Kasım 2008

Ö T E S İ

 

8.12.2024 



TeknoVizyon

 
Nilüfer Yalçın

Nedir Bu Teknoloji Dediğimiz?


Merhaba. Bu ay ve sonrasında Ufuk Ötesi Teknoloji köşesinde sizlerle birlikte olacağım. Köşemin adı TeknoVizyon. Köşemin adını oluştururken çok düşündüm. Vizyonun kelime anlamı manzara, görünümdür. Vizyonun bugün kullanılan tanımı ise lügat anlamından farklıdır. Bugün vizyon “Geleceğin Resmi” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, vizyonun içinde hem bugün, hem de gelecek var.

Teknoloji penceresinden bakarken sınırlar kalksın istedim, düşüncelerde sınırlar kalksın ki değişim olsun, gelişim olsun, hayat olsun.
Nedir bu teknoloji dediğimiz? Teknoloji kelimesinden ne anlıyoruz? Bugüne kadar teknoloji ile ilgili çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi “Teknoloji; bilimsel yöntemleri kullanarak gerçek hayat problemlerinin çözülmesinde bir köprü oluşturmaktır”. Bir diğeri ise “Teknoloji; insanın bilimi kullanarak doğaya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplindir”. Bir diğeri “Teknoloji; bilimin uygulamalı bir sanat dalı haline dönüşmesidir”. Ve bir diğeri “Teknoloji; sistemler, işlemler yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunun zorluk derecesine, teknik çözüm olasılıklarına ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için bir bakış açısıdır.” Ve son olarak gelen tanım hepsinden daha ilgi çekici, “Teknoloji aslında çalışmayan şeydir, bir şey artık nasıl çalışılacağını öğrenmeyi gerektirmiyorsa o teknoloji olmaktan çıkar”. Görüldüğü gibi teknolojinin tek bir tanımı yoktur ve bu tanımların hepsi doğrudur. Teknoloji olgusu kendi içinde bir dinamiğe sahip olup sürekli değişim, gelişim göstermektedir.
İnsanlar teknolojiyi iş yapabilme yeteneklerini artırmak için kullanırlar. Daha iyi iletişim kurabilmek için, daha iyi ve kaliteli ürünler üretmek için, daha sağlam ve ergonomik yapılaşma için, daha hızlı ve rahat seyahat ortamı sağlamak için. Bu örnekler saymakla bitmez. Teknoloji hayatımızın içinde her yerdedir. Teknoloji bize yaşadığımız dünyayı daha iyi kontrol edebilme olanağı tanır, hayatı kolaylaştırır, yaşam kalitesini artırır. Bana soracak olursanız ister geliştirelim, ister uygulayıcı olalım, teknoloji sürdürülebilir hayat köprüsüdür.
Bilim ve teknoloji kavramları hep karıştırılmaktadır. Teknoloji genellikle uygulamalı bilim olarak adlandırılsa da, bu doğru değildir. Bilim dünyanın doğası ile ilgilidir. Teknoloji ise evreni yöneten doğa kanunları ile ilgilidir. Bilim bize objelerin yeryüzüne düştüğünü, yerçekimi kuvvetini anlatır. Neden bazı bölgelerde bazı bitkilerin yetiştiğini, bitkilerin ekolojisini açıklar. Bilim bize petrolün neden belli kaya formasyonlarında bulunabileceğini, oksijene maruz kalan çeliğin neden paslandığını izah eder. Teknoloji ise insan-yapımı dünyayla ilgilenir, bize doğal ve insan yapımı dünyayı nasıl kontrol edeceğimizi anlatır. Bu bilim ve teknolojinin birbirinden bağımsız olduğu anlamına gelmez. Bilim “anlama” ile ilgiliyken, teknoloji “yapılan” ile ilgilidir.
Teknoloji insanoğlunun hayatına nasıl girdi? Taş Devri, insanların yaşamlarında metal kullanımı başlamadan önceki, araç, gereç ve silahların taştan yapıldığı döneme denk gelmektedir. Başlangıçta avlanma ve besin toplama amacıyla kullanılan araçlar oldukça ilkeldi. Genellikle yontulmuş çakıl ve taşlar kullanılmaktaydı ihtiyaçları karşılamak için. Bronz çağında ise, bronzdan yapılmış alet ve silahlar taşın yerini almıştır. 1960 yılı itibarıyla gerçekleştirilen arkeolojik buluşların bakır ve bronz teknolojilerinin orijinleri üzerine geliştirildiği söylenir. Ham bakırın araç ve süslemelerde kullanımının M.Ö. 10.000 yılında başladığı; bronz kullanımının ise Orta Doğu bölgesinde başladığı ve bronz teknolojisinin kullanımının M.Ö. 4.500 yıllarında başladığı söylenmektedir. Ham bakır ve bronz kullanımı dünyanın değişik bölgelerinde farklı tarihlerde gerçekleşmiştir. Örneğin Çin’de bronz çağı M.Ö. 1.800’de henüz başlamamıştı. Amerika’da ilk Kolombiya toplumu 1.000 yılına kadar herhangi bir bronz teknolojisine sahip değildi.
Demir Çağı, teknolojide gelişme çağı olarak işaret edilmekte olup, araç ve silahlarda bronzun yerini demirin aldığı devirdir. Bu devirde, bu metalin yüksek ergime sıcaklığına kadar ısıtılabilen fırınlar geliştirilmiştir. Zaman zaman öngörülemeyen kurşun zehirlenmesi problemleri yaratması ile birlikte tabaklarda, tencerelerde metal kullanılmaya başlanmıştır. Demir teknolojisi M.Ö. 500 yılında dünya çapında yaygınlaşmıştır. Aynı dönemde yaşanan en büyük gelişmelerden biri de, Romenler tarafından yapılan su kemerleri, kanalizasyon sistemleriydi. Romenlerin bu dönemde geliştirmiş oldukları dayanıklı çimento ve beton yapıları günümüzde hâlâ kullanılmaktadır.
Tarihin belli dönemlerinde, teknolojideki yenilikler öyle büyük adımlarla gerçekleşti ki, bu dönemler endüstriyel devrim dönemleri olarak adlandırılmaktadır. Teknoloji yolculuğunda endüstriyel devrim, 1750–1830 yıllarında İngiltere’de köylerde yaşayan kırsal nüfusun tarıma dayalı bir yaşam tarzından, kasaba merkezli fabrika tarzı bir yaşam tarzına geçtiği dönem olarak adlandırılmaktadır. İlk fabrikalar, tekstil ağırlıklı olarak 1740 yılında İngiltere’de devreye girmiştir. Uzay mekiği, tarak makinesi ve iplik eğirme makinesi buluşları entegre edilerek o dönem için yeni bir güç kaynağı olan buhar makinelerinin buluşuna kadar gitmiştir. 19. ve 20. yüzyılın buluşları arasında telefon, gramofon, kablosuz radyo, film makinesi, otomobil ve uçak ön sıralarda yer almaktadır.
Teknolojik gelişmeler bazen küçük adımlarla, bazen de dev adımlarla dünyamızı hızla değiştirmiştir. Hatta büyükannelerimizin, büyükbabalarımızın çılgın rüyaları teknoloji sayesinde gerçek olmuştur. Her yeni proses, her yeni buluş daha fazla gelişmek için yeni bir basamaktır. Sizinle çıktığımız teknoloji zaman yolculuğunda, gördük ki teknoloji her dönemde insanlığın hayatını kolaylaştırmak için hep var olmuş ve görünen o ki olmaya devam edecek. Bizlerin çılgın rüyaları torunlarımızın hayatında gerçek olmayacak mı? Olacak, kesinlikle olacak; çünkü teknoloji sürdürülebilir hayat köprüsüdür.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002