WASP olarak adlandırılan Beyaz-Anglo Sakson ve Protestan nüfus; yani ABD’nin belkemiği bütün koruma tedbirlerine rağmen genel toplum içinde ‘şimdilik’ % 52’lik bir grubu oluşturmaktadır. (Bilindiği gibi Irak, Afganistan ve Vietnam’da WASP’lar yerine cepheye hispanikler ve zenciler sürülmüş ve esas zayiatı bu etnik kökenliler vermiştir. ABD’nin nüfus artış hızı 2005 verileriyle % 0.92’dir. Oysa nüfus artış hızı % 1’in altına düştüğünde aslında nüfusun azalmaya başladığı anlamı taşımaktadır.
Geçen sayımızda kaleme aldığımız “ABD’nin de çöküşü yakındır” yazımız üzerine pek çok olumlu görüş aldık. Bizi arayan ve e-posta gönderen herkes konuyla ilgili bir şeyler aktardı.
Şimdi ise sizlerle bazı bilgileri daha paylaşacağız…
1776’da kurulduğundan bu güne kadar hep “vahşi Batı” diye adlandırılan ABD’nin, Kuzey-Güney iç savaşı ardından bir miktar dinginleşen bağımsızlık istekleri günümüzde yeniden ortaya çıkmaya başlamıştır. ABD basınında dahi güneyli ve kuzeyliler arasında müstehzi ifadeler dikkat çekmektedir.
Nüfusun büyük bölümünü oluşturan WASP (Beyaz, Anglo-Sakson ve Protestanlar) yapı artık çoğunluk olma eşiğini kaybetme noktasına gelmiştir. Bu eşik aşıldığında çok hızlı ve önü alınmaz bir şekilde İngiliz kökenli olarak tanımlanan WASP’lar aleyhine gelişecektir. Şimdi size üç ayrı tablo şeklinde bizde etnik unsur yarası açmaya çalışanların etnik yapılarını sunacağız (Kaynak: http://www.cia.gov/cia/publications/factbook/geos/us.html)
* Bugün için ABD’de etnik nüfus yapısı (2003 verileriyle):
Beyaz 81.7%,
Zenci 12.9%,
Asyalı 4.2%,
Kızılderili ve Eskimo 1%,
Havai ve diğer yerliler 0.2%
* Bugün için ABD’de dini nüfus yapısı (2002 verileriyle):
Protestan 52%,
Katolik 24%,
Mormon 2%,
Müslüman 1%,
Musevi 1%,
Diğer 10%,
Ateist 10%
* Bugün için ABD’de dil nüfus yapısı (2002 verileriyle):
İngilizce 82.1%,
İspanyolca 10.7%,
Diğer Avrupa dilleri 3.8%,
Asya-Pasifik dilleri 2.7%,
Diğer 0.7%
Bu tablo bize ABD’nin dünyaya İngilizceyi beynelmilel dilmiş gibi yutturmaya çalışırken kendi vatandaşlarının hâlâ % 18’inin İngilizce konuşamadığını ortaya koymaktadır. (Hani bizde yerel dil ve lehçelerle eğitim vs isteyenlerin bir kısmına önemle duyurulur. Kendilerini maaşa bağlayanların aynı hakkı kendi yurttaşlarına tanımadığını bir görsünler.)
WASP olarak adlandırılan Beyaz-Anglo Sakson ve Protestan nüfus; yani ABD’nin belkemiği bütün koruma tedbirlerine rağmen genel toplum içinde ‘şimdilik’ % 52’lik bir grubu oluşturmaktadır. (Bilindiği gibi Irak, Afganistan ve Vietnam’da WASP’lar yerine cepheye hispanikler ve zenciler sürülmüş ve esas zayiatı bu etnik kökenliler vermiştir. ABD’nin nüfus artış hızı 2005 verileriyle % 0.92’dir. Oysa nüfus artış hızı % 1’in altına düştüğünde aslında nüfusun azalmaya başladığı anlamı taşımaktadır. Üstelik binde 92 nüfus artışı içinde de hispanikler, yerliler ve zenciler ezici çoğunluğu oluşturmaktadır.
ABD’nin zencilere karşı uyguladığı ikinci sınıf insan profili ve ırk ayrımı halen ‘azalmasına rağmen’ devam etmektedir. Bu ise hatırlanacağı gibi Martin Luther King, Malcolm X ve Luis Farukhan gibi Zenci ve çoğunluğu Müslüman liderlerin mücadeleleriyle sağlanmıştır. Ancak geçen ay gerçekleşen tayfun felâketi ardından ABD’nin güney eyaletleriyle kuzey eyaletleri arasındaki sefalet farkının hiç de Hollywood filmlerindeki gibi olmadığının bir anda ortaya çıkması dikkat çekicidir…
Diğer yandan etnik tepkiler de tıpkı SSCB’nin çöküşündeki gibi gelişerek sürmektedir. İşte 27 Mart 2006 tarihli CNN’den bir haber:
“ABD'de kongrenin üzerinde çalıştığı ve yasadışı göçmenlere karşı ağır önlemlerin öngörüldüğü yeni yasa tasarısı dün de 500 bin kişiyi sokaklara döktü. Meksika kökenliler ve onları destekleyen grupların Los Angeles'ta düzenlediği gösteri ABD tarihinin en büyük protesto eylemlerinden biri olarak tarihe geçti. Yürüyüşte, ABD ve Meksika bayrakları taşındı, tasarıyı protesto eden sloganlar atıldı. Los Angeles'ın yanı sıra Denver, Sacramento, Charlotte, Phoeniks ve Atlanta kentlerinde de son iki günde geniş çaplı protesto gösterileri düzenlendi. Dün de Arizona eyaletinde toplanan 20 bin gösterici 'Suçlu değil, insanız' sloganıyla yasayı protesto etti.
Meksika ve Orta Amerika'daki bazı Latin Amerika ülkeleri halkları, ABD'de Hispanik ve Latino diye tanımlanıyor. ABD'de hala çoğunluğunu Hispaniklerin oluşturduğu milyonlarca kişi, yasadışı göçmen statüsünde bulunuyor. Göçmen yasası, Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçak girişleri önlemek için Meksika sınırının üçte birlik kısmına 80 kilometrelik duvar örülmesini öngörüyor. Yasa, ABD Kongresi'nde onaylanırsa Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçak göçmenlere ağır cezalar verilecek. Kaçak göçmenlerin kamu hizmetlerinden yararlanması da yasaklanacak. Mevcut koşullarda bu kişilerin yakalandıklarında sınır dışı edilmeleri öngörülüyor.”
* * *
Ama tüm bunlardan daha kısa vadede bir gerçek var…
O da şu:
Dolar’ın aslında bir kağıt değeri dışında hiçbir alım gücü olmadığını korkusuzca haykırmak!
Bilinen hikâyedir; kral sokakta çırılçıplak gezdiği halde hiç kimse kalkıp da bu rezilliği dile getirememekte ve krala “Aman efendim elbiseniz üzerinize ne güzel oturmuş” demektedir. Taa ki bir çocuk kalkıp da “Kral çıplak” diye bağırana kadar… İşte bu gün de ABD dolarının aslında bir kağıttan öte değeri olmadığını dünyaya haykırmamız gerekiyor. Bugün en çok dış borcu olan ülke ABD’dir. Ama gelin görün ki ABD dolarını stoklayarak bir nevi Bush hükümetine kredi açıyoruz. Hatta hibe yardımda bulunuyoruz. Irak’ta komşumuza atılan her mermide aslında dolarla alış-veriş yapanların ve dolar biriktirenlerinde payı olduğunu unutmayalım.
Sözlerimi Arslan Bulut’un Yeniçağ’dan yayınlanan makalesiyle bitirmek istiyorum:
“Bana göre ise küresel terörizmi durdurmak için, önce kaynaklarını kesmek gerekir! Küresel terörün kaynağı, Federal Reserv dedikleri bankada basılan fakat dörtte üçünün hiçbir karşılığı olmayan, ama dünyanın temel para birimi olan Dolar’dır! İşte bu kaynağı kurutmak gerekir! Bu görüşümü ilk defa ileri sürüyor değilim. Fakat, meselenin dünyada da anlaşılması için birkaç yıl geçmesi gerekti! Hâlâ da tam anlaşılmış sayılmaz!
200 devletli dünyada ekonomik ve siyasi olarak ABD güdümüne girmiş devlet adamları bunu yapamaz! Çünkü zaten kendi ülkelerinde merkez bankası başkanlarını bile ABD belirlemektedir! Dolara bağımlılık, uyuşturucu bağımlılığı gibidir!
Peki, o halde bu küresel uyuşturucu bağımlılığından insanlık nasıl kurtulacak?
Çok basit!
Bireysel olarak ve tamamen kendi kararıyla!
Denilebilir ki, Somali''de bir zenci, 10 dolarını başka bir para birimine çevirmeye kalkışsa ne olur ki?
Peki, ama bütün Afrika halkı ve bütün Avrasya halkı belirlenen ve önceden bütün insanlığa ilan edilen bir tarihte dolarını değiştirmeye kalkışsa ne olur?
Amerikan yönetimi o gün devrilir!
Mesela önümüzdeki 19 Mayıs günü!..."