yeni meclisin yapması var olan bir istek.AKP hükümeti seçimlerin erkene alınması fikrine ise sıcak bakmıyor.
Güzel Türkiye’mizde güzel günler yaşanacak. Bunu engellemeye çalışanlar ise lanetle anılacak.